Siyonizm Yahudiliği ile Musevi Yahudiliği arasındaki düşünce uçurumu açıklamaya çalışırsak; Peygamberlere dayalı YAHUDİ İNANCI ile her milliyetçilik gibi başkasını redde ve kendisini kutsal görmeye dayalı SİYONİST MİLLİYETÇİLİK arasındaki mücadelede ortaya konan bahis işte budur.


Her milliyetçilik kendi iddialarını kutsallaştırmak ister. Hıristiyanlık âleminin parçalanmasından sonra, ulus devletlerin her biri kutsal mirasın kendilerinde olduğunu ve ALLAH tarafından görevlendirildikleri iddialarında bulundular.


Bu iddiaları kuvvetlendirmek için FRANSA, kendisi aracılığıyla Allah`ın hükümdarlığının yürüdüğü (GESTA DEİ PER FRANCOS) “KİLİSENİN ABLASI”dır. ALMANYA “HER ŞEYİN ÜSTÜNDEDİR”, zira ALLAH onunla birliktedir (GOTT MİTUNS). EVA PERON “ARJANTİN`İN MİSYONU ALLAH`I DÜNYAYA TAŞIMAKTIR” açıklamasında bulunur. 1972 yılında, GÜNEY AFRİKA Başbakanı, vahşi ırk ayırımcılığı APARTHEİT ile ünlü VORSTER ise şu kehaneti savunur:

“Bizler Allah`ın özel bir görevle yükümlü halkı olduğumuzu unutmayalım.” Siyonist milliyetçilik bütün milliyetçiliklerin bu
sarhoşluğu aynen benimsemiştir.


Bu sarhoşluğa ANDRE NEHER gibi bir adam “PEYGAMBERLERİN ÖZÜ” (Ed. CALMANN – LEVY, 1972, S.311) adlı o özel kitabında bakın İsrail için ne söylemiş.


“İlahi tarihin yeryüzündeki en üstün alametidir. İsrail, dünyanın ekseni, can damarı, merkezi ve kalbidir.”

Bu söylemin yanında 1938 yılında bir başka bilim adamının Albert EİNSTEİN bakın neler demiştir.


“Bence, ARAPLAR`la müşterek barışçı bir hayat esası üzerine bir anlaşmaya varmak, bir Yahudi devleti kurmaktan daha mantıklı olacaktır… Yahudiliğin temel karakteri hakkında edindiğim şuur, ne kadar mütevazı olursa olsun, sınırları, ordusu ve dünyevi bir iktidar projesi olan bir Yahudi devleti fikrini kabullenmiyor. Saflarımızda, dar bir milliyetçiliğin gelişmesiyle Yahudiliğin uğrayacağı dâhili zararlardan endişe ediyorum…

Bizler artık MAK-KABELİLER DÖNEMİ YAHUDİLERİ değiliz. Kelimenin siyasi anlamıyla yeniden millet olmak, cemaatimizin peygamberlerimizin dehasına borçlu olduğumuz ruhanileşmesinden yüz çevirmek demek olacaktır.”  (Moshe MENUHIN: The Decadence of Judaism in Our Time, 1969, s.324).


Önemli bir noktayı “YEHUDA” Kitabının yazarı BAUER`in tespitlerini iki noktaya dikkat çekiyor.

1 – KİTABIN HEDEFİ, temel bir hakikati maskelemeye çalışmaktan ibarettir.


HİTLERİN HÜKÜMDARLIĞI SIRASINDA; Siyonist yöneticilerin ana düşüncesi, Yahudiler`i NAZİ cehennemimden kurtarmak değil, THEODOR HERZL tarafından kurulmuş siyasi Siyonizmin projesine uygun olara, güçlü bir “YAHUDİ DEVLETİ” kurmaktı. Demek ki bu program, her türlü müzakerede göç için ( kendisiyle birlikte sermaye veya teknik artı askeri yetenekler götürecek olan) “yararlı insan malzemesi” seçilmesini gerektiriyordu. Bir yük oluşturacak ve kalenin inşasına bir katkısı bulunmayacak en mahrum durumdaki (ihtiyarların, çaresiz göçmenlerin veya kamplarda fena muamele yüzünden hastalanmış) kimselerin kaderine ise acıyıp üzülmemeyi icap ettiriyordu.


