İnsanın dünya ya gelişinden başlayalım…

Bir zamanlar gözle görünmeyecek kadar küçücük bir hücreydik. Bu hücre bölündü ve çoğaldı bir et parçası oldu. Ardından yine bu hücre den görebilen, duyabilen, bir insan oluştu. Büyüdük her yaşımız da yeni bir yüzümüz oldu peki bunun ne kadar büyük bir mucize olduğunu düşündünüz mü?

Ya da hiç düşündünüz mü? Evrende kusursuz bir denge oluştuğunu hatta ayaklarımızı bastığımız yer kürenin saatte 1670 km hareket ettiğini. Bir doğal afet ile dünya da sahip olduğunuz her şey bir anda yerle bir olacağını biliyor musunuz?

Hayatınızın büyük bir hızla gelip geçtiğini, güzelliğinizi ve sağlığınızı,kaybedeceğinizi, yaşlanacağınızı ve ölümü ne zaman geleceğininasıl karşılayacağınızı bilin, düşününona göre bize tüm güzellikleri veren Allah’a şükredin.

Dünya’da tehlike içindeyiz.

Uzayın sonsuz boşluğunda asılı duran küçücük bir kürenin üzerinde yaşamakta olduğunu unutma uzaydan gelen her tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzu örneğin milyonlarca ton ağırlığında gök taşları her hangi biri dünyamıza çarptığında her şeyi yok edebileceğini unutmayalım.

Şöyle kendinize bir bakın saçlarınızın büyüdüğü kadar kaşlarınız da büyüseydi ne yapardınız, onlara belli bir seviye ye gelince dur emrini kim vermektedir. Kemiklerinde uzamasında da yaşımızla orantılı olarak büyür ve sonra durur durmasaydı insanın etini delip dışarı çıkardı kemiklerimiz onlara belli bir seviye ye gelince durması gerektiğini biliyor kemikler için adeta görev dağılımı yapılmış bazı kemikler esnekken bazıları ise serttir.

Kışın insan c vitaminine ihtiyaç duyar kışın meyveler ağırlıklı olarak c vitamini yüklüdür. Bu bir tesadüf olamaz

Yazın ise bedenimiz çok su tüketmesi gerekir ve meyveler ise suludur. Örnek karpuz, kavun, üzüm vs. Gibi bu da tesadüf olamaz bu detaylar dikkate alınmalı

Ağaçları hiç düşündünüz mü?Aşağıdaki suyu metrelerce yüksekliğe taşır en uç noktadaki yapraklara kadar iletir.

İnsan nesline düşman olan bir yapı vardır. Biraz onlara bakalım neymiş hayatımıza nasılda biz farkında olmadan müdahale ediyorlarmış bakalım.

İlk olarak para çektiğimiz ATM’lerden başlıyoruz nedir?

Dışardan para çekilen kasalar olaraktan kullanılan ATM diye adlandırılan araçlar bile; şeytanın oğullarından birinin ATM’nin ismidir. Bu ismin seçilmesi sizce ilginç değil mi?

Bu durum; araba, yiyecek ve içecek markalarında olduğu gibi eğlence merkezi isimlerinde de saklıdır. Lütfen dikkat edin Peki kullandığımız ve ismini bilmediğimiz bazı eşya isimlerini çağırırken, tekrar ve telaffuz ederken bize neleri, kimleri çağırttıklarını, üzerimize davet ettiğimizi biliyor muyuz? Biz Allah’ı nasıl zikre diyorsak bilinçli olarak bilinçsiz olarak ta şeytanı zikrediyoruz ’da farkında değiliz bu bir mazeret değildir.

Fakat ne yazık ki bugün bu ilmin menfi veya müspet propagandası, hep onların kontrolünde.

Zihin kontrolü meselesi kader çizginize dikkat edin meşhur bir Arap atasözü vardır. Kaderde ne yazdığını, gözlerin görmesi lazım. Sürekli gözümüzün önünde!Yatarken onlarla yatıyor, kalkarken onlarla kalkıyoruz hayatımıza anamız babamız gibi giriyorlar…

Zihin kontrolü nasıl oluyor diye biraz açalım yani hipnoz aslında insan kimyası üzerinde veriliyor. Örnek olarak maalesef sigaraların büyülü sularda yıkandığını da biliyor muydunuz? Cep telefonundan insan beynini etkileyen sinyaller gönderiliyor. “Zihin Kontrol" teknolojisi, dünya için oldukça önemli ve yeniçağın silahı.

Bu konuda Türkiye de gerekli önlemi bir an önce almalı “Beyin kontrol silahı, uzmanlara göre, verilen telkinlerle İstenildiğinde insanı terörist haline sokabiliyor. "İnsan beynindeki noktalar arasında öyle yerler var ki, bunların uyarılması durumunda kişinin adam bile öldürmesi mümkün." Artık ilerde insan zihinleri harbi olacaktır. CIA, NSA, Alman İstihbaratı, MOSSAD, bu konuya büyük önem vermektedir.

