Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında konuştu. Başbakan Erdoğan yaşanan son terör saldırılarıyla ilgili "Ciğerim yanıyor ciğerim" dedi. Başbakan Erdoğan, toplantı çıkışı gazetecilere yaptığı açıklamada, her siyasi partinin Anayasa çalışmalarına eşit temsille katılmasını istedi.

Başbakan ve Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’na katıldı. Buradaki konuşmasında son günlerde yaşanan terör saldırılarına değinen Başbakan Erdoğan, "Benim Müslüman din kardeşim olan Kürt kökenli kardeşlerime sesleniyorum; Mabedlerinizi roketatarlarla bombalayan bu örgüte nasıl destek veriyorsunuz? Bunlara karşı sizler de kalkıp bir direniş ortaya koyacaksınız. Bunu beraber yapıp, bunları yalnızlığa mahkum etmek durumundayız" dedi. Başbakan Erdoğan, bunlara oylarını verenlerin, hesabını tarihe nasıl vereceklerini sordu. Kürt kökenli vatandaşların istismarını yapmanın hiçbir izahı olmadığını belirten Başbakan Erdoğan şöyle dedi:

"Evvelsi gün, Batman’da araç taranıyor, baba direksiyonda yaralanıyor, hamile kadın, Mizgin Hanım şehit oluyor, 8 aylık yavrusu hastanede kurtarılıyor, 4 yaşındaki kızı Sultan da şehit oluyor. Bu örgütün bir insani değere inandığını hangi vicdan sahibi söyleyebilir. Bunun kültürel haklar mücadelesiyle ne alakası var? Yakından uzaktan ne alakası olabilir? Sizin kültürünüz, size acımasızca bu insanları öldürme yetkisini nasıl veriyor? Ben böyle bir kültürü tanımıyorum, böyle bir kültür olamaz. Benim Müslüman din kardeşim olan Kürt kökenli kardeşlerime sesleniyorum; Mabedlerinizi roketatarlarla bombalayan bu örgüte nasıl destek veriyorsunuz? Bunlara karşı sizler de kalkıp bir direniş ortaya koyacaksınız. Bu, sadece bizim görevimiz değil. Bunu devlet, millet el ele yapmak durumundayız, beraber yapacağız. Bunu beraber yapıp, bunları yalnızlığa mahkum etmek durumundayız. Bütün vatandaşlarım emin olsunlar ki; Türkiye bu musibeti bertaraf edecektir. Türkiye eski karanlık günlere dönmeden, demokrasi, hukuk ve meşruiyet zemininden geriye doğru tek bir adım atmadan, kandan beslenen bu cinayet şebekesini, bu milletin yakasından düşürecektir."

"CİĞERİM YANIYOR CİĞERİM"

Saldırılarla ilgili, ’ciğerim yanıyor’ ifadesini de kullanan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Türkiye’ye musallat edilen bu cinayet örgütünün, kime, ne zaman ve nasıl saldırdığını çok iyi görmek gerekiyor. Hayata, masumiyete kasteden bu cinayet örgütü ne istiyor? Kim adına, kimin için, neyin karşılığında taşeronluk yapıyor? Bunlar düğün evini, cenaze evine çevirdiler. Futbol oynayan, markette evine ekmek alan polisime enseden kurşun sıkıyor veya tarıyorlar. Siirt’te birlikte bir mutluluğu paylaşmaya giden masum genç kızlara alçakça pusu kurarak şehit ediyor. Savunmasız, masum insanlara yapılan bu terörü neyle ifade etmek mümkün? Bu cinayetleri tasarlayanlar, kan dökerek hangi emellerine ulaşmış oluyorlar. Ondan sonra, laubali bir şekilde özür beyanları, bilmem neler. Yok ’yanlış oldu’, yok’şurayı tarıyorduk’. Kime anlatıyor, kimi aldatıyorsunuz? Bunlar da samimiyet, dürüstlük yok. Sadece Onlar değil, Onların siyasi uzantıları da bunlardan rant elde ediyor. ’Başbakan sert konuşuyorsunuz" diyorlar.. Ciğerim yanıyor ciğerim, neyin sertini konuşuyorum."

"MUHALEFET ANAYASAL BİR KURUMDUR"

Konuşmasında muhalefeti de eleştiren Başbakan Erdoğan, "Hiçbir fikir beyan etmeyen bir siyaset anlayışı olmaz. Unutmayalım ki muhalefet, anayasal bir kurumdur. Bir yanlışlık görüyorsanız, doğrusunun ne olduğunu ortaya koyacaksınız, bir öneri getirecek, kendi doğrunuzu söyleyeceksiniz. Ülkesinin itibarını düşürmek pahasına ’AK Parti’ye muhalefet edeyim’ diye Türkiye’ye muhalefet etmenin adı siyaset olamaz" diye konuştu.