2 – BAUER`İN KİTABINDA İKİNCİ ANA TEZİ:


HİTLER`in savaşının “YAHUDİLER`e karşı bir savaş olduğu”na (s.72) inandırmaktan ibarettir. Sanki o, öncelikle komünizme karşı bir savaş değildir. Sanki askeri gücünün önemli kısmını Doğu`ya sevk etmemiştir.  Sanki HİTLER, iki cephede birden savaşmak zorunda kalmamak gayesiyle bütün Avrupa`nın hâkimiyetini teminat altına almak için Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere ile “AYRI AYRI” barış yapmanın yollarını aramamıştır.

Himmler`in 10 Aralık 1942`de yazılmış şahsi bir notunda şöyle denilmektedir:

“Führer`e bir fidye karşılığında Yahudiler`i salıvermek konusunda ne düşündüğünü sordum. O bana bu tür işlemleri tasvip etmem için tam yetki verdi.” ( BAUER tarafından zikrediliyordu, s.148).


Bu değiş-dokuş ekonomisi daha derin bir siyasi sebebi vardı ki, BAUER kendisi de bunu itiraf etmektedir:

“Batı devletlerle temasa geçmek için Yahudi ticaret ağından yararlanmak” (BAUER, S.283).


Bu kaygı diğer bütün kaygılara egemendi, çünkü NAZİLER SİYONİST LOBİLERİN Batılı yöneticiler üzerindeki ağırlığını biliyorlardı.

“Naziler biliyorlardı ki RUSLAR`ın aksine, İNGİLTERE ve ABD hükümetleri YAHUDİLER`in kendi üzerlerinde yürüttükleri baskılara maruz bir politik zaaf içindedirler” (zikreden BAUER, S.260).


Bu HİTLERCİ yöneticiler YAHUDİ DÜŞMANLARINI kolayca ikinci plana itebiliyorlardı.

“1944 sonunda, HİMMLER`in Batı ile temas kurma ve bu maksatla diğerleri babında Yahudiler`den yararlanma arzusu apaçık bir hale gelmişti.”( BAUER, S.326). SİYONİST Yöneticiler bu aracı rolünü çok güzel oynamışlardı.

Bu aracı rolünü oynamaktaki maksatları ise;


Nisan 1944`te, EİCHMANN Siyonist delege BRAND`a 1 milyon YAHUDİ`ye karşılık hepsi de sırf RUS CEPHESİNDE kullanılacak 10 bin “KAMYON” verilmesi (BAUER, s. 227 ve 229) teklifinde bulundu. Ben GURION ve Moshe ŞAREK (ŞERTOK) bu teklifi desteklediler. Hatta Ben GURİON ROOSEVELT`e

“Avrupa YAHUDİLERİ`nin kurtarılması için bu biricik ve belki de en son şansın kaçırılmasına müsaade etmemesi” için şahsi bir çağrıda bile bulundu (BAUER, S.265).


Amaç belliydi:

“Stratejik techizat karşılığında Yahudiler `i değiş tokuş etmek; dahası Batı İle diplomatik temasa geçmek; bu temaslar sonucu ayrı bir barış anlaşması imzalamak; hatta –asıl umut da bu idi- ALMANLAR ile Batılılar`ın SOVYETLER`e karşı birlikte savaşmaları” (BAUER, s.343)


Bütün bunları niye mi anlatıyorum. Benim anladığım bu işin yani “YAHUDİ SOYKIRIMINI” aslında bir avuç ırkçı YAHUDİ ve bunu kutsal değerlere bağlayarak kendilerini buna inandırmış SİYONİST ŞEYTAN TOPLUMU bu toplu SOYKIRIMA ÖN AYAK OLMUŞLARDIR. Evet cinayeti HİTLER VE NAZİ ALMANLARI YAPMIŞ GÖRÜNSEDE İŞİN ASLI VE ARKASINDAKİ GÜÇ VE YÖNLENDİRME 
ŞEYTANIN YERYÜZÜNDEKİ TOPLULUĞU –SAMİRİ`NİN DÜNYALIK MADDİ DİNİNİ YAŞAYAN BİR AVUÇ SİYONİZM YAHUDİLERİDİR.

