Genel Başkan Süleyman Soylu, kongre öncesi konuştu. Soylu, "28 Şubat işbirlikçişsi, Ergenekoncuların avukatı" Hüsamettin Cindoruk'la kapışmanın ilk sinyalini verdi.
Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan ve Fuad Köprülü, Haziran 1945'te CHP yönetimine tarihi bir önerge verdi.
 
'Dörtlü takrir' olarak bilinen önergenin ana fikri, bütün dünya hürriyet ve demokrasiye geçerken, Türkiye'nin de tek parti demokrasisinden kurtulması, serbest seçimler, basın hürriyeti idi. Bu taleplere sıcak bakmayan CHP, Menderes, Köprülü ile Koraltan'ı partiden ihraç etti.

Celâl Bayar ise kendisi istifa etti. 1950 seçimlerinde büyük bir başarı sağlayan DP, devletçi elite karşı ezilmiş halkın temsilcisi oldu. Hakimiyeti kayıtsız şartsız millete verdi. DP'nin önü CHP'nin de desteklediği 27 Mayıs 1960'daki darbeyle kesildi. DP'nin devamı olduğunu söyleyen partiler (AP, DYP) iktidardayken de askeri müdahaleler sürdü. 16 Mayıs'ta DP'nin kongresi var.

Kongreyi önemli kılan ise lider adaylarından çok temsil ettikleri zihniyet. Bir yanda köklere dönmeyi savunan, demokrasi ve milletin değerlerine vurgu yapan Süleyman Soylu, diğer yanda ise 28 Şubatçılarla işbirliği yapan, DP'lilerin avukatlığından Ergenekoncuların avukatlığına tenzil eden Hüsamettin Cindoruk.

Henüz "yeniden adayım" demeyen Soylu, bu röportajda genel başkan adaylığını da bir bakıma açıkladı. Demokratlar geçmişiyle yüzleşip, geleceğini oylayacak. 40 yaşındaki Soylu mu, 76 yaşındaki Cindoruk mu seçimini yapacak. Bu kez takriri sadece 4 kişi değil, kongrede yüzlerce delege verecek. Sonucu millet izleyecek.

Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu, kongre öncesi BUGÜN’e konuştu:

iŞBiRLiKÇiLERLE HESAPLASACAĞIM

Röportaj: Seda ŞİMŞEK

Parti içerisinde kendisinin imalat hatası olarak görenler olduğunu söyleyen Soylu, merkez sağın CHP'lileştirilmesine izin vermeyeceğini söyledi. Soylu, “DP, kuşatılmışlık içinde. Kongrede işbirlikçilerle hesaplaşacağım” dedi...

Halk hareketi olarak kurulan partilerin zaman zaman halk iradesinin tersi yönünde hareket etmesini neye bağlıyorsunuz? Halk cevabını veriyor. Bugünkü mücadelenin temeli de zaten bu. Bir grup var merkez sağı CHP'lileştirmeye çalışıyor. Buna yönelik sinyalleri de söylemleriyle, bazı adamlarıyla dönem dönem veriyor.

Statükocularla yüzleşme

Bu grup sizin de temsil ettiğiniz siyasi gelenekte kritik yönetim kademelerinde görev aldı ama.


İnsanlar dönem dönem mücadele azmini kaybedebilirler. Önemli olan menşe şahadetnamesidir. Bu partinin menşe şahadetnamesi demokrasidir. Onun içinde bazı insanlar farklı yöntemlere girebilir, başkalaşabilir, ama başkalaşmaları partinin genel karakterini başkalaştıramaz. Biz buna müsaade etmeyiz.

Neyle neyin yüzleşmesini istiyorsunuz?

Merkez sağ zihniyetin içerisinde halkın talep ettiği değişimi gerçekleştirmeye çalışırken, bunu engellemeyen statükocu tarafla yüzleşme.

28 Şubat kara bir leke


Kongrede siz mi yüzleşeceksiniz "statükocu" dediğiniz tarafla?


