Ankara Üniversitesi (AÜ) Veterinerlik Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zafer Karaer, keneyle mücadelede kullanılan kimyasalların bu hayvanla beslenen canlıların yaşam sürelerini kısalttığını belirterek, “Bu nedenle kene populasyonunda önemli ölçülerde artış olduğunu gözlemledik. Ankara'da Nisan'ın ilk 13 gününde 183 kene ısırığı vakası bize ulaştı. geçen sene bu rakam 45 civarındaydı” dedi.

Karaer, baharla birlikte kenelerin kış uykusundan uyandığını, bunu takiben yetkililerin de “feryat figan” vaziyette koşuşturmaya başlayacağını söyledi.

Kenelerle mücadelenin bahar aylarında başlatılmasını doğru bulmadıklarını daha önce de çeşitli defalar dile getirdiklerini anımsatan Karaer, “Bunu anlamamız gerekiyor artık. Üzerinde durmamız gereken en önemli konulardan biri bu. Verilere dayanarak keneyle ilgili mücadele stratejileri programları yapmıyoruz. Kırım kongo hastalığı hep vardı. Çok kesin olmamakla birlikte benzer seyirde hastalıkların görüldüğü ve ölümlerin şekillendiği enfeksiyoncular tarafından bildirilmiştir” diye konuştu.

“30 yıldır keneyle çalışan ve 400'e yakın hastalık taşıdığını bilen birisiyim” diyen Karaer, keneye ilişkin bir sınıflandırma çalışmasının halen yapılamamış olmasının kaygı verici olduğunu söyledi.

Sınıflandırma çalışmasının bir an önce yapılması gerektiğini ifade eden Karaer, şöyle devam etti:

“Bu türlerin mevsimsel aktiviteleri nedir? Ne zaman, nerede, nasıl bulunuyorlar, bunlar çok önemlidir. Ancak ben bunun eksikliğini bildiğim için 2002 yılından itibaren ilgili bakanlıklarla görüşmelerimizde, yazılarımızda durumu bildirdik. Yapacağımız öncelikli işlerden birisi Türkiye genelinde riskli ilan edilen iller vardı 2006'da 26 adet. 2007'de sanıyorum 36'ya çıkarıldı. Kırım kongoyu nakleden hastalıkların vektörü olan yani taşıyan kenelerden Türkiye'de herhalde 1 veya 2 tür tespit edildi. Dünyada ise 30 kadar kene türünün bu hastalığı naklettiği biliniyor. 30 kene türünden de bir kaç tanesi Türkiye'de. Ama bu dediğim gibi sadece bizim bildiğimiz. Daha üzücü durumlara düşmemek adına bir an önce çalışmalara başlanması gerekiyor. Kenelerin, gerek aktif gerekse pasif olduğu dönemlerde nasıl yaşama tutunduklarını, ne ile beslendiklerini belirlemek gerekiyor. Kenelerin aktif olan dönemde insan ve hayvan üzerinde bulundukları ve bulunmadıkları zamanları da bilmek önemli. Mücadeleyi pasif oldukları dönemde başlatırsanız başarıya ulaşabilirsiniz.”

“YANLIŞ İLAÇLAMA KENE POPULASYONUNU ARTIRDI”

Karaer, yanlış ilaçlama yöntemi nedeniyle kene populasyonunda önemli ölçülerde artış olduğunu belirlediklerini ifade etti.

Kenelerin en aktif oldukları dönemde ekosistemin de kendi içerisinde geliştirdiği mücadele şekilleri bulunduğuna dikkati çeken Karaer, şunları kaydetti:

“Keneler ne kadar aktifse ekosistemde bunlarla beslenen diğer canlılar da aktiftir. Çünkü belirli bir denge olması lazım. Ekosistemin bir dengesi vardır bunun koruması lazım. İlaçlı mücadeleyi, kenenin en aktif olduğu dönemde, en önemlisi nerede bulunduğunu tam olarak bilmeden yapıyoruz. Bu nedenle, ilacın içerisinde bulunan kimyasallar kenelerin değil, onlarla beslenen canlıların yaşam sürelerini kısaltıyor. İlaçlar hayvanlarda sütte ve ette birikir. Dışarıya atılan kısmı ise ekosistemi etkiler ki ekosistemde keneleri yiyen yumurtalarıyla beslenen arılar, kuşlar ve bazı karınca türleri vardır. Farkında olmadan bu hayvanların yaşam sürelerini kısaltıyoruz. Biz ilaçlama yaparak kenelerle değil de kenelerle mücadele eden yaratıklarla mücadele etmiş oluyoruz. O zaman ne oluyor? Ekosistem bozuluyor. Böyle olunca da kene sayısı artıyor.”

Ankara genelinde, Nisan ayı içerisinde kene ısıran insan sayısında artış gözlemlediklerini belirten Karaer, “Ankara'da Nisan'ın ilk 13 gününde 183 kene ısırığı vakası bize ulaştı. Geçen sene bu rakam 45 civarındaydı. Geçen yıl neredeyse 20 milyon liralık ilaç kullanıldı. Bunun bize yansıması ne oldu? Nisan'ın ilk 13 gününde neredeyse 5 katı fazla oranda kene tutan insan sayısı” diye konuştu.

Editör: TE Bilisim