Cemaat kavramı, İslam kültüründe önemli bir yere sahiptir. Hz. Peygamber (s.a.s.)’de cemaatin önemini vurgu yapmaktadır. Cemaatle kılınan namazın önemini hepimiz çok iyi biliyoruz. Cemaatte rahmet olduğunu, kimse inkâr edemez. Öncelikle şunu söylemekte fayda var, yazımızın amacı cemaatlerin varlığını inkâr etmek değildir.

Günümüzde İslam dünyasının bulunduğu durum, ortadadır. Müslümanların yoğunlukla yaşadığı, Müslüman coğrafyasında, Müslümanların can güvenliği yok. İslam dünyası sürekli; tehditlerle, işgallerle, öldürülmeyle, idamla, sürgünle karşı karşıyadır. Tarihe ve günümüze baktığımızda fotoğraf böyle okunmaktadır. Nice İslam âlimleri sürgünde hayata veda etmişlerdir.

Müslüman toplumların bu halde olmalarının mutlaka birçok sebebi vardır. Bu sebeplerin içersinde en belirgin olanı; ‘Ümmetin kendi içinde parçalara bölünmesi’ olarak görebiliriz. Her parça veya her cemaat en doğru yolda kendilerinin olduğunu iddia etmektedir. Bu iddia zaman içerisinde, kibire kadar gitmektedir. Hiçbir cemaat, diğer cemaat ile aynı karede bulunmak istemiyor. Hiçbir cemaat ortak hizmet etmeye, maalesef yanaşmıyor.

Günümüz Türkiye’sinde siyasi partiler, mitinglerde birbirlerine çok ağır eleştiriler yaptıkları halde, birbirlerini rakip gördükleri halde, bayramlarda, düğünlerde, cenazelerde bir araya gelebiliyorlar. Bütün siyasi partiler, bu saydığımız önemli günlerde birlik beraberlik mesajları verebiliyorlar. Birbirlerinin tam karşısında yer aldıkları halde…

Gelelim İslam hizmet etmeye aday cemaatlere… Bütün cemaatlerin birinci gayesi hiç şüphesiz Allah’ın rızasını kazanmaktır. Yani gayeleri biridir. Hedefleri birdir. Amaçları birdir. İnandıkları Allah birdir. İnandıkları din birdir. Kitapları birdir. Peygamberleri birdir…

Bu ana hedefleri ortak olan, cemaatlere baktığımızda, hepsi birbirlerini rakip olarak görmektedirler. Birbirlerini ziyaret eden cemaatler göremiyoruz. Ziyaret edenlerde, genelde aynı çizgide olanlardır. Ortak çalışma yapan cemaatler göremiyoruz. Falanca cemaatin liderinden şu sözü duyamıyoruz: ‘İslam sadece bizim cemaatten ibaret değildir. Diğer cemaatlere de gidin, oralardan bir şeyler öğrenin.’ Tam aksine en doğru kapı burası, sakın diğer yerlere gitmeyin nasihatı yapılır cemaat mensuplarına…

Bugün her cemaat vahdetten ümmetin bütünlüğünden söz etmektedir. Hangi cemaate, birlik beraberlik için giderseniz gidin, hepsi önce vahdeti çok güzel anlatırlar, tam işte oldu diyeceğiniz zaman, mutlaka karşınıza büyük bir ‘âmâsı’ çıkar. Ama şunları kabul etmeleri gerekiyor. Ama bizim şu kırmızıçizgilerimiz var. Yâda ama bizim üstadımız mutlaka merkezde olmalı… İslam dünyası acılar içerisindeyken, onların birinci amacı kendi cemaatlerinin daha iyi yerlere taşınmasıdır.

Bu söylediklerim aşağı yukarı bütün cemaatler için geçerlidir. Hatta küçük dernekler içinde bunlar geçerlidir 

Öncelikle cemaatlerin İslam ümmetinin kurtuluşu için kırmızıçizgilerini bir kenara bırakmaları gerekiyor. Müslümanların kafasına inen balyozlardan kurtulmanın tek yolu ümmetin tek safta birleşmesidir. Eğer biz birbirimizi anlamaya, birlikte hizmet etmeye adım atmazsak, Müslüman coğrafyasında idamların tehditlerin, sürgünlerin asla bitmeyeceğini unutmayalım. Allah (c.c.) Kur’an’da, ‘gruplaşmayın’ diye bizi uyardığını aklımızdan çıkarmayalım!
Cemaatler, bizi ümmete götürmelidir. Yalnız bugün cemaatlerin, bizi ümmet bilincine götürdüğünü söyleyemeyiz… Bugün her cemaat kendi çalışmalarını daha yukarılara taşımanın derdindedir…

Her cemaatin ümmetin birer şubesi olduğunu düşünüyorum. Cemaatlerin bu şubelerin mutlaka birbiriyle koordineli hareket etmeleri gerekiyor. Bugün cemaatlerin varlığı, bizleri tek ümmet bilincine götürmelidir. Cemaatlerin varlığı bizi ümmet olmaya götürmüyorsa, bunu ‘ümmet’ olarak ciddi bir şekilde tartışmaya açmak durumundayız.

İstanbul Times / Ziya Gündüz