28 Şubat bizim için kara bir lekedir. Ben 1997 yılında kahvehane kahvehane gezerek 28 Şubat'ı yapanların aleyhinde konuştum. Benim 28 Şubat'ı kabul etmem, kendimi ve DP'yi reddetmem olur. İçimizden bir parti kopartıldı. Akla hayale gelmeyecek baskılarla, yöntemlerle en yakın arkadaşlarımız bizden ayrıldı. Sonuçta merkez sağın göbeğine bir hançer saplandı ve merkez sağın en önemli itici gücü DYP yalnızlığıyla, kaderiyle baş başa bırakıldı. O gün medyayı, kamuoyunu yönlendirmeye çalışanların tehditkâr tavırlarını ben unutamam. Bunları yapanlar, bugün bu ülkede demokrasiyle ilgili konuşacak en son insanlar.

Yani partinin hangi tarafta yer aldığını net olarak ortaya koymasını mı istiyorsunuz?

 Türkiye'nin en büyük siyasi geleneği olan DP, bu muhasebeyi yapmalı. Siyaset iddiasını millet hizmeti olarak değil de, sadece belli çevrelerin amacını gerçekleştirmek adına ortaya koyanlarla yapılan bir mücadele var. Ben milletin tarafındayım, tarafım belli. Bu partinin de tarafı belli. Bugünkü Ergenekon tartışmaları işin son aşamasıdır. Anlıyoruz ki burası merkez sağın öznesi. Bu mücadele merkez sağın öznesi AP'de, DYP'de gerçekleşmiş. Belli ki yine buradan neşet etmeye çalışacak.

İmalat hatası görüyorlar

Bu çevreler neden sizinle uzlaşmayı tercih etmiyor?


Ben onlar için DP'nin başına gelmiş imalat hatası oldum. Bu partinin kendi dinamiklerinden böyle bir mamûl üretebileceğini hiç kimse düşünmedi. Bugüne kadar bu imalat hatalarının tümünü örttüler, sakladılar, bunlara yol vermediler.

Sizce Hüsamettin Bey'in genel başkan adaylığı süreci nasıl gelişti?

 DP olarak ciddi bir kuşatılmışlık içindeydik. DP'yi benimle birlikte etkisiz hale getirmek ve yeni bir şey üretmek istediler. Bunu yapamadılar. Ben bir strateji ortaya koydum. Yeni bir şey üretmeye çalışanları ve aslında elinde büyük güç olanları kendi sahamıza çektik. Bu onların da çaresizlikten oyunun içine girdiği bir yüzleşmedir.

İşimiz hiç kolay değil

Yani "gelin, hesaplaşalım" mı diyorsunuz?


 Gelin, hesaplaşalım.

Net olarak söyler misiniz neyin hesaplaşması?

28 Şubat'ı organize eden, arkadaşlarımızı bizden koparıp DTP'ye götürüp, ortada bırakanlarla, 27 Nisan'ı tetikleyenlerle, her süreçte demokrat kadroların tasfiye edilmesini sağlayan işbirlikçilerle hesaplaşacağız. Bizim de onların işi de kolay değil. Bu hesaplaşmaya demokrat kadrolar ev sahipliği yapacak.

Benim siyasette beşer korkum yok

Cindoruk'un size rakip olması nasıl bir duygu?


 Rakip olma, daha doğrusu kongreye çıkma kararını onlar verdiler. Kongrede bu yüzleşmeyi ortaya koyacak tarihi bir konuşma yapacağım. Hiçbir şeyden çekinmiyorum. Hesap cetvelinin sağı ve solu netleşirse merkez sağ kendisini bulacaktır.

Kongre yol ayrımı olacak

Demirel'in Cindoruk'a desteği sizi korkutuyor mu?

Siyasette herkesin korkuları olabilir, ama benim siyasette beşer korkum yok.

Kongreyi bir yol ayrımı olarak mı görüyorsunuz?

