Elimizdeki kayıtlara göre yaşlılara yönelik hizmetlerin 11. yy. Selçuklular döneminde başladığından söz etmek mümkündür.

Sultan II. Abdülhamit Han döneminde yapılmış, imarethane, aşevi ve barınma yerleri ihtiyaç sahiplerine sağlanmış ve günümüzde halen varlığını sürdüren “Darülaceze” yine bu dönemde yapılmıştır.

“İlk Huzurevi 1966'da Konya'da, ikincisi ise Eskişehir'de açılmıştır”

Türkiye’deki huzurevi sayısı Aile, Çalışma ve sosyal hizmetler Bakanlığı tarafından 2017 Nisan ayında 376 olarak açıklanmıştır.

Bu huzurevlerinin 142’si Bakanlığa bağlı olarak hizmet vermektedir.

Türkiye'de toplam huzurevi kapasitesi 31477 kişi olup 25434 yaşlı huzurevlerinden faydalanmaktadır.

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en büyük sorunlarından biri olan artan yaşlı nüfusunun Türkiye içinde gelecekte önemli sorunlara yol açacağı ve önlem, alınmaz ise mevcut sosyal politikaların bu alanda yetersiz kalacağına dikkat çekilmelidir.

Bu Küçük kısa tarihli bilgiden sonra kendi içimize huzurun kaçtığı yere dönelim

Adının neden huzur evi olduğunu da anlamış değilim, adını değiştirmek gerekir aslında hüzün evi olarak...

Huzurevleri eskiden yaşlının ailesi tarafından terk edilmesi ve yalnız kalması sonucu düştüğü kurumlar olarak algılanmaktadır.

Oysa günümüzde hizmet veren huzurevi firmaları dikkatimizi çekiyor.

Sanki o güzel insanların orda çaresizce bakışları beni yıkıp parçalıyor. Hele arkamdan dökülen o iki damla yaş adeta yeri delercesine düşüyor yanaklardan, ilk defa gördüğüm bu güzel insanların burada yeri yok…

Bu çınar ağaçlarının kökünü kesen evlatlar yazıklar olsun sizlere...

Ama onlara parayla satın alınmayan sevgi lazım bunları görmeyen gözler o bedende mutlu olabilir mi?

Biliyoruz ki; Huzurevleri yaşlı ve düşmüş ve kimsesiz kimseler için olmalıdır.

Bizleri büyütüp bu yaşlara gelmemize vesile olan o elleri öpülesi anne ve babaları hangi varlık böyle sevgiden uzak yere bırakabilir ki

O gururlu anne ve babalarımız gerçekten yalnızlıktan ya da çocuklarına yük olmaktan kaçmak için huzurevi şartlarını maalesef ki kabul ediyorlar.

Huzur evlerinde annelerimizi ve babalarımızı görünce içim acıyor.
Neden buralar dolu?

Neden her gün bir yenisi açılıyor?

Annelerimiz ve babalarımızı neden buralara yerleştiriyoruz?

Geleneksel aile yapısından çekirdek aileye geçiş ile aile yapısında meydana gelen değişimler, maddi yetersizlikler, kuşak çatışmaları ve medya üzerinden yapılan yayınlar bu süreçlerin oluşmasındaki temel nedenler arasında yer almaktadır.

Toplumun temelini oluşturan birey, etkileşimde olduğu aile içerisinde yavaş, yavaş yaşlıya duyulan saygı, kavramı yıkıma uğrama ya başlamıştır.

Lütfen kendimize gelelim artık özümüze dönelim biz böyle değildik ne oldu bize.

Eğitim kurumlarımız...
Her türlü meslekten insan yetiştiriyor. Neden hayırlı, saygılı ve ahlaklı insan yetiştiremiyoruz. Bir yerlerde eksiklik var diye düşünüyorum.

Evladın için bile üçüncü şahıs oluyorsun oğulların, kızların ve torunlarıyla internet aracılığı ile haberleşiyorsun. Sevdikleriyle hasret gideriyorlar ama sanal âlemde.

Sizi internetten görüyor eğer o da siz isterseniz. O elleri öpülesi anne ve babalara bunları yaşatmaya hakkınız yok.

Yaşlılar yük olmaz yük alır ama bunun kimse farkında değil. Yaşlılar gözden uzak bir köşede “yalnızca bir gölgeden ibaret olarak yaşamaya bırakılmamalıdır.

Onların yeri çocuklarının yanında ve himayelerinde olması gerekir. Başka kollarda başkalarının himayesinde değil.

Son söz olarak

Günümüzde toplumlar birilerinin eliyle yâda direk müdahalelerle toplumun yapısı bozuluyor. Bunu ’da. Basın sosyal medya aracılığı ile yapıldığını aklımızdan çıkarma mamız gerekiyor.

Toplum olarak bizim, kültürel ve ahlaki birçok değerlerimiz var ama ne yazık ki; bunların çoğunu zaman içinde kaybettik. Ya’ da kaybetmek üzereyiz.

Maddi değerler peşinde koşarken, o kadar çok manevi değerlerimizi kaybediyoruz ki, farkında bile değiliz.

Asıl mutluluk büyüklerimizle beraber gidiyor bunun farkında bile değiliz. Acaba yitirdiğimiz bu değerlerimizi bulabilecek miyiz?

Onları ne büyük umutlarla yetiştirdiniz büyüttünüz kim bilir nelerden vazgeçtiniz. Üzülmeyin siz sevginin en iyisine layık olan atalarımızsınız. Sizler kültürümüzü yaşatan birer abideler siniz.

Sizleri bu sevgiden mahrum edenler için bir gün onlarda aynı duruma düşebilir. Dert etmeyin hepinizin ellerinden öpüyorum siz değerlilerimizi Allah'a emanet ediyorum.

Onların bize ihtiyacı var

Hiçbir anne baba, evlatları tarafından terk edilmeyi hak etmez.

Buradan evlatlara sesleniyorum: Anne ve Babalarınızı huzur evlerinden alın! Almakla kalmayın çocuklarınızı büyütürken, gösterdiğiniz anlayış, şefkat, sınırsız sevgi, ilgi ve vicdanı da gösterin bunu bir lütuf gibi değil, isteyerek yapın ki kalpleriniz temizlensin geleceğe umutla bakıp, yarınlarımızda çocuklarımızdan beklentimiz olabilsin…

Belki neredesin oğlum diyenler var olduğu gibi neredesin baba ve anne diyenler de olsun.

Allah‘ım;

Sizler anne ve babanızı yaşı ilerledi bakıma muhtaç kaldılar diye huzurevine bırakacaksınız.

Peki, yarın sizin yaşınız ilerleyince ne olacak?

Ben size söyleyeyim sizin çocuklarınızda sizi direkt huzur evinin kapısına bırakacak!

Huzur evine yaşlananın bırakıldığı bir gelenek ile büyüyen bir neslin aksini yapması

Beklenemez!

Sayın okurlarımız sevgiyle ve ailenizle kalın

İstanbul Times / Ömer Kantemür

Editör: TE Bilisim