Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen diyabet, insülin eksikliği veya insülin etkisindeki yetersizlik sonucu ortaya çıkan kronik bir hastalık. Genetik faktörlerin yanı sıra paketli ve hazır gıdaların çok fazla tüketilmesi, hareketsizlik, stres, bazı tedaviler, kilo fazlalığı gibi etkenler her geçen yıl artan diyabet hastalığının ortaya çıkışını kolaylaştırıyor. Diyabet hastalığını Dr. Rana Beşe Sağlık Polikliniğinde görev yapan İç Hastalıkları Uzmanı Ayşe Gül Karaçam ve poliklinikte takip edilen hastalar Nagihan Kaya ve Olcay Şensöz anlattı.

“HASTA VE DOKTOR BİRLİKTE ÇALIŞIRSA BU HASTALIĞIN ÜSTESİNDEN GELEBİLİR”

Diyabetin çok su içme, sık idrara çıkma, ağız kuruluğu, kaşıntı, kilo kaybı veya alımı gibi belirgin yakınmaları olabileceğini belirten Karaçam “Gizli şeker’ dediğimiz saptanamayan bir grup da vardır. Bu grupta bu şikayetler son derece hafif olabilir, hasta bunların farkında olmayabilir. Bu grup daha çok ailesinde yoğun diyabet olanlarda çıkar. Ailede yoğun diyabet varsa, özellikle kilolu ise risk grubuna girer. Bu gruplarda daha erkenden tarama uygundur” dedi. Diyabetin kronik bir hastalık olduğunu ve uzun vadede organ yetersizliklerine neden olabileceğini söyleyen Karaçam, “Tip 1 de tip 2 de tedavisi olan hastalıklardır. Hasta ve doktor birlikte çalışırsa bu hastalığın üstesinden gelebilir. Öncelikle kontrollere düzenli gidilmelidir. Diyete iyi uyulmalıdır. Kişi ideal kilosunda bulunmalı ya da bu kiloya erişmeye çalışmalıdır. Tedavi düzgün takip edilirse uzun vadedeki komplikasyonlar engellenebilir veya geciktirilebilir” şeklinde konuştu. Pandemi sürecinde şeker hastalarına uyarılarda bulunan Karaçam “Pandemi nedeniyle evde daha uzun süre oturuyor, daha çok yiyecek tüketiyoruz. Hareketsiziz. Televizyon ve internete bağlıyız. Pandemi döneminde beslenmeye çok daha dikkat etmemiz gerekiyor. Ayrıca doktora da ulaşımda da problemler yaşanıyor, kontroller geciktiriliyor. Biz mümkün olduğunca telefonla da yardımcı olmaya, hastaları yönlendirmeye çalışıyoruz. Hastalara kontrollerini ihmal etmemelerini öneririm” dedi.

“HAYATLA DAHA BARIŞIĞIM”

17 yıldır diyabet hastası olan Nagihan Kaya, düzenli beslenme ve tedavi ile yaşam kalitesinin arttığını söyleyerek “Hastalığı kabullenmem 3-4 yılımı aldı.‘21 yaşında diyabet hastası olur mu’ demiştim. Beni rahatsız etmeye başladığını anlayınca kabullenip tedavime başladım. Diyabetli hayattan ziyade diyabeti kabullenmediğim hayat çok kötüydü. Çok çabuk yoruluyordum, kendi yaşımın eforunu veremiyordum, kendimi rahatsız hissediyordum. Durup dururken hastalanıyordum. Ama insülin ve hap tedavileriyle hastalığım düzene girdi. Beslenme de çok önemli, yemeyi de düzenleyince daha iyi oldu” dedi. Doktora güvenerek, tedaviyi düzgün bir şekilde yürütmenin önemine değinen Kaya “Tedavi ile birlikte sağlığımın kalitesi yükseldi. Çocuklarımla daha iyi ilgilenebiliyorum. Hayatla daha barışığım. Yarınlardan umutluyum. Benden iş bitti, daha bir şey olmaz gibi üzüntülerim oluyordu. Ama şimdi şükrediyorum. Daha yolun başındayım diyorum” dedi.

“KENDİNİZİ ÜZECEK ŞEYLERDEN KAÇININ”

67 yaşındaki Olcay Şensöz de yaklaşık 20 yıldır diyabet hastası. Annesi ve anneannesinde de diyabet hastalığı olduğunu belirten Şensöz “Diyabet kısıtlayıcı bir hastalık. Yediklerinize dikkat etmeniz gerekiyor. Sinirlenmeden sakin bir hayatınız olması lazım, ki bu da çok zor. Dikkatli olmanız, ilaçlarınızı tam zamanında kullanmanız, kontrollerinizi aksatmamanız gerekiyor. Mümkün olduğu kadar kendinizi üzecek şeylerden kaçının” tavsiyesinde bulundu.

Kadıköy Belediyesi Dr. Rana Beşe Sağlık Polikliniği’nde talep doğrultusunda insülin eğitimi, hipoglisemi eğitimi, diyabette ayak bakımı, diyet ve beslenme gibi konularda eğitimler veriliyor.

Editör: TE Bilisim