CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanması üzerine 15 Haziran’da Ankara’dan başlattığı Adalet Yürüyüşü’nün sonuna geldi.

Kılıçdaroğlu, bugün Dragos’tan yola çıktı. ‘Adalet Mitingi’yle yürüme eylemini sonlandırdı. 

Kemal Kılıçdaroğlu, sahneye eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte gelerek alandaki partilileri selamladı.

İşte Kılıçdaroğlu'nun konuşmalarından satırbaşları:

Sevgili yol arkadaşlarım, gönül dostları, selamlar, muhabbetler gönderiyorum.

15 Haziran'da sabah saatlerinde başlattığımız yürüyüşü bugün Maltepe'de bitiriyoruz.

Kimse bu yürüyüş son sanmasın, bu ilk adım.

9 Temmuz yeni bir tarih, yeni bir adım, yeni bir doğuştur.

'BİRİNCİ SINIF DEMOKRASİYİ GETİRECEĞİZ'


Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşması çoğu kez 'hak,hukuk,adalet' sloganlarıyla bölündü.

Bize yemek veren, gönderen, topladığı kır çiçeklerini veren, yol boyunca bize destek veren anneler,babalar,dedeler sizlere şükran borçluyum.

Yol boyunca birlikte yürüdüğümüz, tutuklu harp okulu öğrencisi oğlu için yürüyen Veysel Amcaya da selamlar.

Bu ülkeye birinci sınıf demokrasiyi mutlaka getireceğiz.

Biz yürürken taşkınlık yapacağımızı düşünüyorlardı. Dünyanın en barışcıl eylemini yaptık.

Yürüyüşümüze destek veren pek çok kuruluş oldu.

Olmayan adalet için yürüdük. Mazlumlar için yürüdük. Hapisteki gazeteciler için yürüdük. Sözcü Gazetesi muhabiri Gökmen Ulu'nun doğum günü. Doğum günün kutlu olsun kardeşim.


'ADALETİ GETİRMEK İÇİN YÜRÜDÜK'


Hapisteki askeri öğrenciler için yürüdük. Linç edilen askerler için yürüdük. FETÖ'ye karşı olduğumuz için yürüdük. 15  Temmuz darbesine karşı olduğumuz için yürüdük. Gazi Meclis için yürüdük.  Şiddet mağduru kadınlarımız için yürüdük.

Kanun Hükmünde Kararname ile işlerinden atılan ve şu an cezaevinde açlık grevi yapan Nuriye ve Semih öğretmen için yürüdük.

Özetle bu ülkede adalet için yürüdük. Takipçisi olacağız. 9 Temmuz yeniden doğuşun başlangıcıdır. Adaleti getirmek için yürüdük.

Zulme karşı durmak bizim namus borcumuzdur.

Önce hak,hukuk,adalet diyoruz.

'SARAY'DAN GELECEK TALİMATA GÖRE KARAR VERİYOR'


Siyaset vatandaş,ülke için, ülkenin çıkarları için yapılır. Malı götürmek için yapılmaz.

Defalarca söyleyeceğim, kimsenin etnik görünüşüne göre siyaset yapmayacağız. Herkesin kimliğine, inancına saygı duyuyorum. Biz herkesin yaşam tarzına, kimliğine sonuna kadar saygılıyız.

Sonuna kadar hak, hukuk, adalet diyeceğiz. Sokaksa, evet sonuna kadar sokak. Darbeyi de önleyeceğiz, adaleti de getireceğiz.
 
İki tane 15 Temmuz var. Biri halkın, biri Saray'ın 15 Temmuz'u var. Saray'ın 15 Temmuz'una sonuna kadar karşıyız ve mücadele edeceğiz.

'80 MİLYON İÇİN YÜRÜDÜM'


Tek adam sistemine karşı, FETÖ'ye karşı, 20 Temmuz sivil darbesine karşı olduğumuz için yürüdük. Adaleti bu ülkeye getireceğiz.
 
Hakim gözünü dikmiş Saray'a. Hakim Saray'dan gelecek talimata göre karar veriyor.  Saray'dan talimat varsa elinizin eliyle itin. Oysa hakimlik kutsal bir görevdir. Ben buradan hakimlere seslenmek istiyorum. Adaletin hakkını korumak benim kadar sizin de görevinizdir. Vicdanınızın sesini dinleyin. Torunlarınıza, çocuklarınıza iyi bir miras bırakın.
 
Yaşadığımız dönem bir dikta dönemidir. Bunu herkes bilsin. Delilsiz ceza dönemi başladı.

Anasaya Mahkemesi'ne sesleniyorum dik durun.

Hiçbir ayrım yapmadan 80 Milyon için yürüdüm. Ülkem için yürüdüm. 450 kilometreyi keyifle yürüdüm.

'PARLAMENTER SİSTEM İSTİYORUZ'


Ne mi istiyoruz?

OHAL kalksın, Türkiye normalleşsin istiyoruz. Yargı siyasetin sopası olarak kullanılmasın. Yargı bağımsız olsun istiyoruz.

Tutuklu gazeteci istemiyoruz.

FETÖ'yle mücadelenin göstermelik değil, gerçekten yapılmasını. Darbesi siyasi ayağının ortaya çıkarılmasını istiyoruz Tek adam demokrasisi istemiyoruz. Parlamenter sistem istiyoruz.

Herkes için adalet istiyoruz.