Bu sadece Süleyman Soylu'nun veya DP'nin olağanüstü kongresi değil, bu aslında geçmişle ve gelecekle ilgili bir kararı ortaya koyabilecek ciddi bir yol ayrımı. Takiyeci demokratlarla, samimi demokratların yol ayrımı. Bunlar demokrasi takiyecisidir. Biz, takiyeci demokratlarla mücadeleye talibiz, onun için bu sözleri söylüyoruz. Benim bir delege hesabım filan yok. Birtakım kurguların içinde olmam. Bir tek kendi oyumu alacağımı bilsem o kongreye giderim. Bunu Sayın Cindoruk'un 2007 seçimlerinden sonra aday olabileceği ihtimali ortaya çıktığında da söyledim.



Merkez sağın adam değil kimlik boşluğu var

“Halk bize de ‘kimliğinizi bulun’ diyor” ifadesini kullanan Soylu, “Merkez sağ yeniden odak olacaksa ancak bu kongrenin sonunda gerçekleşebilir” dedi...

Merkez sağın bugünkü durumunun en önemli sebebi cetvelin sağının ve solunun netleşmemesi mi?

 Merkez sağdaki boşluk adam boşluğu değildir. Merkez sağdaki boşluk kimlik boşluğudur. Merkez sağ bu kimliği kendisine oluşturmalı. 1991'de bir kutsal ittifak kuruldu, yüzde 17 oy aldı, 2007 ve 2009 seçimlerinde de yüzde 64 oy aldı. Bunu göremeyen, fark edemeyen aklı evveller hâlâ millete tamamen ters değerlerle merkez sağda bir boşluk olduğunu iddia ediyorlar. Halk bize de "kimliğinizi bulun" diyor.

Demokrasi fedaileri

Cindoruk'un adaylığı yeni bir toplum mühendisliği projesi mi?


 Bugün yaşanan, bugüne kadar merkez sağı tasfiye etmeye çalışan unsurlarla, merkez sağı diriltemeye çalışan gönüllü demokrasi fedailerinin mücadelesidir.

Hüsamettin Bey, Süleyman Demirel'in kendisini desteklediğini açıkladı, bu durumda partinin Demirel'le de mi yüzleşmesini istiyorsunuz?

Sayın Cumhurbaşkanı kendisiyle ilgili bir ifadede bulunmadıktan sonra, zanla kendisinin Hüsamettin Bey'i desteklediğini ifade etmek benim açımdan şık olmaz. Ben, partiyi misyonundan, çizgisinden, halktan koparan zihniyetle, felsefeyle partinin yüzleşmesi gerektiğini söylüyorum. Kimseden de çekinmiyorum.

Sayın Cindoruk 2007 seçimlerinden sonra aday olmamıştı, sizce neden şimdi aday oldu?

Türkiye'de bazı çevrelerin CHP'nin dışında yeni bir siyaset zemini arayışları var. DP bu yüzden onlar için çok önemli bir siyaset zemini. 15 aydır ortaya koyduğumuz söylemlerle, politikalarla DP Türkiye'nin her tarafından oy aldı. Başörtülü aday göstermekte de Musevi aday göstermekte de tereddüt etmedik.

Alevi aday göstermekte de müftü aday göstermekte de tereddüt etmedik. Millet ne istiyorsa onu yaptık. Herkese kucak açtık. Militarizme karşı durduk, devletçi bir siyaseti reddettik. Sesimizi ne kadar duyurabildiysek o kadar karşılığını aldık. O gün, yüzde 5.4 ümitsizlik, boşluk ve çaresizlikti. Bugün 3.9, bir ümit, bir çare ve bir diriliş. İkisi çok farklı.

Müsaade etmeyeceğim

Partide aslında kamuoyuna yansımayan bir derin kavga mı var?

İnsanlar antidemokratik düşünce içinde olabilirler. Ama, ben partimin buna karıştırılmasına müsaade etmem, etmiyorum, etmeyeceğim. Bu partiyi antidemokratik düşüncelere araçsallaştırmayız. Merkez sağ yeniden odak olacaksa ancak bu kongrenin sonunda gerçekleşebilir.

1960’larda merkez sağın içine sızdılar

Türk siyasetinde Demokrat Parti neyi temsil ediyor?

