İSKİ ticarethane mantığıyla yönetilmektedir. 18 yıldır dereler taşmakta çeşmelerden su içilememektedir. Yandaş müteahhitler zenginleşirken gariban halkımızın cebinden her yıl daha fazla su parası çıkmaktadır.
İstanbul Times Haber Merkezi
Temiz Su bedeli ve atık su bedeli adil bir biçimde ve özellikle de maliyetin geri dönüşü en yoksul kitlelere göre hesaplanarak sağlanmalıdır.
Olası bir kuraklık, deniz suyunun içme suyuna çevrilmesi, atık suların sulamalarda kullanılması gibi çalışmalar AR-GE ile araştırılmalıdır. ’’GRİ SU sisteminin devreye sokulursa, kullanım suyunu %50 azalttığı için, İSKİ şebekeye verilecek suyun kalitesini yükseltme imkânı bulacaktır. Dünyanın hiçbir yerinde sahile sıfır ve kumun 10 cm altından giden bir kanalizasyon borusu yoktur ama Silivri de var. Ülkemiz bakımından baktığımızda, kişi başına düşen su miktarı 1990 yılında 8500 m3 iken 1995 de 3625 m3’e 2000 yılında 3250 m3 e gerilemiştir.
Orman arazilerimiz üzerindeki 2a, 2b üzerinde yapı olmayan alanlarının satışı ile ilgili düzenlemeler, su kaynaklarımızın giderek yok olması sonucuna hizmet etmektedir.
İSKİ ticarethane mantığıyla yönetilmektedir. 18 yıldır dereler taşmakta çeşmelerden su içilememektedir. Yandaş müteahhitler zenginleşirken gariban halkımızın cebinden her yıl daha fazla su parası çıkmaktadır.
İstanbul’un kuzeyi temiz hava ve temiz su açısından çok önemli, 3. köprü kulağa hoş gelse de, ormanlarımızı kaybedeceğiz, su havzaları yok olacak.”
İSKİ, Su’yu Tüccar Mantığı İle Görüyor
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclisinin 2012 yılı Mayıs ayının 17 Mayıs Perşembe günkü oturumunda İSKİ Olağan Genel Kurulu toplantısı gerçekleşti. CHP İBB Meclisi Grubu adına 2011 yılı İSKİ faaliyet raporu hakkında görüş, öneri ve eleştirileri CHP İBB Meclis Üyesi Soner Özimer Meclis Kürsüsünde yaptı. CHP'li Özimer’in konuşma metni şöyle:
’’2011 yılı İSKİ faaliyet raporunu hakkında CHP grubu adına söz almış bulunuyorum hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. Su insanın var oluş nedenidir, susuz bir yaşam düşünülemez. Dolayısıyla
yerel yönetimlerin önemli hizmetlerinden biride sağlıklı ve temiz içilecek su ile atık suların arıtılarak deşarj edilmesi görevidir. Temiz Su bedeli ve atık su bedeli adil bir biçimde ve özellikle de maliyetin geri dönüşü en yoksul kitlelere göre hesaplanarak sağlanmalıdır.
İklim değişikliğine bağlı etkiler dikkate alınarak, yeni su, sıhhi hizmetler, taşkın suyu ve diğer kentsel altyapı tesisleri yeniden gözden geçirmek gerekmektedir. Halkı bilgilendirerek su tasarrufunu sağlamak, hatta konuyla ilgili ilkokullardan başlayan çalışmalar yapmak gerekir. Örneğin Faaliyet raporu kitapçığının 58. sayfasında temsil ve tanıtma giderleri kısmında tanıtma giderleri 89 bin liradan 246.bin liraya çıkmış yaklaşık üç kat artmıştır. Bu konuda her hangi bir çalışma yapılmadığı gözlenmektedir. Yine 62. sayfada araştırma ve geliştirme giderlerine bilançoda pay ayrılmadığı gözlenmiştir”
“Değerli arkadaşlar AR-GE, İSKİ gibi bir kurumun en önemli ayağı olması gerekir. Bakın 38. sayfada 50 yıllık yağış değerlendirilmesi yapılmış 2006, 2007 yılları bunu hepimiz hatırlarız ne yapacağımızı şaşırmış durumdaydık. Evet, şimdi yağışlar var ama ne kadar sürecek, bilim adamları bunun fazla sürmeyeceği konusunda bizleri uyarıyor. Melen çayı çok önemli bir proje ama hala mesafe, katkı açısından bize bir şey sağlamadı. Ama ileriye dönük olması açısından muhakkak
Melen havzası sanayi ve kirli su atıklarından korunmalı Düzce ve Büyükşehir Belediyesi ortak çalışmalar projeler yürütmelidir.
