İBB Meclisi CHP Üyesi Servet Baylan “İş Sağlığı ve İş Güvenliği Haftası” nedeni ile İBB Meclis Meclis Kürsüsünde gündem dışı konuşma gerçekleştirerek Türkiye’de yaşanan iş kazalarının karnesini gözler önüne serdi.

İstanbul Times Haber Merkezi 

Meclis Üyesi Baylan, “Ülkemizde, resmi rakamlara göre 17 yılda, Toplam 19 000 Yurtaşımız İŞ KAZALARINDA hayatını kaybetmiş, 10 000’e yakın Yurttaşımız ise MESLEK HASTALIKLARINA yakalanmış” cümlelerine dikkat çekerek şunları söyledi : “Bir Yazar-düşünür şöyle der, “Bir Ülkeyi tanımak için o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın” der. Çokta doğru söyler. Çünkü, bizim ülkemizde ölümler artık çok sıradanlaştı. Her gün cinayet, iş kazası, trafik kazası, terör, bombalı saldırılarla dolu haberleri izleyen halkımızın psikolojisi,ruh hali de bozuk. Öyle ki! Bu haberleri izleyen yurttaşlarımız, ev’inden işine giderken, aile fertleri birbirleri ile helalleşerek işine gider oldu. Ülkeyi yönetenler, ülkenin bu gerçeklerini görmemezlikten gelerek, huzurdan ve güvenden bahsediyorlar, ama insanlarımız da her gün bu cinayetlerde hayatlarını kaybetmeye devam ediyor.Ülkemizde, resmi rakamlara göre 17 yılda, Toplam 19 000 Yurtaşımız İŞ KAZALARINDA hayatını kaybetmiş, 10 000’e yakın Yurttaşımız ise MESLEK HASTALIKLARINA yakalanmış. Terör nedeni ile 30 yılda, 35 000 Yurttaşımız hayatını kaybederken. Yılda ortalama terörde: 167 kişi, iş cinayetlerinde yılda ortalama 118 kişi hayatını kaybetmiş arasındaki fark sadece ve sadece 48 kişi.Kayıt dışı sayıyı da eklersek iş cinayetlerinde ölenlerin sayısı terör nedeni ile ölenlerin sayısından fazla demektir. Bu korkunç bir durum. Gelişmiş bir ülkede bu oran, örneğin Almanya da; bizim üç katımız kadar üretim yapılıyor, fakat ölümlü iş kazalarında bizim 15 de 1 miz kadar iş kazaları olur. Türkiye, bu verilerle maalesef Dünya da 3. Avrupa’da ise 1.sırada”

Büyükşehir Belediye (İBB) Meclisi 2017 yılı Mayıs ayı Meclis toplantılarında gündem dışı konuşma gerçekleştiren Sancaktepe Belediyesi ve İBB Meclisi CHP Üyesi Servet Baylan’ın konuşma metni;

Sayın Başkan Değerli Meclis Üyeleri; İş Sağlığı ve İş Güvenliği Haftası nedeni ile gündem dışı söz almış bulunuyorum sizleri saygı ile selamlıyorum.Dört bir yanı doğal güzellikleri ile dolu, kendi kendini besleye bilen, dört mevsimin aynı anda yaşandığı bu güzel ülkemizde gün geçmiyor ki ihmallerle dolu bir iş cinayeti haberleri ile karşılaşmayalım. Her gün üçer, beşer hayatının baharında, kimisi elinin kınasıyla geride açılı bir eş, gözü yaşlı çocuklar, ama hepside günler, aylar geçse de hiçbir zaman yüreklerde acısı dinmeyecek, yüreği evlat acısıyla dağlanan gözü yaşlı analar, babalar bırakarak kara toprağın çocukları oluyor. Daha geçen günlerde parti üyemiz, Sancaktepe’ ye Şişli İlçemizden yeni taşınmış komşumuz, temizlik işçisi Murat Danacı kardeşimiz cam silerken ikinci kattan aşağı düşmesi sonucu diğer iş kazalarında aynı kaderi paylaştığı arkadaşları gibi maalesef aramızdan ayrıldı. Buradan ailesi ve yakınlarına başsağlığı ve sabırlar diliyorum.

Bir Yazar-düşünür şöyle der;’’Bir Ülkeyi tanımak için o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın’’der. Çokta doğru söyler çünkü, bizim ülkemizde ölümler artık çok sıradanlaştı. Her gün cinayet, iş kazası, trafik kazası, terör, bombalı saldırılarla dolu haberleri izleyen halkımızın psikolojisi ve ruh hali de bozuk. Öyle ki! Bu haberleri izleyen yurttaşlarımız, Ev’inden işine giderken, aile fertleri birbirleri ile helalleşerek işine gider oldu. Ülkeyi yönetenler, ülkenin bu gerçeklerini görmemezlikten gelerek, huzurdan ve güvenden bahsediyorlar, ama insanlarımız da her gün bu cinayetlerde hayatlarını kaybetmeye devam ediyor.

