Gazetemiz BİR yaşında,
 
Dostlar,
 
Bundan tam bir sene önce yola çıkarken bazılarının yayıncılık çok zor ve meşakkatli bir iş
Üç beş sayı çıkarıp bırakacaklar dedikleri ile alakalı kulağımıza sık sık bilgiler geliyordu.
 
Biz ise bu tür malayani sözlere aldırmayarak nasıl ilkeli yayıncılık yaparak topluma faydalı olabiliriz diye enerji tükettik.Samimi ve dürüst olduğumuz için okurlarımız ve reklam verenlerimiz bizleri yalnız bırakmadılar.
 
Bizde onların güvenini boşa çıkarmayarak her hafta düzenli olarak onlarla buluştuk.
İnşallah bundan sonra ikinci yılımızdaki büyüme ivmemizi en az ikiye katlayarak hep birlikte daha güzel işlere imza atarak büyümemizi devam ettireceğiz.
 
Sizlerin bu destek ve güveni olduktan sonra rabbimde nasip ve kısmet ederse inşallah yakın bir gelecekte hem günlük hem de ulusal gazete olmamak için hiçbir engelimiz yok.
Yeter ki sizler gazetenizi sahiplenin ve desteklerinizi esirgemeyin bir gerisini yaparız elhamdülillah.
 
Öyle haberler yaptık ki muhatabımız bizimle konuşmayacağını söyledi,bazen öyle haberler yaptık binlerce kişi bizi yok etmek için var güçleri ile üzerimize geldiler.Biz her şeye rağmen yılamadık,usanmadık ve yorulmadık.Bunların tabii neticesi olarak da başarı geldi.
 
Öyle zamanlar oldu ki haklarında elli tane olumlu haber yaptığımız halde bir kez bile teşekkür etmeyenler en ufak bir eleştiride bizimle irtibatı olan insanları bile tehdid ederek bizden uzak durmasalar onlara da ambargo uygulayacaklarını sıkılmadan söylediler.Bize karşı akla hayale gelmeyen engel ve zorluklar çıkardılar.
 
Haklarında eleştirel haberler yaptığımız bazı kişiler bizimle medeni insanlar gibi konuşmak yerine Müslümanların ilk yıllarında Mekkeli müşriklerin akrabaları olduklarını bir kenara bırakarak sadece yeni bir din olan İslamiyet’e inandıkları için her türlü iletişim dahil akla hayale gelmeyen ambargolar uyguladıkları gibi üzülerek belirtelim bize karşı da maalesef
Yaptırımlara gittiler.
 
Halbuki biz hiçbir haberimizde belden aşağı vurandık.Bazen muhatabı zor durumda bırakan dosyalara elimize geçti.Ancak biz belden aşağı vurma medodlarını benimsemediğimiz için bu dosyaları elimizin tersi ile ittik.İyi ki de yapmışız yoksa bugün saygın ve güçlü İstanbul Times gazetesi olmazdı.
 
Bir Yıllık yayın hayatımızda hiçbir zaman belli bir parti ve grubun güdümüne girmeyi doğru ve uygun bulmadık.İnşallah da girmeyeceğiz.Her parti ve insan kendi görüşlerini gazetemizde bulmalı diye düşünüyoruz.Bunun içinde bir belde ve ilçeye gittiğimiz zaman mümkün mertebe her partiyi ziyaret etmenin gayretin içinde oluyoruz.Ancak bazı partiler yaptıkları veya yapacakları programlarını bizimle paylaşıyorlar.Bizde haberlerimizde onlara daha çok yer veriyoruz.Bizi çalışmalarından haberdar etmeyen ve teşriki mesaide bulunmayanların ekinliklerinden haberdar olmadığımız için pek tabi olarak kendilerine yer veremiyoruz..
 
 
Devletten,Vakıflardan Ve Derneklerden Ricamdır
 
Gerek devlet gerekse özel sektör tarafından öğrencilere verilen burs ve halka yapılan yardımların istenilen neticeyi vermediğini düşünüyorum..
 