Ayrıca İstanbul ‘un su kaynakları tükenmez değil su havzalarını kaybediyoruz. Suyu ekonomik kullanmanın yolunu bulmalıyız. Arıtma bu konuda çok önemli. Biraz önce saydık
olası bir kuraklık, deniz suyunun içme suyuna çevrilmesi, atık suların sulamalarda kullanılması gibi çalışmalar hep AR-GE ile araştırılmalıdır.
Hatta bu konuda size GRİ SU ile ilgili bilgi vermek isterim”
“GRİ SU: Fosseptik atığı içermeyen, duş, lavabo ve evsel kullanımdan ileri gelen az kirlenmiş atık suyun, belli işlemlerden geçirilmesi ile elde edilen ve tekrar kullanılan suya verilen addır.
Gri su sistemi küresel ısınma ile birlikte dünya üzerindeki su rezervlerinin azalması, mevcut su kaynaklarının bilinçli kullanılmasının yanı sıra atık suların da geri kazanılması yönünde yeni arayışlar getirmiştir. Duş ve lavabolardan, çamaşır makinesinden gelen ve kullanma suyunun yaklaşık % 53 lük kısmını oluşturan suyun belli işlemden geçirilerek arıtılmakta; Arıtma sonunda elde edilen su, tuvalet rezervuarında, çamaşır makinesinde, bahçe sulamada, araba yıkamada, yangın tesisatında kullanabilmektedir. Bina ve site ölçeğinde kurulabilen arıtma tesislerinin, birkaç yıl içinde kendisini amorti ettiği iddia edilmektedir. Bu işlem için bina tesisatında, arıtılacak su ile atık suyun ayrı giderlerden alınması, Arıtılan suyun kullanılacak yerlere ayrı bir hatla taşınması gerekir. Bina içinde yapılacak ek tesisatla GRİ SU altyapısı kurulabilir. Yıllar önce imar yönetmeliğinde asansör boşluğunu bırakıp yapmama zorunluluğu gibi bu tesisatın yapılması, zaman içinde de arıtmanın devreye girmesi gibi bir çözüm bulunabilir”
’’Gri su sisteminin devreye sokulması hangi yararları sağlayacaktır: Kullanım suyunu %50 azalttığı için, İSKİ şebekeye verilecek suyun kalitesini yükseltme imkânı bulacaktır.
Bahçe sulamasında kullanılacak su miktarı artacak, daha yeşil bir çevreye sahip olacağız. Atık su miktarı azaldığı için, arıtılıp denizlerimize verilen su miktarı azalacak, arıtma kalitesi artacak, çevre kirliliği azalacaktır. Su kaynaklarımızın verimli kullanılması sağlanacaktır. Daha birçok yararı olacak sistemin devreye sokulması, İSKİ'nin sattığı su miktarını azaltır, gelirini düşürür diye düşünenler olabilir. Kalite artışı ile sağlanacak fiyat artışı bu kaygıları giderecektir.
Musluklardan akan suyun içilebilmesi, damacana ile satılan ve denetimi zor olan bir sektörü de rekabetle kalite yükseltmeye yönlendirecektir.
