Cemaat ve hükümet kavgasında elimde net bilgi ve belgeler olmadan bu taraf haklı bu taraf haksız diyecek değilim. Zaten benim haddimde değildir hak dağıtmak.

Başbakanın elinde sağlıklı belge ve bilgiler olmadan gece gündüz de cemaatin aleyhinde konuşmaz diyenleri de anlıyorum. Cemaat bu kadar kötü ise ya yetişen bunca  güzel talebe için ne diyeceksiniz diyenlere de verecek cevabım yok.

Bizim gibi elinde belge ve bilgi olmayan kişilerin yüksek perdeden konuşarak GAYRETULLAH’a dokunacak sözler sarf etmemelerini dilerim. İnşallah Rabbim bu olayda hak ve batılı bütün çıplaklığı ile ortaya koyacaktır.

Zaman Gazetesi son bir yıl için cayır cayır Faizci banka reklamı yapmaya başladı

Cemaatin Gazetesi olan 'Zaman' son yıllarda iyice çığrından çıkarak boy boy faizci bankaların reklamını yapmaktan çekinmedi. O Vakit Zaman Gazetesi Genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı’yı defalarca aradım telefonuma çıkmadı ve ben de “Cemaat şeytana uydu” diyerek yaptıkları faiz reklamını eleştirmiştim.

O zaman Cemaat ile Başbakanın arasında su sızmıyordu. Bazı okurlarım bu haberim için nerede ise beni öldüreceklerdi. Bana o bir gazete tabî ki Banka reklamı da yapabilir diyenler bile oldu.
Ben de onlara arkadaşlar bu gazeteye abone onlalar ve sahip çıkanlar Müslümanların gazetesi diye sahip çıkıyor. Siz kökü İsrail’e dayanan Faizci kurumların reklamını yaparsanız bu ALLAH’a dokunur derken  adeta benimle dalga geçenler vardı. 
Bu kavga çıktı oh oldu da demiyorum.  Kısa sürede bu Ak Parti Cemaat kavgası olarak görülse de uzun sürede ÜLKEYE hizmet etmesi gereken  iki önemli kurumun bir birinin kuyusunu kazıması İsrail ve ABD'ye yarayacaktır.

Kul azmayınca hak bela yazmaz

Cemaat titreyip kendisine gelsin artık. Allah’u alem Cemaat bu muhalif rüzgar daha doğrusu TUSUNAMİ karşısında ayakta kalır ve biz nerede hata yaptık da başımıza bu musibetler geldi diyerek iyi bir vicdan muhasebesi yapar ve haksızlık yaptığı insanlardan özür diler ve helallik alırsa  belki de bu olay kendisi için hayra tebcil eyleyecek kim bilir değil mi ?

Şefkat Tepede Kürtleri aşağılayıcı tutum olduğunu iki sene önce yazdım 

Ancak canımı sıkan bazı gelişmeler olduğu için de birazcık bir şeyler yazmak istedim. Teşbihte hata olmasın ama birkaç gün önce “Şefkat Tepe” dizisinin yapımcısı bir zamanlar bizi el üstünde tutanlar bugün bizi bulunduğumuz Konya’dan çıkarmak için her türlü zorluğu çıkardıkları için artık burada çekim yapma şansımız kalmadı diyerek açıklama yapmıştı. 

Şefkat Tepe dizisini yıllar önce sanki bütün Kürt milleti cahil,kol kadar bıyık ve acımasız birer katil gibi gösterdiğini ifade ederek haber ve yazılarımda eleştirmiştim. Halende eleştirilerimin devam ediyor. Hiçbir zaman bu diziye ambargo uygulanması gerektiğini düşünmedim. Bugün bu diziye karşı yapılan yanlış ve hatalardan dolayı ileride bazıları pişman olabilir. Bu yüzden pişman olacak illerin içinde olmamak gerek.
Bugün ülkemizde ya tam seviyoruz ya tam nefret ediyoruz…

Ülkemizde de bugün bir çok olay da insanlar hemen karşı tarafa önyargılı bir şekilde yaklaşarak bir sürü olumsuz sıfat yüklüyorlar. Bu davranışları hiçbir zaman tasvip etmedim.

Her daim ifrat ve tefritten kaçınılması gerektiğini hep ifade ettim ve edeceğim. Benim adamım iyi başkasının adamı kötü  mantığı bitmeli artık ülkemizde. 

Ne istediniz de vermedik de yanlış,verdiğiniz her şeyi kanunlar çerçevesinde geri alında ...

