Süleyman Uluocak Açılış konuşmasında şunları söyledi

İstiklâl Marşı’nın kabul edilişinin 98. yıl dönümünde Zeytinburnu Gençlik Platformu başkanı Cihan Özaslan kardeşim ile beraber bu sempozyumu gerçekleştirdik.

Kıymetli Hocamız Mehmet Akif fikir ve sanat başkanı Mehmet Cemal Çiftçigüzeli hocama yapacağı sunum için teşekkür ederim. Bizlerin davetine icabete den siz değerli katılımcılara da teşekkür ediyorum. Konuşmasını yapmak üzere Cihan Özalan kardeşimi kürsüye davet ediyorum.

Zeytinburnu Gençlik Platformu Başkanı Cihan Özaslan ufuk açıcı bir konuşma yaptı

Siyasi Partilerimizin İlçe Başkanları,

Yine geçmişte farklı siyasi partilerde ilçe başkanlığı yapmış saygıdeğer siyaset büyüklerimiz,

Zeytinburnu’nda siyaset üstü bir birlikteliğin temel harçlarından, kıymetli bileşenlerinden birisi olan, Millet İttifakının da 1. Sıra Meclis Üyesi Adayı Sayın Mimar Süleyman Uluocak Başkanım,

Mehmet Akif Ersoy, Fikir ve Sanat vakfı Başkanı, Yazılarıyla, Sohbetleriyle, Söyleşileriyle, Kitaplarıyla, Adeta önümüzü aydınlatan eserleriyle, gençliğin kalbinde sitayişle bahsedilecek bir yeri olan Kıymetli hocamız Mehmet Cemal Çiftçigüzeli,

Merhum Mehmet Akif Ersoy’u bende sizler gibi minnetle, hürmetle yâd ediyor, mekânı cennet olsun diyor, Zeytinburnu gençliği adına bir kez daha kendisine şükranlarımı sunuyorum.

Ne mutlu bizlere ki, ne mutlu sizlere ki, Mehmet Akif gibi pak bir ruhu temiz bir vicdanı yad etmek için, onun yüksek ideallerini, davasını, aşkını ve heyecanını paylaşmak için bugün buradasınız.

Mehmet Akif’i hakkıyla anmak, ona minnet borcunu ödemeyi gerektirir. Mehmet Akife minnet borcunun ödemek ise, onu okuyarak, onu anlayarak onu hissederek ancak ödeyebiliriz.

Onu hakkıyla anmak, ona layık olmak, Akif’i düşünceleriyle, dünya görüşüyle, güç karşısında ki asil duruşuyla tanımayı gerektirir.

Çanakkale şehitlerimizin ruhu da, bizi büyük saldırılar, büyük depremler karşısında ayakta tutan mana da Akif’in safahatindedir, Akif’in destanındadır.

Onun idealindeki genç asımdır.

Asım adaleti, hakkaniyeti, vicdanı, merhameti, kesinlikle bu özellikleriyle temsil eder.

O hayali bir kimlik, yaşanmamış bir roman ve film kahramanı değildir.

Keza, asım ve asımın temsil ettiği değerler sistemi, hiçbir zaman tarihte kalmış, efsaneleşmiş ve mitolojik bir kahramanda değildir.

Asım, Dün

Yani düveli muazzamın topuyla, tankıyla üzerimize geldiği dün Mehmet Akif’tir.

Bugün ise siz Zeytinburnu’lu gençlersiniz.

Asım bugün;

İhsan Mermerci lisesinde sınıfındadır.

Yeni yüzyıl üniversitesinde amfidedir.

Seyitnizam Mahallesinde ki kütüphanededir.

Asım, Semiha Şakir Hastanesinde yeni asımların doğumuna şahitlik eden, vesile olan doktordur.

Abdülhak Hamit İlk Öğretim okulunda, Geleceğin asımlarının eline kalem tutmayı öğreten, Öğretmendir Asım!

Asım, Zeytinburnu askerlik şubesinde Mehmetçiktir.

Asım, Olivium alışveriş merkezinde, alının teriyle ekmeğini kazanıp, evine götürendir.

Asım, gücün, zulmün ve zorbalığın karşısında asla boyun eğmeyendir.

O hakikati, eğip bükmeyendir.

O şartlar ne olursa olsun hakkı tutup kaldırandır.

Kavgadan değil, barıştan,

Çatışmadan değil kardeşlikten,

Bencillikten yana değil, adaletle üretip, adaletle paylaşmaktan yana taraf olandır.

Mehmet akifin idealinde ki asımın işi, gönüller kırmak, öfkeyi beslemek, kin gütmek değil Kırık gönülleri kazanmaktır. Yaraları sarmaktır.

