Sezen Aksu’nun 29 Eylül 2014 tarihinde İstanbul Harbiye Cemil Topuzlu sahnesindeki şovunda özgürlükler üzerine dile getirdiği sözlerinin ardından yaptığı bilgilendirme açıklamasıdır... diye aşağıda ki açıklamayı yayınladı. Aksu;

“Meraklıların bilgisine,

Sınırsız özgürlükten yanayım. Bir yetişkinin kendi iradesiyle verdiği her kararın, inançlarının, fikir ve düşüncelerinin önünde saygıyla eğilirim ve her türlü ayrımcılığın külliyen karşısındayım. Bütün yaşamım bunun örnekleriyle doludur.

Ancak henüz ilkokul çağındaki bir kız çocuğunun başını örterek, onu küçük bir kadına dönüştürmeyi öneren bu cinsiyetçi yaklaşımı sonuna kadar reddediyorum. Mesele budur; sahnede olup biten de hicivdir, şovdur.”

Sevgilerimle, Sezen Aksu                                        . 

Bende Sezen Aksu'nun yukarda ki açıklamasının sadece bir bölümündeki bir cümleyi değiştirerek takdirlerinize sunuyorum; "Ancak henüz ilkokul çağındaki bir kız çocuğuna mini etek giydirerek, onu küçük bir kadına dönüştürmeyi öneren bu cinsiyetçi yaklaşımı sonuna kadar reddediyorum." Şimdi mini etek yasak olsaydı ve başa gelen bir hükümet bunu serbest hâle getirseydi ve bende bir yazar olarak Sezen Aksu'nun açıklamasının aynısını sadece örtü kelimesi yerine "mini etek" olarak yapsaydım ne hissederdiniz? Başörtüsü; "küçük kızları kadına dönüştürüyor." diyor Sezen, peki mini etek ve tayt kız çocuklarını neye dönüştürüyor?! Bunu iyice düşünün, örtü eğer kız çocuklarını özüne (kadınlığa) döndürüyorsa, açıklık neye döndürüyor? Başı açık sevgili kardeşlerim; aslında bu satırlar sizlere ve çocuklarınıza hakarettir.

İlkokul çağında ki muhafazakâr ailelerin çocuklarımı özürlü, sizin çocuklarınızmı özürlü? Başını kaptanlar, kendi hür iradeleri ile karar verememelerinin gerekçesi ilkokul çağı ise, bu çağdaşım diyen ve çocuğuna mini etek giydiren ailer içinde geçerlidir.

Öyle ise bu çocukların giyim, kuşamına kim karar verecek? Aileler, çocukları reşit oluncaya kadar hem dinen hem de kanunen onların üzerinde hak sahibi değil mi? Hepimiz de biliyoruz ki; çocuklar reşit oluncaya dek, onların tek vasisi ebeveynleri.

Hata ebeveynleri vefat ederse, onlara vasi olarak tayin edilen akrabaları. Hal böyle olunca, kim kimin çocuklarının özgürlükleri, ne giyecekleri hakkında ahâm kesiyor. Bunu hangi hak ile yapabiliyor? Söyleyeyim, haddini ve hududunu aşarak yapıyor.

Evet Sezen Aksu hem haddini hem de hududunu aştı ve özür yerine yukarda ki şuursuz açıklamayı yapmayı tercih etti. Ey Sezen, seni hem muhafazakâr hemde çağdaş ailelerden özür dilemeye davet ediyorum. Haddini bil yoksa böyle haddini bildirirler...


İstanbul Times / Hekimoğlu Süleyman Özcan