Ülkemizde, resmi rakamlara göre 17 yılda, Toplam 19 000 Yurtaşımız İŞ KAZALARINDA hayatını kaybetmiş, 10 000’e yakın Yurttaşımız ise MESLEK HASTALIKLARINA yakalanmış. Terör nedeni ile 30 yılda, 35 000 Yurttaşımız hayatını kaybederken. Yılda ortalama terörde: 167 kişi, iş cinayetlerinde yılda ortalama 118 kişi hayatını kaybetmiş arasındaki fark sadece ve sadece 48 kişi. Kayıt dışı sayıyı da eklersek iş cinayetlerinde ölenlerin sayısı terör nedeni ile ölenlerin sayısından fazla demektir. Bu korkunç bir durum. Gelişmiş bir ülkede bu oran, örneğin Almanya da; bizim üç katımız kadar üretim yapılıyor, fakat ölümlü iş kazalarında bizim 15 de 1 miz kadar iş kazaları olur. Türkiye, bu verilerle maalesef Dünya da 3. Avrupa’da ise 1.sırada!

Köprü, Tünel, Baraj, Yol, Su, Elektrik ve bina inşa etmekle övünenler, maalesef ki, çıkardıkları yasa,kanun ve uygulamalarla, İnsan Yaşamı İnşa edememişlerdir. Eğer insan yaşamına önem verselerdi, eğitimli ve donanımlı insan inşa edebilselerdi, bu kadar yurttaşımız iş cinayetlerinde hayatını kaybetmezlerdi. Gelişmiş bir ülkede, ölümlü bir iş kazasından sonra sebepler ve ihmaller araştırılırken, bizde ise bu cinayetler “KADER ve FITRAT” olarak görülüyor. Fen’de, Matematik’ de, okuduğunu anlamamakta, gelişmiş 65 ülke içerisinde 45. Sırada olunca tabi ki; geriye de “kader ve fıtrat” kalıyor. En fazla ölümlü iş cinayetleri inşaat, mevsimlik tarım, maden, enerji ve taşımacılık iş kollarında gerçekleşiyor. Birde, vicdanlarımızı sızlatan çocuk işçilerimiz var ki, tek başına üzerinde konuşulması gerekli başka bir vakamız.

Bu iş cinayetlerinin sebeplerine gelince; Her geçen gün çalışma koşullarının ağırlaşması, daha ucuza daha verimli ve yüksek getirisi olan bir işgücü sağlamak. Bu da doğrudan işçilerin daha fazla sömürülmesine ve iş cinayetlerine kurban gitmelerine neden oluyor. Ülkemizde başta Belediye’ler olmak üzere bir çok kamu kurum ve kuruluşlarındaki taşeronlaşma, diğer adı ile (Köleleştirme) kiralık işçi sistemi de bu kazaların oluşmasında çok ciddi katkısı vardır. Üstüne birde denetimsizlik ve ilgisizlik bu cinayetlerin artmasındaki ana etkenlerdir.

İş cinayetlerini ve sağlıksız iş koşullarını önlemenin yolu, onu yaratan nedenlerin ortadan kaldırılmasıyla gerçekleşebilir. Yani çalışma düzeni içerisinde işçinin, emekçinin insanca yaşamını sürdürebileceği bir üretim düzenini sağlamak gerekiyor. Burada rekabet edemiyor olabilmek, maliyetler gibi nedenlerin hiçbirisi mazeret olmamalı. Bir ekonominin, üretim sisteminin bütünü insan içindir. İnsanları öldürmeden üretim yapamıyorsanız o zaman sizin üretim sisteminizde bir yanlışlık vardır. Bugün öldüren kapitalizmin geldiği süreçtir. Buna mahkûm değildir insanlık. Ölmeden de üretim yapılabilir. İnsanlık, insanca yaşayacak sömürüsüz bir düzeni de kurabilir. Emekçi sınıfının önüne sanki bundan başka bir yol yokmuş, mecburen bunlar yapılmak zorundaymış, işçiler ölmek ya da sömürülmek zorundaymış gibi bir durum dayatılıyor. Bu durum asla kabul edilemez, bir durumdur.

Sözlerime son verirken; Şerefli Anadolu’nun, onurlu, emekçi halk çocuklarının, iş cinayetlerinde hayatlarını kaybetmelerini, “Kader ve Fıtrata” dayandıran anlayıştan bir an önce kurtulmamız dileği ile sizleri saygıyla selamlıyorum.


Editör: TE Bilisim