Erdoğan, siyasette polemik yapılacaksa veya hakaret bile edilecekse, iki şartın yerine getirilmesi gerektiğini belirterek, "Siyasette hakaret, polemik yok mudur? Ne yazık ki bugüne kadar hep olmuştur ama bunun da en az iki şart vardır. Bir, söylediklerini hakkaniyet çerçevesinin dışına çıkmadan söyleyeceksin, haksızlık etmeyeceksin. İki, eğer siyaset yapıyorsan misyonunu sadece hakaret ve polemikle sınırlamayacak, memleket gündemindeki meselelere kendi doğrularınla çareler önereceksin" dedi.

"ARAP SOKAĞI, BUGÜN DÜNYA SİYASETİNİN DÖNDÜĞÜ YERDİR"

’Başbakan, Arap sokağında siyaset yapıyor’ eleştirilerine de anlam veremediğini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Hani neredeyse ’Başbakan yurt dışında da siyaset yapıyor’ diyecekler. Açık söylüyorum; Ben, Türkiye’nin Başbakanıysam, dünyanın her ülkesinin ulaşabildiğim her sokağında, Türkiye’nin saygınlığını artırmaya devam edeceğim. Sizin kendi abes ve köhne mantığınızla küçümseme gayretinde olduğunuz Arap sokağı, bugünün dünya siyasetinin döndüğü yerdir. Sadece bugün değil, yüzlerce yıldır dünya siyasetinin en önemli merkezlerinden biridir. Bizim tarihten gelen bağlarla ayrılmaz bir parçası olduğumuz bir coğrafyadır. Orada olan her şey bizi de etkiler. Orada olup biten hiçbir şeyi uzaktan seyredemeyiz."

BM’nin bütün ülkelere eşit uzaklıkta duramadığı savunan Başbakan Erdoğan, şöyle dedi:

"Bazı ülkelerin haksız, hukuksuz hatta insanlık dışı eylemlerine sürekli göz yumacaksınız ama bazı ülkelere de nefes aldırmayacaksınız. İran ’nükleer enerji’ derken baskı uygulayacaksın, Somali’de, Sudan’da ’kuzey-güney ayrımı’ derken kuzeye elinden gelen baskıyı yapacaksın, Somali’de sessiz kalacaksın ama İsrail-Filistin meselesine geldiği zaman İsrail hakkında BM Güvenlik Konseyi’nde 89 yaptırım kararı varken Genel Kurul’dan 247 karar çıkmışken bunların hiçbir tanesinin takipçisi olmayacaksın. Bu mu adaletiniz? Bu mu ’dünyada barışı tesis etmek için kurulmuş bir kuruluşuz’ demeniz? Adil davranmadığınız zaman, giderek karmaşıklaşan dünya meselelerini de çözemezsiniz. İstediği kadar 193 ülke oranın üyesi olsun."

"BÖLGEDEKİ GARANTÖR ÜLKE OLMAMIZIN GEREĞİNİ YERİNE GETİRİYORUZ"

Kıbrıs’ta iki kesimin de tatmin olmasını sağlamak için yoğun gayret sarfettiklerini de belirten Başbakan Erdoğan, "Rum tarafı çözümden kaçıyor. Buna karşılık Avrupa Birliği’nin yaptığı ortada. Kıbrıs Rum kesimi, sondaj adı latında sabotaj yapıyor. Artık bütün ülkelerin gerçeği görmesi lazım. Biz, sorumluluğumuzun gereğini yerine getiriyor, bu gerçekleri her zeminde, sözü eğip bükmeden en açık şekliyle ifade ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz. İşte onun için Piri Reis, şu anda Güney Kıbrıs’ta sondaj çalışması yapmaya başladı. Onun için oraya gönderdik. Bu bir iradedir. Bu bir varlığımızın orada olduğunu ortaya koymaktır. Tribünden maç seyretmiyoruz efendiler. Biz Türkiye’yi idare ediyoruz ve bölgedeki garantör ülke olmamızın gereğini yerine getiriyoruz ama bugüne kadar gelen iktidarlar ne yazık ki bunu yapmışlardır, tribünden maç izlemişlerdir" dedi.(Hürriyet)

Editör: TE Bilisim