15 Temmuz'u lanetliyoruz .Gerçek darbecilerin yargılanmasını istiyoruz.

10 MADDELİK ÇAĞRI

Kemal Kılıçdaroğu 10 maddelik "Maltepe Adalet Çağrısı" nı miting alanından yaptı. İşte Kılıçdaroğlu'nun konuşması ve 10 maddelik çağrısı

1. 15 Temmuz darbe girişimini bir kez daha açık ve kesin bir dille lanetliyoruz. 15 Temmuz gecesi TBMM'nin kararlı, onurlu duruşu ve halkımızın sokağa çıkarak FETÖ darbe girişimine karşı direnmesi ülkemizin anayasal ve demokratik kazanımı olmuştur. Biz buna sokağın/halkın 15 Temmuzu diyoruz. Ancak bu darbe girişiminin siyasi ayağının ortaya çıkarılması iktidar tarafından bilinçli olarak engellenmektedir. 249 şehidimizin aziz hatırası ve 2301 gazimiz için Fetullah Gülen Terör Örgütünün siyasi ayağı ortaya çıkarılmalı ve gerçek darbecilerden hesap sorulmalıdır.  

2. İktidar tarafından 15 Temmuz darbe girişimi fırsat bilinerek, 20 Temmuz darbesi yapılmıştır. 20 Temmuz'da OHAL ilan edilmiş ve TBMM'nin yetkileri gasp edilmiştir. Biz buna Sarayın 15 Temmuzu diyoruz. Bir sivil darbeye dönüşen OHAL uygulamaları yasama, yargı ve yürütme gücünü tek kişide toplamıştır. OHAL derhal kaldırılmalı ve hukuk düzeni evrensel ilkelere uygun olarak yeniden tesis edilmelidir.  
 
3.Yargıyı siyasetin emrine vermek demokrasiye ihanettir. Dolayısıyla demokrasinin, can ve mal güvenliğinin vazgeçilmez kuralı olan yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanmalıdır. Adil yargılanma hakkı eksiksiz bir şekilde uygulanmalıdır. “Kolektif suçö gibi insan haklarına aykırı uygulamalardan vazgeçilmelidir.  
 
4.Bugün, OHAL uygulamalarıyla mağdurların yargıya erişim ve sosyal güvenlik hakları ellerinden alınmıştır.  OHAL mağdurları adeta “sivil ölümeö terkedilmiştir. Mağdurların yargıya erişim ve sosyal güvenlik haklarını kısıtlayan tüm uygulamalara hukuk devletinin gereği olarak son verilmelidir. 
 
5.20 Temmuz sivil darbesinden sonra, 15 Temmuz darbe girişimiyle veya onun arkasındaki örgütle hiçbir ilişkisi bulunmayan, ama sırf Hükümete muhalif görüldüğü için bütün haklarından yoksun kılınan akademisyenler ve diğer kamu görevlileri görevlerine iade edilmelidir. Anayasa Mahkemesinin içtihatları dikkate alınarak, tutuklu milletvekilleri derhal serbest bırakılmalıdır.
 
6.150'nin üzerinde gazetecinin hapiste olduğu bir ülkede demokrasiden söz edilemez. Sadece mesleklerini yaptıkları için tutuklanan gazeteciler derhal serbest bırakılmalı, medya üzerindeki tüm baskılara son verilmelidir. Düşünceyi ifade özgürlüğünün önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. 
 
7 OHAL koşullarında, serbest tartışmanın yapılamadığı bir ortamda ve üstelik “devletin bütün imkânları seferber edilerekö gerçekleştirilen Anayasa değişikliği gayrimeşrudur. Toplumun ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlayan anayasa yerine, bir kişinin beklentilerine yanıt veren bir Anayasa değişikliği Yüksek Seçim Kurulu'nun yasadışı kararıyla yürürlüğe konulmuştur. Bu bir “mühürsüz seçimdir.ö Türkiye gayrimeşru bir anayasa ile yönetilemez, yönetilmemelidir. 
 
8.Demokratik parlamenter sistem üzerindeki her türlü vesayet kaldırılmalıdır. Din ve vicdan özgürlüğünün güvencesi olan, insan haklarına dayalı demokratik, laik, sosyal hukuk devleti güçlendirilmeli, liyakat esası kamuda göreve başlama ve yükselmede esas alınmalıdır. Eğitimde laiklik ilkesinin aşındırılmasına son verilmeli ve toplumsal adaletsizliği yeniden üreten eğitim politikaları değiştirilmelidir.
 
9.Sadece hukuk alanında değil, toplumsal yaşamın bütün alanlarında yaygın bir adaletsiz düzen devam etmektedir. İşsizlik, yoksulluk, insanca yaşam ücretinden yoksunluk, örgütsüzlük, ayrımcılık, yaygın şiddet, terör gibi çok geniş bir yelpazede yaşanan toplumsal adaletsizliklerin giderilmesi için ortak irade geliştirilmelidir. Toplumsal barışımızı bozan tüm antidemokratik uygulamalara eşit yurttaşlık temelinde son verilmelidir. Toplumsal adaletsizliğin en vahim görünümlerden biri olan kadınlara karşı ayrımcılığın önüne geçilmeli, kadınların özgürlük alanları korunmalı, kadın hakları toplumsal hayatın her alanında uygulanmalıdır.
 
10.Son zamanlarda uygulanan saldırgan dış politika ülkemizin içindeki adaletsizlikleri de kökleştiren bir kısırdöngü yaratmıştır. Adalet sadece iç politikaya ve toplumsal yaşama değil uluslararası ilişkilere de hâkim olmalıdır. Türkiye coğrafyasındaki tüm halklara, tüm kimliklere kardeşçe, adilane yaklaşan, barışçıl ve uluslararası hukuka saygılı bir dış politikaya dönüş yapmalıdır. Türkiye yüzünü insan haklarına, hukuk devletine, adalete önem veren milletler ailesine çevirmelidir. 
 

Editör: TE Bilisim