Başbakan Erodoğan'ın 'Dik durmadınız' eleştirisini değerlendiren CHP Lideri Kılıçdaroğlu, "Hepimiz bir metin imzaladık, gereğini yapacağız. Başbakan'ın bu üslubunu hiç beklemiyordum. Üç kez konuşunca bana da konuşmak farz oldu" dedi.

Ankara Temsilcisi Nilgün Balkaç'ın sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu şunları söyledi: "Demokratik tepkimizi net olarak verdik. Halkın iradesiyle seçilen vekillerin yemin etmeleri en doğal hakları. Yemin krizi değil demokrasi krizi var. Neden? Eğer parlamento demokrasinin Kabe'siyse, vekillerin yemin etmesi lazım. Tutuklu vekillere anayasal engel var mı? Hayır. Yasal engel var mı, mazbataları almışlar mı, Resmi Gazete'de yayınlanmış mı? Engel sadece takdir yetkisinden kaynaklanıyor. Hiçbir yasal engel yok. O zaman kim engel çıkarıyor. Bu sorun iktidar kanadı tarafından görmemezlikten gelindi.

Avrupalılar da böyle saçma şey olmaz diyor. Biz AB'ye üye olmak istemiyor muyuz? Ceza yasamızdan tutun da ihale yasasına kadar her şeyi AB standardına uydurmak için çaba harcamıyor muyuz? Bunlar da soracaklar. Allah Allah bunlar seçildi, o zaman niye bunlar engelleniyor? AKP rahatsız oldu, biz de rahatsızdık. Yemin etmemek bizim hoşumuza gitmiyordu. Demokrasi tavrımızı ortaya koymamız gerekiyordu. Gittik, herhangi tepki vermedik. Ama bu olay ciddi rahatsızlık yarattı. Bizim istediğimiz şuydu. Bu vekillere yemin etme yolu açılmadıkça yemin etmeyeceğiz. Yol açıldı.

ERDOĞAN'A YALANCILIK SUÇLAMASI
Erdoğan doğruyu söylemiyor. Biz demişiz ki, onlar yemin etmedikçe etmeyeceğiz. Çarpıtıyor, ahlaka sığmaz. Yemin etme yolunun açılması bir iradenin ortaya konmasına bağlıdır. Biz bu iradeyi oluşturalım dedik. Mutabakat metninde tutuklu vekillere yol açıldı. Tüm siyasi partilerin ve 550 milletvekilin bu onurlu görevi yerine getirlemeleri için TBMM'de olmaları gerektiğine inanıyoruz. Bu bizim için önemli bir noktaydı. Eğer halkın iradesine saygı gösteriyorsanız vekillerin yemin etmesi gerekiyor. Bu süreç doğal olanı. Yemin ederek göreve başlamak vekil açısından kamu görevini yapmak demektir. Yargılanmasınlar demiyoruz. Bunlar için af çıksın demiyoruz. İstediğimiz yasanın, anayasanın, uluslararası sözleşmelerin gereği uyarınca bunların yemin edip göreve başlamasıdır.

BM VE AİHM'E GÖRE YEMİN ETMELİLER
Metin çok açık. Bunu okuyup anlamamak mümkün değil. Hukuk özgürlükleri geliştirecek şekilde yorumlanır. Rıza Türmen pek çok AİHM kararı var demişti. Çiçek dedi ki, biz bu konuda kararları tercüme ettik, yargıçlara da gönderdik. BM ve AİHM sözleşmelerine göre gelip yemin etmeleri gerekiyor. İç hukuka bir dönem uygulanmadı bunlar. Bu yüzden Türkiye defalarca tazminata mahkum oldu. Uluslararası sözleşmeler iç hukukun üstündedir. Bunu anayasa söylüyor. Şimdi uluslararası sözleşmeler çöpe atıldı.

ERDOĞAN'DAN BEKLEMİYORDUM
Yemin ettiğimiz gün normal sürecin başlamasını istiyorduk. Erdoğan çıktı konuştu, Meclis Genel Kurulu'nda bir daha konuştu, bugün grupta konuştu. Artık bu kadar olmaz dedik. Bir bunun altına atılan imzalar imzayı atanların namusudur. Gereğini yapmazlarsa bu imzaların altında kalırlar. Demokrasinin özü verilen sözlerin tutulmasından başlar. Biz en baştan beri ne söylediysek bir milik geri ya da ileri gitmedik. Hiçbir uluslararası kuruluşa bunu anlatamazsınız. Türkiye hibrit demokrasi deniyor, bu nedenlerle. 'Siz dik durmadınız' diyor. Hepimiz bir metin imzaladık, gereğini yapacağız. Başbakan'ın bu üslubunu hiç beklemiyordum. Kesinlikle beklemiyordum. Bu uzlaşmaya katkı verenlere teşekkür de ettim. Başbakan acaba okuyup yeni mi farkına vardı. Geri adım atmak mı istiyor? Eğer böyle bir şey olursa tablo değişir. Demokraside atılan imzalar var. Üçer imza var. Şu metin hem benim, hem Erdoğan'ın görüşüne soruldu. İkimiz de 'evet' dedik, imzaladık. Bu parlamentonun sorunudur, tutuklu olanlar milletvekili. O vekiller hukukun üstünlüğü kavramına aykırı olarak orada tutuluyorlar. Hemen açın yargıçlara serbest bırakın demiyoruz. Onlara telkinde bulunmak doğru değildir. Bir sorun var, bunun kaldırılması lazım. Çözüm de budur.(Milliyet)

Editör: TE Bilisim