Bazı iddialara göre su, dünyadaki en değerli doğal kaynak olacak, eğer çıkacaksa 3. Dünya savaşı su paylaşımı yüzünden çıkacaktır. Eğer su bu derece önemli ise, bizim yeteri kadar su kaynağımız var. Biz bu kaynağı kullanırız. Bu sorunlar bizim dışımızda diye düşünemeyiz. Hem geleceği düşünmek hem de kaynakları israf etmemek gerekir’’
’’Gri suyun arıtılarak sulama, rezervuar ve çamaşır makineleri, temizlik işleri, bahçe sulama ve yeraltı suyu beslemesi gibi yollarla su döngüsüne geri verilmesi ülke ölçeğinde büyük yararlar sağlayacaktır.
İşlemden geçirilmiş gri suyun kullanım suyu olarak değerlendirilmesi su kaynaklarının korunmasına katkı sağladığı gibi doğadaki su dengesi üzerinde de pozitif etkiler yaratacaktır. Türkiye'de, su konusunda en büyük kurum olan İSKİ sadece İstanbul için değil, Türkiye için bu alanda çalışmalar yapmalıdır. Depreme dayanıklı binalar yapılması gündeme gelmişken ve binalarımızın büyük bölümünün yenilenmesi söz konusu iken İstanbul'da böylesi bir çalışma ve uygulamanın başlamamsı büyük bir eksiktir. CHP Gurubu hem GRİ SU, hem yenilenebilir enerji konusunda defalarca öneri getirdi. Dilerin bundan sonra bu konularda ciddi adımlar atılır’’
“Su faturalarından arıtma parası adı altında para alınmaktadır, soruyorum Allah aşkına İstanbul’un tamamında biyolojik arıtma oranımız % kaçtır? Marmara denizini sürekli kirletiyoruz. Genellikle Sular arıtılmadan Marmara denizine akıyor, canlı türleri tükeniyor. Balıklar ve balık nesli yok oluyor. Marmara da denize giremiyoruz. Uzun yıllar kirlenmeye maruz kalmış iç denizlerin pis su girişi önlense bile temizlenmesi için asgari 5 yıllık bir süreye ihtiyaç var. Gerçi böyle giderse Marmara denizinde ne bir balık türü bulacağız nede denize gireceğiz.
Dünyanın hiçbir yerinde sahile sıfır ve kumun 10 cm altından giden bir kanalizasyon borusu yoktur ama Silivri de var.
Yazın yapılır, kışın ilk lodosta dağılır gider tabi halkın paraları da. Cumartesi, Pazar atık suyu kaldırmaz her taraftan denize doğru pis su akmaya başlar. Eskiden 4 yıl öncesine kadar balık türleri 8, 10 çeşitti artık 3 çeşitten fazlası yok Bir de orada Cezaevi var oda atık suyu dereye verir ve denize adeta lağım akar sonrada çıkarsınız plajlar açıldı diyerek kampanya yaparsınız bunları bilmeyen vatandaşta yazın serinlemeye oralara gelir”
’’Yine doğal afetlerden İstanbul için gündemde olan deprem tehlikesidir. Yakın zamanda yaşanan İzmit ve Van depremleri İstanbul da olabilecek depremden çok daha az yıkıma sebep olmasına rağmen, salgın hastalıklar baş göstermiştir. Olası İstanbul depremiyle tüm şebeke suları devre dışı kalacak alt yapı çökecek pis sular atılamayacak, salgın hastalıklar baş gösterecek. Kentte yaşayanlar sağ kaldığına dahi sevinemeyeceklerdir. Daha ortada doğal bir afet dahi yokken yağan kısa süreli sağanak yağışlar nedeniyle dereler taşmakta evleri ve alçak yerleri sular basmaktadır. Basında çıkan Konuyla ilgili bazı su baskını haberlerini hatırlatmak isterim’’