Başbakan Erdoğan henüz Beddua edilmeden önce yaptığı konuşmalarda cemaati kast ederek ne istediniz de vermedik diyerek adil olması gereken bir başbakan’ın etmemesi gereken bir söz söylemişti. Eğer istenen şeyler kanuni ve hakları ise başbakanın bunu gündeme getirmesi anlamsız.

Yok hakları değil de sırf cemaat olduğu için bol kepçe ne istedilerse ve verilmişse o zamanda belli bir gruba ayrıcalık yaptığını kabul ediyor. İşte o zaman da daha büyük sıkıntılar var demektir. Başbakan kavgadan sonra Belediye başkanlarına seslenerek daha önce verdiğiniz imtiyazları kanunlar çerçevesinde geri almak için yasal işlem başlatın demişti. Açık açık zaten sürek avı ise sürek avı dedi de …

Ne cemaati savunuyorum nede hükümeti sadece doğru ve gerçeğin peşindeyim…

Hükümetinde cemaatinde benim savunmama ihtiyaçları yok. Çünkü her iki tarafta kendisini savunacak güçtedir. Benim amacım sadece karınca misali doğru olanı yapmaktır. Gerçi bu devirde taraf olmadığın zaman BERTARAF oluyorsun ama varsın olsun. Hak üzüleceğini halk üzülsün derim ben. 

Cemaat’de hükümet de hata üstüne hata yapıyor

17 Aralık 2013 den bu yana yaşanan gelişmelere baktığımız zaman 8 ayda bu kadar değişim olabilir mi diyerek kendimi zorluyorum ama aklım evet olabilir demiyor. Hükümet ve cemaat el ele vererek ülke için güzel işler yaptı diye biliyordum. Çünkü onlarca darbe planı cemaat ve Ak Partiyi tafsiye etmek için organize edildiği yazıldı çizildi.
Cemaat olmasaydı Ak Parti TSK' yı olması gereken çizgiye getiremezdi. Cemaat ve Ak Parti iş birliği yaptı Tehlike arz eden TSK ve Yargı demokratik ülkelerde olması gereken yere getirildiği için Cemaat hükümete dedi ki tehlike arz eden iki kurumunun size koyduğu engelleri kaldırdık. Yaptığımız dinlemelerde ABD den gelen kıytırık Egemen Bağış bile Çikolatalar altında 500 bin doları iç derken biz bir bir DÜMBELEK ile  envayi tiyatro yöntemleri ile HİMMET adı altında yardım dileniyoruz.

Biz de ranttan payımızı isteriz dediği için uyuşmazlık başladı. Cemaat’in diğer bir isteği de MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı yemekti. Başbakan Fidan’ın yedirilmesi halinde kısa sürede kendisinin de o makamda kalamayacağını hesap ettiği için HAKAN FİDAN'dan önce beni yargılayın diyerek sert bir çıkış yaparak hemen yasa değişikliği yapıp MİT Müsteşarı Fidan’a sahip çıktı.Fidan da jeste karşılık elinden geleni yaparak Erdoğan’a bütün istihbaratları sağlıklı verdi.

Bu işin sonu karakolda bitecek. Başbakan kesinlikle bir uzlaşıdan yana değil. Cemaati yok etmez isem onlar ilk fırsatta beni yok ederi   çok iyi bildiği için 10 Ağustos 2014 da seçilirse daha sert adımlarla bu sefer yargı mensuplarını da içine alacak şekilde  DEMİR yumukla cemaati ezmeye girişecek. 
Hülasa bu iş daha çok su götürecek ve uzlaşı ile de bitecek gibi değil. Başbakan ilk turda seçilmez ise Uzlaşı adayı İhsanoğlu’nun şansı daha da artacak gibi gözüküyor. 

Bu arada Zeytinburnu Merkezefendi Süleyman efendinin talebelerine ait Yurt’a 250 Bin TL lik ceza kesilmesi  ve yıkım kararı çıkarılmış olması ve 2002 deki Piyalepaşa camisi içindeki Kur’an Kursunun binlerce zabıta ve polis ile yıkılması bu cemaatin hafızasındaki tazeliğini koruyor.

Kimin ilk turda veya ikinci turda seçimi alacağına ancak seçmenler sandıkta karar verecek. Kim seçilirse seçilsin vatana ve millete hayırlı olsun diyorum.  

İstanbul Times / Hüseyin ÇETİNER