19 VE 29 MAYIS’TA MECLİS TOPLANTISI OLMADIĞI İÇİN ÖNCEDEN KUTLADI

Meclis üyesi iş insanı Cüneyt Tezcan 19 ve 29 Mayıs’ta Meclis toplantısı olmamasından dolayı Mayıs ayının son meclisinde ilk olarak 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramını kutladıktan sonra İstanbul’un fethine karargahlık yapan Zeytinburnu ilçesinin Meclis üyesi olarak 29 Mayıs 1453’de yani bundan tam 569 yıl önce Sultan Mehmet tarafından fethedilen İstanbul’u bize ebedi yurt yapan ecdada teşekkür eden bir konuşma yaptı.

İŞTE MECLİS ÜYESİ CÜNEYT TEZCAN’IN MECLİETE YAPTIĞI KONUŞMA

Günün Stresinden Kurtulmak İçin Masöz'den Hizmet Almak Faydalı Günün Stresinden Kurtulmak İçin Masöz'den Hizmet Almak Faydalı

Sayın Başkan Değerli Meclis Üyesi Arkadaşlarım sevgilİ ’li hemşehrilerim Mayıs ayı meclis toplantımızın ilçemiz ve İstanbul’umuz için hayırlar getirmesini temenni ediyor, hepinizi en kalbi duygularımla selamlıyorum.

Değerli Arkadaşlar

Mayıs ayı, içinde barındırdığı yaşanmışlıklar sebebiyle ülkemiz ve özellikle İstanbul’umuz için çok kıymetli manalar ifade etmektedir. Öncelikle, önümüzdeki günlerde gururla kutlayacağımız 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramınızı şimdiden tebrik ediyorum.

19 Mayıs 1919, Gazi Mustafa Kemal’in Türk milletinin bağımsızlık inancından aldığı güçle Milli Mücadeleyi başlattığı tarihi bir gündür. 19 Mayıs; milli iradenin, birlik ve beraberlik ruhunun, güçlü bir inancın uyanışı, bu milletin yeniden dirilişidir.

Bu vesileyle başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Kurtuluş Savaşımızın bütün kahramanlarını saygıyla anıyorum.İçinde bulunduğumuz Mayıs ayı, İstanbul’umuz açısından fevkalade önemlidir. Bir devrin kapanıp yeni bir devrin açıldığı 29 Mayıs 1453’te gerçekleştirilen fetih ile İstanbul, Fatih Sultan Mehmet Han'ın adaletli yönetimi altında hoşgörünün, dayanışmanın, bir arada barış içinde yaşamanın merkezi olmuştur.

Binlerce yıllık geçmişi yanında farklı dinlerden, kültürlerden ve meşreplerden sakinleriyle İstanbul, bugün de Türkiye'nin özü e özeti gibidir. Ecdadımızdan aldığımız ilham ve 569 yıl önce Fatih'e İstanbul'un kapılarını açan inanç, azim, kararlılıkla bu aziz şehre hizmet etmenin, Fatih'in emanetine sahip çıkmanın gururunu yaşıyoruz. Bu fetihle köhnemiş kilitler açılmış, pas tutmuş kapılar aralanmış, kalplere, gönüllere giriş yapılmıştır.

Zira fetih; mazlumların elinden tutmak, gariplerin, yolda kalmışların, yoksulların yüreğine su serpebilmektir. Karanlık çağlara mühür vurup, aydınlık bir istikbali inşa edebilmektir. Fetih, yıkmanın değil inşa etmenin, imhanın değil ihyanın, zulmün değil adaletin, zilletin değil erdemin, nefretin değil, sevginin sembolüdür.

Biz bu şehri sadece fethetmekle kalmadık, biz “İstanbul’u sevmezse gönül, aşkı ne anlar”, diyerek onun güzelliğine güzellikler katmak için çabaladık.Bizim sevdamız da her ne kadar birileri -“Zulüm 1453'te başladı” dese de- fethin yadigarı, medeniyetler beşiği, dünyanın gözdesi bu kutlu şehire hizmet etmektir.

Biz biliyoruz ki, İstanbul'u sevmek demek, gözü ve gönlü burayla rabıtalı, Balkanlarından Kuzey Afrika’sına kadar koskoca bir coğrafyayı sevmek demektir. İstanbul’u sevmek demek, rengiyle, inancıyla, kültürüyle ve meşrebiyle tüm insanlığı sevmek demektir. Bu kadar sevilen bir şehre hizmet etmek de meşakkatli ama bir o kadar şerefli bir iştir.

Değerli Arkadaşlar

Tarihimiz ve Medeniyetimiz açısından bu kadar kıymetli bir şehirde yaşıyor olmak bile başlı başına bir gurur kaynağıdır. İki kıtaya yayılmış böyle bir şehirde yaşamakla, ülke olarak böyle bir şehre sahip olmakla ne kadar iftihar etsek azdır.

Bizler bu haklı gururu yaşamanın yanı sıra, bu şehirde yönetici olmanın sorumluluğunu da ayrıca hissetmekteyiz. Çünkü İstanbul, herhangi bir şehir değildir.

Tarih boyunca tüm dünyanın sahip olmaya çalıştığı inci tanesi kıymetinde bir şehirden bahsediyoruz. 569 yıldır İslam beldesi olarak tüm insanlığın gıptayla baktığı bu şehirde yönetici olmanın sorumluluğu da o nispette büyük ve önemlidir.

İstanbul'un her meselesini çözmek, daha yaşanılabilir bir hale getirmek, İstanbul'u muhafaza edip gelecek nesillere emanet etmek hepimizin ortak borcudur. İstanbul, elleri öpülesi ecdadımızın şanlı emanetidir. Her karışında şehidin-şühedanın hatırası, camilerinden yükselen ezanları, hisarlarında çınlayan anıları, burçlarında dalgalanan umutları vardır.

Şairlerin her köşesini ayrı bir hissiyatla anlattığı, şarkıların her vasfını ayrı bir nameyle dillendirdiği, her sokağı, her caddesi, her meydanı tarihimizin ve ecdadımızın umut, heyecan, sevinç ve bazen de hüzünleriyle dolu İstanbulumuz’un hak ettiği ilgi ve alakayı, kıymet ve değeri her daim görmesi arzumuzdur.

Bu itibarla İstanbul’u yönetenlerin hesabi değil hasbi olması, hizmet yerine algıyı değil, Hak adına halka hizmeti esas alması mühimdir. Bu duygularla başta İstanbul'un Fethi’nin 569. yıl dönümü vesilesiyle, bu eşsiz güzellikteki dünya şehrini bizlere miras bırakan Fatih Sultan Mehmet ile aziz şehitlerimizi rahmetle, hürmetle ve minnetle yad ediyor, Fatih’in vasiyetine ve milletimizin vicdanına uygun olarak yeniden camii olan Ayasofya’nın minarelerinden yükselen ezanların hiç susmaması temennisiyle tüm meclisimizi saygı ve muhabbetle selamlıyorum.

Kaynak: İstanbul Times Haber Ajansı (İTHA)

Editör: TE Bilisim