“Ülkemiz bakımından baktığımızda, kişi başına düşen su miktarı 1990 yılında 8500 m3 iken 1995 de 3625 m3’e 2000 yılında 3250 m3 e gerilemiştir. Orman arazilerimiz üzerindeki 2a, 2b üzerinde yapı olmayan alanlarının satışı ile ilgili düzenlemeler, su kaynaklarımızın giderek yok olması sonucuna hizmet etmektedir”
“İSKİ’nin denetim konusunda yetersizlikleri suyun kirlenme oranlarında çok net anlaşılmaktadır. İSKİ’nin çalışmalarında taşeron firmalarının güvenlik tedbirleri, emniyet tedbirleri, kazı göçük tedbirleri alımında gerekli titizliği göstermediği zaman zaman yaşanan kazalarda can ve mal kayıplarının meydana geldiği gözükmektedir. Yurttaşlarımız içme suyu olarak Damacana sularını satın aldığı, bu suların dolum tesislerini ve kaynağının ne kadar denetlendiği konusunda ciddi endişelerin olduğu duyulmaktadır. Suçun rögarı açık bırakanda değil de, suçun rögara düşende olduğu şeklindeki yaklaşımları son derece insan vicdanını incitici ve Kurum itibarını düşürücü bir yaklaşımdır”
“Mesela büyük bir reklamla başlatılan melen suyu projesi 2.5 yılda bitirilmesi gerekirken hala üç ünitede oluşan bu projelerin bu süre içinde yalnızca bir ünitesinin devreye sokulabildiği ikinci ünitesinin ne aşamada olduğuna dair bilgimiz yok. Büyük yatırımlarla yapılan bu projenin çayı besleyen dere ve su kaynaklarının ağır metaller taşıdığı, barajlara aktarılan suyun büyük sağlık sorunlarına yol açacağı konusunda endişelerin hala giderilmediği görülmektedir.
Yine İSKİ gibi büyük bir kurum 23 arıtma tesisinin ancak 4 tanesini ileri biyolojik arıtma tesisine dönüştürebildiği görülmektedir.
Yurttaşlarımız içme suyu olarak Damacana sularını satın aldığı, bu suların dolum tesislerini ve kaynağının ne kadar denetlendiği konusunda ciddi endişelerin olduğu duyulmaktadır”
“Faaliyet raporuna baktığımızda, İSKİ’nin 2009 yılı bütçesi 3.238.000.000.- (yaklaşık üç milyar ikiyüz otuz sekiz milyon TL) 2010 yılı 3.256.000.000.- TL, 2011 yılı 3.256.000.000.-2012 yılı 3.281.000.000 TL yani yıllık ortalama 1.800.000.000 (bir milyar sekiz yüz milyon dolar) hiç küçümsenmeyecek bir rakam değil mi? Peki nereye harcıyoruz bu kadar parayı? Sadece Sayın Topbaşın dönemini değerlendirsek bile bu kadar bütçe ile ne yaptınız? Sorusu insanın aklına geliyor. Şişli de kazı yapılıyor boru patlıyor okulu su basıyor, Sancaktepede yol kazılıyor, kazılan yol kayıyor insanlar ölüyor. Şu ihaleleri yandaşlara değil doğru dürüst müteahhitlere verelim. Müteahhit demişken, bakın denetim komisyonundaki arkadaşım uyardı. Normalde 2011 yılında ihalelerde kırım oranı %35 gibi, bir ihale açıyoruz, atık su ihalesi, ihale Özka- Kalyon ortaklığına veriliyor, ihale rakamı yaklaşık 30.000.000.-(otuz milyon ) normal kırım oranıyla versek İSKİ en az 10.milyon TL kar elde diyor oysa biz kaçla veriyoruz % 3 yani 900 bin TL aradaki fark 9. milyon TL kimin cebinden çıkıyor tabii ki vatandaşın’’
’’Değerli arkadaşlar konu su, özellikle temiz su olunca 3. köprüye değinmeden geçemeyeceğim.
İstanbul’un kuzeyi temiz hava ve temiz su açısından çok önemli, 3. köprü kulağa hoş gelse de, ormanlarımızı kaybedeceğiz, su havzaları yok olacak.
