Günümüz dünyasının en önemli toplumsal sorunlarından birini sokak çocukları oluşturmaktadır. Ailelerin parçalanması, aile içi geçimsizlikler ve şiddet, üvey anne baba, cinsel istismar, geçim zorlukları vb. nedenlerle evini terk eden ya da sokağa atılan çocuklar dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi ülkemizin bazı büyük şehirlerinde de etkisini hissettiren bir sorun olmaya başlamıştır. Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi ülkemizin büyük kentlerinde de günün büyük bölümünü sokakta geçiren çocukların sayısı giderek artmaktadır.

Ülkemizde ilk defa sokak çocuklarına 1940’lı yıllarda İstanbul’da rastlanmıştır. Günümüzde ise yaklaşık 12 bin sokak çocuğu olduğu belirtilmektedir. Aile, çocuğun hayatının merkezidir. Sokak çocukları kavramı birçok ülkede suçlu çocukları, değişik psiko‐sosyal ve ekonomik sebeplerden dolayı evden kaçan, okulu bırakan, aileleri tarafından terk edilen hayatın içinde kaybolanlardır.

Bazen ne kadar çok okumuş olsak ta ne kadar bilgi ve birikim sahibi olsak da bazı şeyler ifade edilmez. Kelimeler boğazımda düğümlenirken sessiz çığlıklarımın adıdır sokak insanları. Anne karnından doğarken hiç biri orada değillerdi. Peki, bulundukları duruma nasıl geldiler? Sokaklar çocuk doğurmazdı. Peki, onları oraya bırakıp giden kim? Ben söyleyeyim. Biz. Elleri, yüzleri, üstleri kirli diye tertemiz yüreklerini hesaba katmayan, yanlarına yaklaşmayan, kendi vicdanının kirini görmezden gelen bizleriz. Kabul edelim, bu gençlerden biz sorumluyuz.

Bu dünyada herkese yer var. Dünyada herkesi doyuracak kadar zenginlik de var. Sorun nerde? Hayat güzel olmalı ama biz doğru yoldan çıktık. Ruhumuz mu zehirlendi? Çok düşünüp az hissediyoruz. Unutulmamalıdır ki makinadan çok insanlığa ihtiyacımız var. Aksi takdirde insanlık bu hayatta yok olacak. Bu çocukları yaşatalım, üşütmeyelim. Onların parkları okulları olmalı. Anne ve babanın kokusundan uzak bizden de uzak olmasınlar.

Bir sokak çocuğunun röportajı aynen şu şekilde aynen bu şekilde:

İçince geçmiş yıllar aklıma geliyor. Hatırlamadığım… Ama çokta içmiyorum arada bir kafa yapmak için değil, sadece hayal kurmak için. Anne ve babamı hayal ediyorum. Gerçekte içtiğimde anne ve babamı hayal ettiğimde onlar karşıma çıkıyor, onlarla konuşuyorum o zaman işte hayal kurmak için içmek istiyorum.

Onların sesleri üzerime doğru geliyor sanki, onlar benle konuşuyor, onlar sanki yukardan bana sesleniyormuş gibi… “Yapma oğlum, sana sahip çıkacak birini bırakamadığımız için çok üzgünüz.” Diyor ve ağlıyordu. “Anne ağlama!” diyordum, sarılıyordum. Doya doya onların kokusunu içime alıyordum. Ama annem o kadar çok sıkı sarılıyordu ki bırakamıyordum. Ama hayal sona eriyordu. Annem ve babam hayallerimde benimle konuşurken annemin bana bir kere sarılması ve öpmesi için içiyorum.

Bize kimse sahip çıkmıyor. Bizden neden herkes çekiniyor bizi neden hor görüyor? Onları yaşatan Allah bizi neden böyle yaşatıyor? Biz bunu hak etmedik ama Allah’a da hiç isyan etmedik. Bu insanlardan istediğimiz tek şey bizimle konuşsunlar. Bizde etten kemikten yaratıldık, bizim neyimiz eksik ve biz neden dışlanıyoruz? Biz hırsızlık yapmıyoruz, biz kimseye de zarar vermiyoruz. Bize sahip çıkın, biz yok olmayalım.

Biz rüyalar âleminde en sonuncu katındayız.”

Son söz olarak

Onları kaybetmeyelim.

Biz bakamıyoruz sokak sen onlara iyi bak.

İstanbul Times  / Ömer Kantemur   /6 Ağustos 2020

Editör: TE Bilisim