Devlet bir işverene vereceği bir kredi için eli dereden su getiriyor.Ancak çoğu amacı dışında kullanılan sosyal harcamalara trilyonlarca para harcıyor.Ve bu harcamaları her ay yapmak zorunda kalıyor.
 
Basit bir örnek vereyim benimde üyesi olduğum Malatya İzollu Vakfı tam on altı yıldır yaklaşık olarak her ay üç yüz öğrenciye burs verdiğini duymaktayım.
Basit bir hesaplama ile her öğrenciye aylık olarak ortalama 150 TL burs verse üç yüz öğrenci için her ay 45.000 TL para ödeniyor demektir.
Bu bir yılda 450.000 TL iki yılda 900.000 TL yapar.Bu para’yı iki sene burs vermezse kendi ilçelerinde sermaye yokluğundan çalışamayan kayısı fabrikasında kaysıdan mamul ürün yapıp satsa en az 40/50 kişi sadece bu fabrika’da çalışır.Birde Malatya başta olmak üzere bu fabrikanın ürünlerini satan yirmi veya otuz tane büfe tarzı satış yeri yapsa buralarda da en az kırk veya elli kişiye iş imkanı sunsa ve o burs alan öğrencilerin ailelerinden birisi asgari ücretle işe alınsa ve bu kişi de 150 TL yi öğrencisine kalan 350 TL yi de köyünde yaşayan çoluk çocuğuna harcasa daha iyi olamaz mı ? Bu yapıldığı takdirde bir çok şey kazanmış olacağız.Birincisi büyük şehirlere akan göç duracak,ikincisi insanımız dilencilik kültüründen kurtulacak,üçüncüsü ticari hayat canlanacak kısaca sayısız yaraları varken her ay burs ve sosyal yardım ödemsi ile uğraşmanın sonu yok.Hem devletin sosyal yardımlaşma vakıflarına hem özel vakıflara yeni modeller geliştirmelerini tavsiye ediyorum.
 
Üniversite hayatını iyi bilen birisi olarak Öğrencinin üç yerde burs ayarlayıp her ay eline geçen 500 TL para ile genelde gidip kitap almadığını otuz yıllık bir yayıncı olarak biliyorum.Velev ki aldığı burs ile kitap alsa bile yirmi yaşında genç dinamik bir gencin hak etmediği bir parayı alması doğru değil.
 
İslamiyet’in ilk yıllarında olan Ehli suffa yani kendisini tamamen ilme adayan kişilere de değil 150 TL onlara da gerekirse 1.500 TL yardım yapılsın.Ama bugünkü sistemde dağıtılan burs ve yapılan sosyal yardımlar artık amacından sapmıştır.
 
 İstanbul Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere ilçe belediyeleri burs olarak verecekleri paraları akıllı ve dil bilen zeki iş adamlarına versinler ve desinler ki bu para ile fabrika kur ve en az yanında 3 sene 5 sene bu kadar insan çalıştır.Bu sistem herkese fayda sağlar.Ama bizler işin kolayını kaçıyoruz.
 