Diğer illerden su temin etmeye kalkıyoruz ama elimizdeki su havzalarını yok ediyoruz. Hepimiz biliyoruz ki otoban kenarları zaman içinde cazibe merkezi halini alıyor, köyden kente veya yoğun yerlerden buralara yerleşim kayıyor. Atık sular ve kesilen ağaçlar oradan geçen aracın eksozlarından çıkan partiküller, zamanla havzaları kirletiyorlar. Bu konuyla ilgili bilim adamları zaten uyarılarını yapıyorlar. 3. köprünün transit trafiğe etkisi %2 veya 3 tür. Bu oran milyonlarca dolarlık yatırım için yeterli değildir. Burada 3. köprüyü isteyenlere hepinizin bildiği bir Kızılderili atasözünü hatırlatmadan geçemeyeceğim. “Son ırmak kuruduğunda, son ağaç kesildiğinde, son balık tutulduğunda beyaz adam paranın yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacak.”
“Paralar harcanıyor, borular yenileniyor, barajlar dolu, suların dezenfekte edildiği söyleniyor ama hala sular içilemiyor.
Soruyorum sizlere değerli arkadaşlar hangimiz evde çeşmeden su içebiliyoruz? Yada okulda çocuklarımız eskiden olduğu gibi su içebiliyor mu acaba? Sayın genel Müdür Faaliyet raporunun ilk sayfasında Haliç‘e, Kağıthane deresi vasıtasıyla deniz suyunun verileceğini söylemiş. Bunu da Boğaz’dan Haliç‘e deniz suyu projemiz diye bahsetmiş. Kağıthane de ki arkadaşlarımız bunun yazın 2 veya 3 ay olacağını söylüyor, böylece burayı cazibe merkezi haline getirecek projeler şu anda konuşulmakta. Müteahhitler şimdiden vatandaşa bu şekilde yapacakları konutları pazarlamakta. Bu Projeyle Haliç gerçekten temizlenecek mi? Daha öncede Haliç‘e iyi para harcandı, aradan kaç yıl geçti? Haliç yine eski Haliç, nerede hata yaptınız? Demek temizlemek yetmiyor. O zamanda, bugünde günlük çözümlerle bu işi yapamayacağınızı söyledik, söylüyoruz”
“Haliç demişken Haliç köprüsünün orada ve ileride Vatan caddesinde kazılar yapılıyor. Alt yapılar günü birlik yapılıyor, yağmur yağıyor haliç köprüsünün orada alt geçit tıkanıyor yada Eminönü Yeni Caminin karşısındaki alt geçit veya Levent te yada Kapalıçarşı her tarafı su basıyor. Alibeyköyü falan söylemiyorum bile. Bu baskınlardan Mimar Sinan’ın Camisi bile nasibini aldı, 480 senelik Ahi Çelebi Cami 480 yıldır görmediğini sizin yönetiminiz zamanında gördü. Bu cami Eminönü’nde bulunuyor. Bir kaç kez yangın geçirmiş, deprem atlatmış fakat ilk kez sizin zamanınızda camiyi su basmış. Sayfa 167 de Kanalizasyon ve Dere Temizlik faaliyetlerinden bahsedilmiş. Burada eksik bırakılan dereler var örneğin Kurbağalı dere, Kurbağalı dere hala kokuyor, Ataköy ayamama deresi 2011 sonuna kadar bitirilecekti. Bitirildi mi acaba? Yanında trilyonluk konutlar var ama ayamama hala kokuyor. İSKİ’yi tüccar mantığıyla yönetiyorsunuz, sayfa 59 da ve 54 te İSKİ’nin 1.503.368.000 TL lik olumlu faaliyet sonucuyla kapattığı söyleniyor. Yani kar elde etmiş. İSKİ’nin kar elde etmesi gayet doğal, suya zam yaparsınız karınız daha da artar nasıl olsa tekel siniz. Halktan aldığınızı halka dağıtmanız gerekir, halkla bölüşmeniz gerekir. Sizden ayrıldığımız bir noktada budur. Belki bizim partimizin unvanında Adalet kelimesi yok ama bizim özümüzde var, içimizde var, ruhumuzda adalet var. Lafta değil”
