Her gün yaklaşık 3 milyon yerli ve yabancı fark etmeksizin insan bu caddeden geçiyor diyebiliriz. Hiç bitmeyen kalabalığı, her telden insanı, sokaklarda yapılan sanatları, tarihi dokusu ve ışıl ışıl renkleri ile bir bütün haline geliyordu. Fakat yıllar geçtikçe İstiklal Caddesi tüm o güzelliklerini kaybettiğine de şahit oluyoruz. İstiklâl Caddesi, İstanbul’un en eski semtleri arasında yer alan Beyoğlu’nda, Tünel’den Taksim Meydanı’na kadarki alanda 9 Ayrı mahalleyi kapsıyor. Ve ortalama 74 metre yüksekliğine sahip. Caddenin ilk şekillenme evresi, Bizans döneminden sonra başlıyor. Bizans hüküm sürerken, surlarla çevrili bir Cenova kolonisi halinde var olan Galata, çeşitli Latin topluluklarını, Katolik kiliselerini ve manastırlarını bünyesinde bulunduruyor. Haliç’in bu yakasına ise, Pera adı verilir. Galata nüfusunun hemen hemen tamamı, surlar içinde. Bizans döneminde, Galata’nın canlı yapısı ve ticari özellikleri, İstanbul’un Osmanlı idaresine geçmesiyle beraber bir takım güvencelerle daha da gelişince, surlar içine sığmamaya başlayan Latinler, Boğaz’a ve Haliç’e bakan yamaçlara doğru taşınmaya başladılar. 15. Yüzyıl göçleri ile artan Müslüman nüfus yerleşimi, gayri Müslüman nüfus kadar hızlı artmadı. Pera adı verilen mevkide, çok sayıda yabancı kökenli insan yerleştiği için, bu nüfusun ihtiyaçlarına göre de mekanlar, kulüpler açılmaya başlandı. Yabancılar, kendi kültürlerini ve eğlence anlayışlarını, bu alanda yaşattılar. 19. yüzyılda, İstiklal Caddesi’nin bugünkü haline en yakın durumu oluşmaya başladı. Osmanlı’nın aydın ve entelektüel gençleri ile birlikte, gayri Müslimlerin ihtiyaçlarına da hitap edecek şekilde inşa edilen birçok yapı, batılı bir havayı da beraberinde getirdi. Cumhuriyet döneminden sonra İstiklal Caddesi’nin dokusu oynanmadan gelişmeye başladı. İstiklal Caddesi’nin trafiğe açık olduğu dönemler; 1960’lar. İstiklal Caddesi’nin en büyük unsurlarından biri de eski tramvaydı. Son zamanlarda sembolik olarak kullanılan tramvay, artık tamamen hizmet vermiyor. İstiklal Caddesi’nin en güzel yıllarını ise 1990’lar ve 2000’lerin başındaki nesiller hatırlıyor. Yeşil alanların ve kalabalığın en fazla olduğu zamanlarda cadde tam anlamıyla kuşlar gibi şenmiş. 2010’da geldiğimizde ise yavaş yavaş ruhu öldürülmeye başlanan caddenin sürekli parkeleri değiştirilmeye başlandı. Hatta parke değiştirme şenlikleri adı altında başlıklar bile açıldı.

Editör: TE Bilisim