İzollu Vakfının Eski Ve Yeni Başkanlarından Talebimdir
Geçen Bayram Prof.Dr.İhsan Süreyya Sırma hocam İzollu vakfında kısa ama çok anlamlı bir konuşma yaptı dedi ki değerli dostlar her konuda uzmanlaşacak öğrencilere yatırım yapın.Mesela dedi ki dünyanın en iyi tarihçisi denildiği zaman sizin destek verdiğiniz kişi akla gelmeli demişti.Ama biz dünyayı sarsacak 10/15 tane insana yatırım yapacak yerde sırf üniversite diploması alayım da işe gireyim diyenlerle zaman harcarsak o uzmanları hiç mi hiç yetiştiremeyiz.
Ancak bizim vakıf yöneticilerimiz dünyanın en önemli Gazetecisi olmaya aday bu fakire
bırakın extradan destek olmayı daha abone bile olmamışlar.(Tabi bu örneği insanımıza sahip çıkamadığımızın anlaşılması için verdim yoksa dostların abone olup olmaması çok önemli değil)
Hatırlarsanız yıllar önce Filistin’in Ramallah bölgesinde elektriği İsrail tarafından kesilen
Ve abluka altında tutulduğu odanın bazı yeleri de İsrail saldırısında yıkılan bir alanda çaresiz ve elinde İsrail’in tankına topuna tüfengine karşı elinde küçücük bir silah ile bekleyen Yaser Arafat’a soru soran Amerikalı gazeteci Amanda Pour isimli kadın Sayın Arafat Neden İsrail’e karşı terör eylemleri yapıyorsunuz demişti.Hiç unutmam Arafat da ağlamaklı bir ses tonu ile bunu bana mı söylüyorsun demişti kadın da evet deyince Arafat İngilizce olarak “Şat up”
(kapat Çeneni)diyerek cep telefonunu kapatmıştı.Düşünüyorum da acaba soru soran kişi bir Müslüman olsaydı Arafat’a öylemi sorardı.Bunun için gazetecilerimize ve bilim adamlarınız sahip çıkalım diyorum.(Ne demek istediğimi artık anlayın,sahip çıkın derken de karşılıksız yardım edin demiyorum.Zaten bunu kabul edecek de değiliz ancak reklam tanıtımlarınızda bizi tercih ederseniz destek olmuş olursunuz)
 
Birlikte Rahmet Ayrılıkta Zahmet Var
Bu yazımda özetle şunu vurgulamak istiyorum her üniversiteyi kazanana değil yaptığı işte marka olmak isteyen az sayıdaki talebeye en üst seviyede sahip çıkılsın.Ama kimsenin işine yaramayan 300 öğrenciye her ay 150 TL verirseniz bu para kimsenin işine yaramadan heba olup gidiyor.İlçe Kaymakamız sayın Osman Bilgin özel sektör mantığı ile çalışan bir idareci.Kale Kaymakamlığı,İzollu Vakfı ve Aluçlu Derneği iki yıl süresince dağıttıkları sosyal harcamaları en az seviyesine indirsinler.Ve bu artan paralar ile ilçede üç konuda yatırım yapsınlar.1.iş sahası :Kayısı ve Kayısı ürünlerinden mamul edilecek ürünlerin pazarlaması,
2.İş sahası : Karakaya Baraj gölünde avlanılacak balıkların değerlendirilmesi 3.iş sahası da su Sporları konusunda tesislerin yapılıp işletilmesi.   
İlk Vakıf başkanım Adnan .Başdemir,den başlamak kaydı ile halen vakfa önemli katkıları olan M.Zeki Baykal,Vedat Toy,Ali Taşkıran ve Kadir Karaca’ya tarihe izollu modeli olarak geçecek devasa bir fikir veriyorum.Bu fikir rapor halinde gelişmiş ülkelerde bir yelere sunulsa sunan kişiyi zengin eder ama ben ilçem ve vakfım için bir şey istemiyorum.
İki yıl önce yazılı olarak bu fikrimi Vedat Başkan’a iletmiştim.Çünkü Mevcut başkanlar içinde fikirlerime en çok önem veren kişi kendisidir ama o bile bu projenin üstünde durmadı.
Bazıları diyecek ki mademki bu projeyi iki sene önce sundun dikkate alınmadı neden bu sefer gazetede yazdın.
 
Hani Peygamber efendimiz veda hutbesini irad ederken sahabelerine diyor ya burada olanlar olmayanlara söylediklerimi nakletsinler olur ki o nakledilenler daha iyi anlarlar diye tembihte buluyordu.Bende gazetede neşrederek bizim vakıf bu projenin kıymetini bilmedi belki başka bir vakıf uygulayarak ülkeye katkı yapar ve bana da dua ederler diye gazetedeki köşemde de yazayım diye düşündüm.
 
Birinci kuruluş yıl dönümümüz için telefon açan ve mail atan dostlara saygı sevgi ve en derin muhabbetlerimi sunarım.
 
 
Editör: TE Bilisim