Türkiye üzerinde kullanıldığı da iddialar arasında Amerika da milyonlarca insana cip/imlantakıldığınıniddiası var. Bu iddialar nedense çoğaldı. Demirkaşığıplastiğin içine sarpıağzınızda bekletin. Chips varsa aktif olamayacaktır. En önemlisi de su: güçlü mıknatıs bulun. Vücudunuzda gezdirin. O bilemediğiniz bir şekilde de herhangi bir radyasyon saçıyor ise mıknatısa karşı koymaz.

Cep telefonunun çekim gücü az ise daha fazla aramaya geçer, şebekeyi daha fazla sinyal saçar ve yayılan şebekeden elektro manyetik dalgalar üzerinden bizlere ulaşır. Bazı manyetik dalgaları kulağın duymaz ama beyin algılar.

Ayrıca beyin kontrolü kalp, krizi geçirme iddiası da insanı ürpertmeye yetiyor.

Bunlar sadece uzaktan telefon sinyalleri ile de yapılmıyor web te oyun oynarken internette resimlere videolara baktıktan sonra bunlar beyninizi uyuşturuyor ve beyninize yerleşiyor dikkat ederseniz sizdeki etkilerini anlayabilirsiniz.

Şimdi gelelim HAARP ‘a gizemli yola devam edelim bilgilerimizi zorlayalım biraz çağın ve dünyanın dengelerini bozan insanoğlu neleri yapıyor bakalım HAARP istasyonu tam güçle çalıştırıldığında, sadece bir saatte 3,5 megavat elektrik enerjisi tüketiyor. 14 hektar alanı kaplayan 22 metrelik 180 dev anten üzerinde göklere yükselen enerji plazma kümesi oluşturuyor.

HAARP çalıştırıldığı günden bu yana, dünyanın değişik bölgelerinde iklim anomalileri gözlenmeye başlandı.

Kar yağması gereken yerleri güneş kavururken, Afrika’da kar yağışları gözlenmekte. Bu seçenekler devam edersek arasında fırtına, sis, yağmur, sel, kasırga, kuraklık ve deprem gibi bir dizi doğal afet yaratma seçeneği vardır. Aslındaharp projesi bir silah olarak kullanılabilir çünkü bu sistemle ay-güneş hareketleri dahi kontrol edilebiliyor.

ABD başta olmak üzere, Rusya'da bu yönde önemli mesafeler kat etmiş durumda. Hatta ilk olarak Amerikalı matematikçi John VanNeman iklim değiştirme deneylerine başlamıştır. Bizim de devlet olarak bu iklim silahlarının üzerimizde kullanılmasını ve zararlarını en aza indirgeyecek bir savunma önlemi almamız lazım.

Bugün de teknolojinin gelişmesiyle elektromanyetik sinyalleri kullanarak, zihin kontrolü yapıyor. Bu insanlar, kendilerini yaratanın yerine koymaya çalışıyorlar.

İnsanın bilinçaltını okuyarak, onun hevesini, nefsini kullanarak ve bu nefisle insanın üzerine tesir kurarak, “han nas” yapıya bürünerek, bugünkü yapıyı kontrol etmeye çalışıyor.

Lâkin Kur’an-ı Kerim’den iki sure okuyamayan, Allah’ın lütfettiği idrakini koruyamamış, saf ruhunu koruyamamış, dünyalık kariyer planlamasında yarış atı yaptığımız nesillere, iman kariyer planlamasında acaba ne veriyoruz?

Bunun yanında, kıldığımız namaz eğer bizim ahlâkımızda bir düzelme yapmamıza vesile olamıyorsa; hâlâ yalan söylüyorsak, emanete ihanet ediyorsak, verdiğimiz sözde durmuyorsak, anlayın ki kıldığımız namaz Maun Suresi’nin dördüncü ayetinde “vay o namazları kılanın hâline” dendiği, işaret edildiği gibidir.

Burada iğneyi kendimize, benliğimize, bazen şirazeden çıkan cemaatlerimize, tarikatlarımıza da batırmamız gerekiyor. Camialarımızın ve cemaatlerimizin kuruluş gayelerini iyi bilmek gerekiyor. Buradan topluma bir girelim eğer haksız bir, lokma su damarlarımıza girmeye başlarsa, o zaman raydan çıkarız “Bir ağaç var herkes bu ağaca tapıyor, medet umuyor.

Biri çaput bağlıyor, biri dibine anahtar gömüyor, kim ne istiyorsa türbeden aciz mahlûkattan istiyor, tabulaştırıyor… Ve hiçbir din adamı da durun bunu yapmayın demiyor. Bazen iliklerime kadar üzülüyorum bazı TV programlarından müziklerden kitaplardan bu toplumumuzun örf ve adetlerini yıkmaya çalışıyorlar.

İnsan neslini tüketmek için uğraşan insanlar var insan insanı yok etmek için çabalar mı?

Son söz olarak

Düşünme, itaat et diyenlere değil, düşün, sor sorgula, diyenlere kulak verin. Hayattan çıkartacağımız en büyük ders, hayatının kendisinin bir ders olduğunu anlamış olmaktır.

Unutmayın önümüzde iki seçenek var. Ya direk kendinize hizmet edeceksiniz; yâda uzun yol olan başkalarına hizmet yoluyla yine kendinize hizmet edeceksiniz. Tercih sizindir. Akıl, mantık, bilinç sizindir.

İstanbul Times / Ömer Kantemür  

Editör: TE Bilisim