Necid çöllerindeyken akif, mısırda iken de yüreğinde, kine, nefrete ve öfkeye hiç ama hiç yer vermemiştir.

Akif’in hayatı gözyaşıdır. O sadece parçalanan Osmanlı için, kendi milleti için değil, bütün mazlumlar, bütün mağdurlar için gözyaşı dökmüş, hepsinin sızısını yüreğinde hissetmiştir.

Hicaz çöllerinde vatan görevini yaparken, her an kalbi ve yüreği Çanakkale ile atmıştır.

Zafer muştusunu alıncaya kadar, çölün kızgın kumlarını an be an gözyaşlarıyla sulamıştır.

Zafer müjdesini aldığında da yine rabbine yalvarmış, sevinç gözyaşları dökmüştür.

Akif bu toprakların, bu geniş coğrafyanın adeta vicdanıdır.

İşgale karşı çıktığı kadar, yoksulluğa karşı durmuştur.

Kahramanlığı övdüğü kadar, geri kalmışlığı da yermiştir.

Bilimi yücelttiği kadar, hikmeti de yüceltmiş,

İnsan merkezli bir medeniyeti övmüştür.

Akif, Çanakkale dediği kadar, İstanbul, Ankara İzmir demiş,

Kurtuluş savaşı dediği kadar Filistin demiş, Medine demiş, Kahireyi, Pakistan’ı, Bangladeş’i, Kosovayı, Arnavutluk’u, Makedonya’yı ve bosnayı dilinden düşürmemiştir.

Mısırda yapılan bir şiir sohbetinde Mısırın ünlü şairi İbrahim Sabri’ye, Türkiye’nin en ünlü şairi kimdir diye sorulur.

İbrahim sabri Çanakkale şiiri’ni okumaya başlar.

“Şüheda gövdesi bir baksana, dağlar taşlar”

Bu mısra geldiğinde gözyaşlarını tutamaz.

“Asımın nesli diyordun ya, nesilmiş gerçek.

İşte çiğnetmedi namusunu çiğnetmeyecek,

Şüheda gövdesi bir baksana, dağlar taşlar,

O rüku olmasa dünya da eğilmez başlar,

Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor,

Bir hilal uğruna ya rab ne güneşler batıyor”

Mısırlı şair İbrahim sabri bu dizeleri okuduktan sonra şunları söylüyor.

Efendiler, “Bir hilal uğruna ya rab, ne güneşler batıyor” mısrası var ya.

Dünya şairleri bir araya gelseler, böyle bir mısrayı söyleyemezler.

Adeta güller gibi açıyor,

Bülbüller gibi şakıyor,

Ve sular gibi akıyor.

Evet, Akif dikkatinizi çekiyorum, Kalemiyle yazmaktan ziyade, gönlüyle, kalbiyle yazan bir şairdi.

Hazır yeri gelmişken, şunu da ifade etmek isterim,

Mehmet akif yalnızca istiklal şairimiz, Milli şairimiz değildir.

Mehmet akif yalnızca Çanakkalenin de şairi değildir.

Mehmet akif, bir şair olmanın ötesinde,

Bir mütefekkir, Bir münevver,

Bir gönül insanıdır.

Her an dudaklarımızdan dökülen İstiklal Marşı, Bir milletin serencamı, bir ülkenin topyekün diriliş felsefesidir.

Akif’in tüm şiir ve fikirleri, bizi biz eden, bize ışık tutan, bizim yolumuzu aydınlatan birer meşaledir.

Bu duygu ve düşüncelerle,

Mehmet Akif Ersoy’u bir kez daha rahmetle yâd ediyor, Bu anlamlı toplantıya teşrif ettiğiniz, katılım gösterdiğiniz için de hepinize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum.

Sözlerime son verirken, İstiklal Marşımızın son dört kıtasını gönül huzuruyla dile getiriyor, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

“Dalgalan sende şafaklar gibi ey şanlı hilal,

Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal,

Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal,

Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet,

Hakkıdır, hakka tapan milletimin istiklal.”

Sağ olun, Var olun, Allah’a emanet olun.

Mehmet Cemal Çiftçigüzeli Akif’in bir çok yönünü anlattı

Çiftçigüzeli ilk olarak Yenizelanda’da Cuma namazı için camiye gelen cemaatin üzerine kurşun yağdıran cani teröristin yaptığı eylemi kınayarak konuşmasına başladı.

Akif’in bir çok yönü ile alakalı katılımcılara bilgi sunan Mehmet Cemal Çiftçigüzeli ‘nin konuşması ve verdiği bilgiler salonda bulunan herkese tarafından alkışlandı.

Kaynak :İstanbul Times Haber Ajansı (İTHA)

Editör: TE Bilisim