İsrail Devletinin ilk yöneticisi olan BEN GOURİON, bunun net açıklamasını ise 7 ARALIK 1938`de, “LABOUR” Siyonistlerinin önünde açık ve net olarak şöyle der:   


“Eğer bilsem ki 1.ÇÖZÜM: Hepsini İNGİLTERE`ye götürerek bütün ALMANYA (Yahudi) çocuklarının tamamını kurtaracağım

2.ÇÖZÜM: İSRAİL TOPRAĞI`na götürerek de ancak yarısını kurtaracağım, ben ikinci çözümü tercih ederim. Zira bizler yalnızca bu çocukların hayatını değil, İSRAİL Halkının tarihini de düşünmek zorundayız. (YVON GELBNER, Zionist policy and the fate of European Jewry”, Yad Vashem İncelemeleri İçinde, KUDÜS, CİLT: 12, s. 199.


Avrupa`daki YAHUDİLER`in kurtarılması, yönetici sınıfın öncelikleri listesinin başında yer almıyordu. Yahudi devletinin kurulması onların gözünde en önemli ve en öncelikle meseleydi. (TOM SEGER, Ed. Liana Levi, Paris, 1993, s.539).

Bize ihtiyacı olan herkese, her birinin niteliklerini hesaba katmadan yardım etmeli miyiz? Bu harekete SİYONİST MİLLİ bir nitelik vermemeli ve İSRAİL TOPRAĞI ve YAHUDİLİK için yararlı olabilecekleri öncelikle kurtarmaya çalışmamalı mıyız? Soruyu bu şekilde sormanın gaddarca olduğunu biliyorum. Fakat maalesef açıkça ortaya koymalıyız k, eğer biz 50 bin kişi arasından ülkenin inşasına ve milli Rönesans’a katkıda bulunabilecek 10 bin kişi ile bizim için bir yük veya daha doğrusu ölü bir yük haline gelecek olan bir milyon YAHUDİ arasında tercih yapacak olursa;, -yüzüstü bırakılan milyonların ithamlarına ve çağrılarına rağmen- bizler kurtarılabilecek olan bu 10 bini kurtarmayı ve bunlarla sınırlı kalmalıyız.”


Şimdi benim anladığım kadarıyla evet bir katliam olmuş fakat bu katliama sebep olanlar aynı ırkın mensupları ön ayak olmuşsa bu soykırımı HİTLERE VE NAZİ ALMANLARINA yüklemekle büyük bir hata yapmış olmaz mıyız?


Evet katil suçlu fakat bu suçu azmettiren daha suçlu değil mi?


Artı bu olayın gün yüzüne çıkmamasının tek sebebi ŞEYTANIN YERYÜZÜNDEKİ TOPLULUĞU dünyanın bütün uluslarında içinde gizli ve sissice var olmuşsa ve bu var oluş yönetimsel ve ekonomik olarak aktif rol alıyorsa; dünyanın düştüğü bu oyuna nedene bilir ki!


“DÜNYANIN EN BÜYÜK İLİZYONU VE KENDİ KENDİNE SOYKIRIM UYGULANMASINA NE İSİM VERELİM!”

Beni en çok ALMANLARIN TESLİM OLMASINI ANLAMLANRAMIYORUM. NİÇİN MÜCADELE ETMEDEN TESLİM OLDUNUZ?

Son söz “BU EŞKİYA DÜNYAYA HÂKİM OLACAK MI? BUNA DUR DİYECEK GERÇEK İNSAN SEVDALILARI VAR MI?  

Sevgi ve saygılarımla….

EŞKİYA DÜNYAYA HÜKÜMDAR OLMAZ…


Kaynakça: İSRAİL, MİTLER VE TERÖR - PINAR YAYINLARI - ROGER GARAUDY - Çeviren: CEMAL AYDIN

 
İstanbul Times / Murat Akbaş