Yanlış hatırlamıyorsam 1997 yılında, eşimle birlikte Çırağan Sarayı’ndaki bir davete katılmıştım. Yemeğimizi yerken akort sesleri duymaya başladık. Enstürmanların sesinden TSM sanatçısının çıkacağını anladık. Yanılmadık, o dönem hayli tavan yapan Muazzez Ersoy çıktı sahneye. Güzel bir sanat müziği ziyafeti çekti. Konser sonrası Muazzez Ersoy’u kutlamak üzere eşimle birlikte kulise gittik. Kendisine şöyle demiştik; “Pop müzikçilerden artık gına geldi. Toplum, Türk Sanat Müziği’ni unuttu. Sizi tebrik ediyoruz, eski şarkıları yeniden hatırlattınız...”

Bir toplumun ayakta kalabilmesi için dininden, kültüründen, tarihinden bihaber olmaması gerekir. Oysa ülkemizde maalesef bu temel değerlerle son 100 yılda hayli oynandı. Ve yine maalesef özellikle genç nesil, çağdaşlık ayağına bu kandırmacaya inandırıldı. Bu yüzden birliğimiz, dirliğimiz sarsıldı...

‘Müzikle bunun ne alakası var?’ demeyin. Türk müziği kültürümüzün bir parçası. Türkülerimizle, şarkılarımızla kaynaşır, dertleşir ve yeri geldiğinde mutlu oluruz. Müziğimizin sözlerine baktığımızda çoğunlukla az önce saydığımız özelliklerin hakim olduğunu görürüz...

Pop müziğinde ne var? Bencillik, nemelazımcılık, dans, içki, hatta şehvet unsuru...

MOTİF VAKFI PANZEHİR GİBİ

Herşeye rağmen ümidim her geçen gün artıyor. Çünkü; bu zehire karşı panzehirler de üretilmeye başlandı. Mesela; Motif Halk Oyunları Eğitim ve Öğretim Vakfı, tam 24 yıldan beri Türk Halk Kültürü’nün unutulmaması için mücadele ediyor. Bu konuda hizmet veren başka kurumlar da var ancak biz bugün Motif Vakfı’ndan biraz bahsetmek istiyoruz…

Türk Halk Kültürü’nün korunup yaşatılmasına ve gelecek nesillere aktarılmasına yönelik yaptığı çalışmalar nedeniyle TBMM tarafından “Üstün Hizmet Ödülü” ile taktir edilen Motif Vakfı’nın, Kültür Üniversitesi’nde düzenlenen gecesini izledim. Saygıdeğer hemşehrim Emin Mancı’nın daveti üzerine katıldığım ‘Halk Bilim Ödülleri Töreni’nde hayli mutlu oldum…

O salonda senfoni orkestrası(!) değil, halkın gerçek kültürü sergileniyordu. Davetliler arasında çok sayıda başörtülü hanım da vardı.Türküleri dinlerken, halk oyunlarını izlerken “İşte Türkiye bu!” deseydik birileri itiraz eder miydi acaba?

KÜLTÜRSEVER REKTÖR

Programın sonunda Motif Vakfı Başkanı Zeki Baykal Bey’i, hem kültürel değerlerimizin yaşatılması hem de dünyaya tanıtılması amacıyla verdikleri mücadele nedeniyle kutladık…

O gece tebrik ettiğimiz isimlerden biri de Kültür Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sıddıka Semahat Demir oldu. Sayın Demir, halktan kopuk 28 Şubat rektörlerinin aksine, halkın benimsediği, halkla özdeşleşmiş tarzda bir kıyafetle çıktı seyircilerin karşısına. Bu kıyafeti yıllarca kaldığı Amerika’da da giydiğini ve kültürel değerlerimizi orada da sürekli anlattığını belirten Rektör Hanım, kültürel değerlerle ilgili çok güzel bir sunum yaptı.

YILLARIN ESKİTEMEDİĞİ SANATÇI

Türk Halk Kültürü’nün estiği geceye tabii ki halk sanatçıları da iştirak etmişti. Bu sanatçılarımız arasında yer alan İzzet Altınmeşe ile birkaç dakikalığına sohbet ettik. Uzun yıllar geçse de İzzet Abi’nin sesi hala gür ve hala güzeldi. Yıllar eskitememişti ama piyasada niçin görünmüyordu, işte bunu sorduk kendisine. Belki etrafını saran hayranlarına sık sık cevap vermek zorunda kaldığı belki de kimseyi incitmemek için net, açık konuşamadı ama sözü arz talep meselesine getirdi. Piyasada kalitenin düştüğe işaret eden Altınmeşe, kadir kıymet bilinmediği için geride durduğunu anlatmaya çalıştı…

Her geçen gün, dinimizin, kültürümüzün ve tarihimizin daha iyi anlatıldığını görmek, yaşamak gerçekten çok güzel bir duygu. Ülkemizin geleceği için bu değerleri, özellikle çocuklarımıza aktarmalıyız...