Her şeyi yaratan TANRI (ALLAH)`ın adıyla başlayalım. Aldığımız her nefes ve verdiğimiz her nefeste Allah`ın sevgi ve ilmiyle var oluyoruz. Aldığımız her nefes ve verdiğimiz her nefesle ALLAH rahmeti ve bereketi ile rızıklandırılıyoruz. Her şeyi işiten ve her şeye kadirdir. Buna laik olan kullardan eyle diye başlayalım muhabbetimize;

Hakkı arayanlar, beni Hakka götürenlerdir. Çoğunluğu arayanlar ise; sayı peşinde koşanlar makam mevki, güç, para ve pul sahibi olmak isteyenlerdir.

“Bir büyük zat zamanın birinde “ALLAH ALLAH” diye tespihi ile zikir çeke çeke yolda yürür iken; bir genç kız görür bir elma ağacında, elma toplamakta ve sepetine koymaktadır. Büyük zat sorar kızım bu sepetteki elmalar kime diye?

Kız önce zata bakar ve şöyle der;

Sevdiğime tabii ki!

Büyük zat sevdiğine ne kadar elma topladın sepetinde diye sorduğunda ise; genç kız şöyle cevap verir;

“Biz sevdiğimize sayı ile bakmayız gönül ile nazar” ederiz diye cevap verince büyük zat tespihi ile “ALLAH ALLAH” diye çekmeyi bırakır ve bu genç kızdan çok şey öğrenmiştir.”

Akıl yaşta değil başta imiş,

Gönülle sormayan akıl ziyanda imiş,

Her nereye gidersen git vicdan senle imiş,

Her fani bunu bilmez imiş,

Ölüm hak olunca bilirmiş de;

İş işten geçer imiş…

Asra, zamana yemin ederim ki insanoğlu ziyandadır. Fakat Salih ve imanlı kullar hariç

Onlar Hakkı tavsiye ederler,

Hak yolunda sabrı tavsiye ederler,

Hak yolunda mücadele etmekle BİRLİK olunur.

Hak; sevgi ve ilimle muhabbet edenlerin yoludur.

Sevgi ve ilim kapısında turab olanlar gerçek de Hak Erleridir.

Eğer ilim kapısı Hz Ali (Allah`ın sevgisini kazanmış kulu) ve sevgi şehri Hz Muhammed (Allah`ın sevgili kulu ve son elçisi) ise;

O ummana dalmaya gelenler bütün makamlardan sıyrılıp “KUL” olmayı bilmekle başlar…

Onu yaşamakla ve örnek olup, örnek almakla damladan okyanusa dönüşmekmiş mesele…

İlim kapısı deyip Hz. Ali (Allah`ın sevgisini kazanmış kulu)`nu anlamadan YAS VE MATEM TUTMAK zannedenler aslında İLİMDE ÖNDE olamıyorsak biz gerçekten Hz. Ali (Allah`ın sevgisini kazanmış kulu)`nin yolu ilim kapısında mıyız? Diye sormak gerek yoksa birilerine sayı mı oluyoruz?

Sevgi şehri dediğimiz Hz. MUHAMMED (Allah`ın sevgili kulu ve son elçisi) anlamadan şekilcilikle dini yaşarsak kendimizi kandırmış olmaz mıyız? Diye sormak gerek yoksa birilerine sayı mı oluyoruz?

Sevgi ve ilmi birleyip KUL olamazsak Hakka, Allah`a, Tanrı`ya, Hu`ya, Huda`ya, Gad`a kavuşabilir miyiz?

Kurtarıcı aramak, aslında işi başkasına havale etmekse; Allah`ın (Tanrı)`nın dediğini anlayamamışız. Çünkü her şeyi sana verdim. Birlik ol ve bana gel derken aracı koyma araya… Kurtarıcı olarak MEHDİ, Hz. İsa, Hızır bekleme… Herkesin kurtarıcısı GÖNLÜNDEKİ VİCDANIDIR…

ARACI KOYMA, “ŞAH DAMARINDAN YAKINIM”,

“YERLERE GÖKLERE SIĞMADIM GELDİM MÜMİN KULUN GÖNLÜNE SIĞDIM”… DEDİKTEN SONRA ARACIYA NE HACET HELE BİR OL GÖNÜLDE NE BİR DAMLA KALIR NE BENLİK… BOŞLUK BULAMAZ ŞEYTAN DEĞİL Mİ? Diye sormak gerek birilerine yoksa sayı mı oluyoruz?