 Türkiye değişmek istiyor. Buna karşı çıkanlar ülkeyi bir paranoyalar cenderesinin içine atıyor. İrtica paranoyası, laiklik paranoyası, bölücülük paranoyası. Hepsi yıllardan beri Türkiye'nin önüne dönem dönem getirildi. Oysa DP 1950 - 1960 döneminde bunun üzerinden geçti. Hakimiyeti kayıtsız şartsız millete verdi. Devleti yeniden yapılandırdı, ama devleti incitmedi. Millete hak verdi, ama demokrasiye halel getirmedi. DP demokrasi ve milli iradeyi temsil ediyor. Merkez sağ özellikle bazı dönemlerde kontrol edilmeye çalışıldı.

Korkuyla kontrol

Nasıl kontrol edilmeye çalışıldı?


En büyük kontrol sistemi korku. 1960'da yapılan darbeden sonra 1961'de Menderes'in fotoğrafıyla sağın bütün siyasetçilerini sindirmeye çalıştılar. Şu anda yaşadığımız süreçte anlıyoruz ki, sağın içerisine dönem dönem sızmalar oldu. Sadece bizim partimizde değil, diğer merkez sağ unsurlarda da oldu. Bunların partinin kritik süreçlerinde önemli rol oynadıklarını net bir şekilde görebiliyoruz. Yakın tarihe bakın, 367 süreci, cumhurbaşkanlığı seçimi, 28 Şubat...

Tarih tekerrür etmeyecek

Sayın Çiller'le görüştünüz mü?

Bu mücadelede taraflar çok net. 28 Şubat'ın mağduru kim? DYP. O günkü genel başkanı kim? Sayın Çiller. Tarafları yeniden tanımlamaya gerek yok. 28 Şubat'taki taşeronluk bugün de devam ediyor. Bu kadar basit. Bunun herkes farkında. O zaman onlar güçlüydü, şimdi biz güçlüyüz.

 Tarih tekerrür etmeyecek mi yani?

Tarih tekerrür etmeyecek. Tarih, 28 Şubat'ta açtığı parantezi bu kongrede kapatacak.

Bir adım bile geri atmayız

Kongreye dışarıdan bazı güçlerin müdahalesini bekliyor musunuz?


Ne güçleri varsa, ellerinden geleni ardına koymasınlar. Her şeyi yapsınlar. Her şey olabilir. Ben nasıl bir cepheyle mücadele ettiğimi biliyorum. Ergenekon değil, kim müdahale ederse etsin biz kararımızı verdikten sonra bir adım bile geri atmayız.

Adamına sahip çıkar

Kongrede nasıl bir tablo bekliyorsunuz?

 Kongre bir değerlendirme yapacak. Partinin genel başkanı sorumluluk alıyor, GİK üyesi, il başkanı, ilçe başkanı sorumluluk alıyor. Partinin tabanı da bir sorumluluk alsın. Eğer tabanla en tepe aynı sorumluluk duygusuyla mücadele ediyorsa, taban sandığına, söylemine, adamına sahip çıkar. Partinin tepesi de tabanına sahip çıkar.

SÜLEYMAN SOYLU KİMDİR?

Süleyman Soylu 21 Kasım 1969 yılında İstanbul'da doğdu. Plevne Lisesi'nin ardından İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi'nden mezun oldu. 1987 yılında DYP İstanbul İl Gençlik Kolları'nda siyasete başladı. Demokrat Parti ve Adalet Partili bir aileden gelen Soylu, 17 Temmuz 1995 yılında yapılan DYP Gaziosmanpaşa İlçe Kongresi'nde 25 yaşında ilçe başkanı seçildi.

29 Nisan 1999'da 30 yaşında DYP İstanbul İl Başkanlığı'na atandı. 2002 genel seçimlerinde milletvekili adayı olmak için bu görevinden ayrıldı. İstanbul 2. Bölge Milletvekili adayı oldu. Ancak, DYP barajın altında kalınca milletvekili olamadı. Süleyman Soylu 6 Ocak 2008 tarihinde yapılan Demokrat Parti'nin 4. Olağanüstü Kongresi'nde geçerli 800 oyun 529'unu alarak genel başkan seçildi.
Editör: TE Bilisim