İnsanlığımızdan utanmamız gerekir mi ?

Bir basın mensubu olarak günlük hayatımızda o kadar farklı şeyler dinliyor ve yaşıyoruz ki bazen insanlığımızdan utanıyoruz bazen de insan olan bunu yapamaz dediğimiz anlar oluyor.

Bir iki gün önce 18 yıldır ABD’de yaşayan ve bu süre zarfında hiç Türkiye’ye gelmeyen küçük kardeşim Malatya ve İstanbul’a bir aylık seyahat yaptı.

Liseyi Türkiye’de bitirip ondan sonra ABD’ye giden birisi olarak  burada araba kullanmak,sokakları kirletmek,insanların birbirine karşı şiddet uygulamasının ABD de sert müeyyidesi olduğunu söyleyerek kısa bir süre önce Başakşehir Belediye Meclisinde bana karşı yapılan yumruklu saldırının ABD de bir basın mensubuna karşı yapılıyor olsaydı en az 250 bin dolar maddi tazminat ödenirdi.

Bunu kim öderdi dediğim zaman o mekanın güvenliğinden sorumlu olan kurum kim ise o bu işten sorumlu olurdu diyerek maddi kaybınız dışında psikolojinizin bozulduğunu,kamuoyunda saygınlığınızın zedelendiğini ifade ederek ayrıca kaybınızı isteyecek mekanizmalar hızlı bir şekilde çalışırdı dedi.

Ne yazık ki ülkemizde davalar yıllarca sürüyor lehinize sonuçlansa bile geç gelen adaletin adalet olmadığı tezinden hareketle zarara uğrayan kişinin uzun süren yargılama sonucunda diğer bir  cezalandırma işlemine tabi tutulduğunu ne yazık ki hayatımızda yaşamaktayız.

7 Haziran seçimleri ne olacak ?

Türkiye gibi her an her şeyin yaşanma ihtimali olan ülkelerde gelecek zaman ile alakalı tahmin yapmanın o kadar da kolay olmadığı biliniyor. Ancak yarın seçim olsa hangi partiler barajı aşar denilse umarım ki toplumun % 98’inin Ak Parti,CHP,MHP ve HDP  diyeceğini düşünmekteyim.

Burada HDP için bazı okurlarımın itiraz ettiğini duyar gibiyim.Ancak bu partinin barajı aşması için toplumda ciddi sayıda insanın  barajı aşmasını istediğini bir çok yerde duymaktayız. 

Bir  ay önce yazdığım bir makale de HDP ancak % 7.5 oy alır demiştim ama bugün barajı aşma ihtimalini çok daha fazla gördüğümü ifade etmek isterim. Şahsi olarak % 10 barajının da çok yüksek olduğuna inanıyorum.

Ak Parti’ye sorarsanız bu barajı ben getirmedim diyecektir. Ama kaldırma imkan ve ihtimali çok yüksek olduğu halde bu konuda elini taşın altına koymadı. Çünkü bu baraj sistemleri en çok BİRİNCİ partilere yarıyor.

Ak Parti bunun acısını oy oranı bu civarlara düştüğü zaman daha çok anlayacak ama o zamanda iş işten geçmiş olacak. Netice olarak 7 Haziran 2015 seçimleri çok şeye gebe gibi görünüyor. 

İstanbul’a verilen imarların moralleri bozması gerekmez mi ? 

Daha dün Ataköy sahiline gidip yapılan Hayt  oteli ve diğer binaları görünce aklıma şu geldi. Bizans imparatorluğu yüz yılarca Konstantinopol ‘de yani İstanbul’da hüküm sürmüş,Osmanlı 1453 den 1923 ‘e kadar 470 yıl bu şehirde hüküm sürmüş hiçbir sahile bu kadar tecavüz etmemiş.

Türkiye Cumhuriyeti 1923'de kurulmuş 2002 yılına kadar yani 79 yıl boyunca Ataköy sahilinde yapılan Baruthane bölgesine tek çivi çakılmasına müsaade etmediği halde 2002 den sonra hükümet TOKİ marifeti ile sahilleri paraya tahvil ederek hiçbir aklın kabul etmeyeceği bir imar ile Ataköy sahilinin çok kötü bir duruma getirildiğinin düşünülmesini isterim. 

Bunu söylerken de iktidarı komple de suçlamıyorum. Ama imar konusunda doğrusu son 12 yılda ciddi hataların yapıldığını da söylemek zorundayım. Bazı dostlar  beni bu kadar açık olduğum için suçlayabilirler ama hak sağ olsun deyip geçeceğim. Belki beni kamuoyu önünde suçlayanlar da kendi hür iradeleri ile düşündükleri zaman bana hak vereceklerine inanıyorum. İktidar partisi içinde de bir çok kişinin son yıllarda olur olmaz yerlere imar verilmesine karşı gönüllerinin hoş olmadığını biliyorum. Bu konuda haksız olduğumu düşünenler var ise benimle irtibata geçsinler tartışalım.İstanbul’da imar verilmeyecek veya yüksek imar verilmeyecek binlerce yer sayabilirim.

İnsan olabilmeyi başarana ne mutlu 

Hakkın,hukukun,adaletin ve insanlığın önünde eğilmeleri gerekenlerin,gücün,kuvvetin, makamın ve  mevkinin önünde eğildiklerini görünce üzülüyorum. Oysa dinimiz bize “Emri Bil Maruf nehyi anil münker” yani iyiliği emredip kötülükten alıkoymayı öğütlerken günlük yaşantımızdan sanki böyle bir emir yokmuş gibi hareket edersek biz insan olabilmeyi başarmış mıyız sizce ? herkes yani hepimiz oturup düşünelim ve kendi nefis muhasebemizi yapalım.

Ben itiraf ediyorum yapılan hata ve yanlışlar önünde kale gibi durup iyiliği emredip kötülükten alıkoyma konusunda çok eksiğimiz var. Yani bir kavmin helakı ile eşit olan NEME lazım hastalığı ne yazık ki bende de var. İşte bundan dolayı gönlüm hoş değil.

İstanbul Times / Hüseyin Çetiner