“Suya 10 ayda % 12 zam yapıldı, Suyu daha az tüketmeye zorlamadan, kaçak su oranını düşürerek geliri arttırın. Suyun ekonomik boyutu olamaz. Su insanlar için sağlık demektir, insanları sağlık ile bütçe arasında sıkıştırıyorsunuz. Su fiyatları ucuzlamalı”
“2011 yılı Şubat ayında konutlar için su fiyatı KDV hariç net 2,9 TL, şimdi 3.24 TL, yani 10 ayda yüzde 12 oranında bir artış olmuştur. Bakın değerli arkadaşlar insanlar sudan tasarruf etmeye çalışıyor, ekonomik ve az kullanarak daha az para ödemeyi düşünüyorlar. Suyu daha az tüketmeye zorlamadan, kaçak su oranını düşürerek geliri arttırın. Suyun ekonomik boyutu olamaz. Su insanlar için sağlık demektir, insanları sağlık ile bütçe arasında sıkıştırıyorsunuz. Su fiyatları ucuzlamalı. Bu konuda CHP’li iki vekilimiz yasa teklifi verdi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ve İstanbul Milletvekili Umut Oran, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamında yapılan tespitlere göre, toplam aylık geliri brüt asgari ücretten az olan ailelere ait hanelerde kullanılan suyun 10 m3’e kadar olan bölümünün ücretsiz olması için TBMM’ye yasa teklifi verdi. Teklifte, bu durumdakilerin su faturalarının Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları (SYDV) tarafından üç aylık dönemler halinde geri ödeme yöntemiyle karşılanması ve 10 m3’ü aşan kullanımın ise yürürlükteki tarife üzerinden faturalandırılarak abone tarafından ödenmesi de istendi. Halkı düşünüyor ve para konusunda samimiyseniz gelin yasa teklifine buradan hep birlikte destek verelim”
“İSKİ ticarethane mantığıyla yönetilmektedir. 18 yıldır dereler taşmakta çeşmelerden su içilememektedir. Yandaş müteahhitler zenginleşirken gariban halkımızın cebinden her yıl daha fazla su parası çıkmaktadır”
“Basın ekspres yolunda meydana gelen sel felaketini unutmadık, Müteahhit in açık bıraktığı çukura düşen bebeği de, 2009 yazını, Selimpaşayı ve Silivriyi de, sel felaketinde kaybettiğimiz 31 yurttaşımızı da. 1994 yılından beri 18 yıldır ayni zihniyetle yönetiliyoruz. Görüyoruz ki bu zihniyet İstanbul’u bir rant kapısı olarak görmektedir. Yandaş müteahhitler zenginleşirken gariban halkımın cebinden her yıl daha fazla su parası çıkmakta. Vatandaş anayasal hakkı ve yaşamının ayrılmaz bir parçası olan sudan tasarruf etmekte, paran yoksa daha az kullan denmektedir. İSKİ ticarethane mantığıyla yönetilmektedir. 18 yıldır dereler taşmakta çeşmelerden su içilememektedir. Üç tarafımız denizlerle çevrili olmasına rağmen her yıl balık nesli azalmakta deniz dahi girilememektedir. Çözüm değil her geçen gün düğüm olmakta, Bilim adamlarının söyledikleri küresel ısınma, su savaşları, 20 yıl içinde başlayacak kuraklık gibi söylemler umursanmamaktadır. Yapılan yatırımlar günü kurtarmaktan başka bir işe yaramamaktadır. İşte bu nedenlerle CHP grubu olarak faaliyet raporuna red oyu kullanacağız”
istanbul Times Haber Ajansı (İTHA) Haber : Hıdır Ulağ