Hz. İSA`yı beklemek beyhudedir… Herkes ateşini bu dünyadan götürecektir. Herkesin SIRATI EMELİDİR. Yapıp ettiklerin EMELİN ise, bu yalan dünya diye kandırırlar değil mi?

“ Yalan dünyada sınav vardır. Hesap yoktur.

Sonsuz bir ezelde ise hesap vardır. Sınav yoktur” bilesin… Bilesin de!

“Ne kadar bilirsen bil bir bilene danış” ki; Şeytan`ın kibrine uyup, yenik düşmeyesin…

Oynuyor şeytan; şeyh, cemaat bin bir çeşit aracı ile yardımcı İLAHLAR, yardımcı putlar, maddeye, paraya makama güce tapmalar… “ŞİRK” değil midir ey canlar, ey kullar?

Hakka kulluk varken nerden çıktı güce “kulluk etmeler, kula kulluk etmeler” hangi kitap yazıyorsa bil ki o bütün her şeyi yaratan ALLAH`TAN, TANRI`DAN, HUDA`DAN, HU`DAN VE GAD`TAN DEĞİLDİR.

“DİNSİZ DİNDARLAR BENİM BELİMİ BÜKENLERDİR” boşuna demedi Hz. Ali (ALLAH`ın sevgisini kazanmış kul)

Allah( Tanrı)`ın Rahmeti ve Bereketiyle bütün kapılarını KULLARINA açmıştır.

Ey kulum Tanı beni dünyada, tanıyayım hem dünyada hem de EZELDE…

“HAKKIDIR HAKKA TAPAN KULLARIMINDIR KURTULUŞ”…

Yoksa doğan her çocuk günahkâr, ALLAH`ın huzurunda melekler günahkâr… Her attığımız adımda “BEN” demekten günahkâr değil miyiz?

Kim dost, kim düşman diye sorarsan ALLAH KELAMI ŞUNU DER;

“Kim ALLAH İNDİNDEKİ tek dini İslam`ı değiştirmeye kalkmazsa, canına kastetmezse, namusuna zeval getirmezse,

Allah`ın yaratmış olduklarını değiştirmezse, nefsine ve şehvetinle oynamazsa,

Geleceğine ve neslini yok etmezse ve içinizde dolaşırken tarafsız olup, adaletli davranırsa sizde onlarla dost olun ve adaletli hanif olarak komşuluk, iş yapabilirsiniz.

Fakat kim ki; ALLAH`IN İNDİNDE TEK DİNİ İSLAM`I değiştirmeye kalkarsa, canına kastederse, namusuna zeval getirirse,

Allah`ın yaratmış olduklarını değiştirmeye kalkarsa, nefsine ve şehvetinle oynarsa,

Geleceğini ve neslini yok etmeye yeltenirse ve bunlardan daha önemlisi içinizde bozgunculara yardımcı olanlar varsa iste onlarla savaşın gerçek düşmanlarınız onlardır.

Onları yok edecek olan daima galip olan ALLAH VE SALİH KULLARIDIR. Onlarla birlikte hareket edin.

Haberiniz olsun ki, Allah`ın emri; “EMANETİ EHLİNE VERİN” ve insanlar arasında hüküm verirken “ADALETLE HÜKÜM VERİN”. Allah ne güzel öğüt veriyor kullarına değil mi?

ALLAH işitendir her şeyi görendir. Kim ki sakınmaz ve nefsine yenilir, san ve zanlara yönelir ve şeytanın ayak izlerini takip ederse Allah`ın gazabına uğrar.

Fakat kim ki ALLAH KELAMIYLA Allah yolunda Allah rızası için önde mücadele ederse ALLAH`ın rahmetine ve bereketine kavuşanlardır.” BİLESİNİZ!

ALLAH ALLAH…

Bugün etrafınıza ve kendinize bir bakın “KİM DOST, KİM DÜŞMAN” farkında mısınız?

Sevgi ve saygılarımla… Sen kendini bilirsen bütün kâinat sende zerre, yok eğer bilmezsen kendini sensin kâinatta zerre… ata mirası ulus… murat akbaş

Kaynakça: KUR`AN-I KERİM MEALİ VE TÜRKÇE OKUNUŞU – ELMALILI MUHAMMED HAMDİ YAZIR – SEDA YAYINLARI