Çetiner Dilsiz Şeytan olmamak için susmayacağım dedi
Gazeteci Yazar Hüseyin Çetiner Eylül 2009’da İstanbul’da yaşanan sel felaketinden sonra Dere yataklarına ,yol kavşaklarına ve Sahillere yapılan ve haklın yaşamını tehlikeye atan binalar ile alakalı bir mücadele başlattı.
Ataköy Sahilini perişan eden Kuzu Toplu İnşaat A.Ş (Özen Kuzu) nin Projesi olan SEA PEARL” Deniz İncisi” ile alakalı yaptığı haberlerden dolayı sayısız dava açılan Çetiner bütün davaları kazandı. Başında geçenleri anlattığı Kitabı kısa süre içinde yayınlanacak ve okuru ile buluşacak. İşte o kitap için Hüseyin Çetiner tarafından yazılan önsöz.
"KİTABIN ÖNSÖZÜ"
1983 yılından beri matbuat aleminin içindeyim. Gazete dağıtmak, kitap satmak, Kitap yazmak ve yazdığım kitapların basımını yapıp insanlık aleminin istifadesine sunmak beni en çok mutlu eden olayların başında gelmektedir.
Oyun namına ,eğlence namına bir şey bilmem ve bilmek de istemem. En zevk aldığım konu yazmak ve tarihe not düşmektir.
2008 yılında kendi gazetemizi ve web televizyonlarımızı kurarak hep şikayet ettiğimiz batılılar haberleri tek yanlı veriyor biz neden kendi gazete ve televizyonlarımızı kurmayalım hayali kurar dururdum. Allah 6 Şubat 2008 de ilk sayımızı çıkarmayı nasip etti.
Eylül 2009’da bir ramazan gecesi sahur vakti Başakşehir Sular Vadisinde sel sularının önüne ne çıkarsa alıp götürdüğünü kendi gözlerim ile gördüm. Sabah olup ortalık aydınlanınca İkitelli Tır garajında çok sayıda sürücünün hayatını kaybettiği ve koskoca Tırların karton gibi düm düz olduklarını müşahede ettim.
İBB başkanı Dr.Mimar Kadir Topbaş dere yataklarında ne kadar yapı var ise tapulu ve imarlı olsalar bile sonucuna katlanıp hepsini yıkacağız demişti. Bunun o kadar kolay olmayacağını olayın verdiği ızdırap ile söylenmiş sözler olabileceğini düşünmüştüm.
Ama en azında Basın ekspres yolu , başta olmak üzere sahillere imar izni verilmeyeceğini düşünmüş ve hayal etmiştim.
Kısa bir süre sonra TOKİ ve EMLAK Konut’un temin ettiği 130 bin m2 lik arsada KIYI kanununa muhalefet edilerek KUZU TOPLU İNŞAAT A.Ş.’nin sahibi Özen KUZU’ya inşaat yapmak üzere verilen imarı duyunca içten bir EYVAHHH çektim.
Çünkü Sea Pearl’ün yapıldığı yer benim gençliğimin en güzel denizi seyretme noktalarından birisiydi.
Artık Ağaçların arasında sık sık gidip tabiat ile hem hal olduğum yer betona teslim edilirken ne kadar güzel oldu. Kuzu İnşaat burada 3 milyar dolarlık iş yapacak çok memnun ve mutlu oldum diyemezdim. Ben de demedim zaten.
Masa başı asparagas haber yapmak huyum olmadığı için hemen İstanbul Mimarlar odası genel sekreteri Mimar Ali Hacıalioğlu ile görüşerek burası ile alakalı web tv miz ve gazetemiz için bir söyleşi yaptım.
Bu söyleşide aklıma gelen her soruyu sordum. Bu sorulardan derleme gerçek ve doğru bir haber yapıp yayınladım.
Bu Haber de Kuzu Toplu İnşaat A.Ş. (Özen Kuzun) nin avukatlarının bütün mahkeme dilekçelerinde ve en sonda 12.10.2016’da yerel mehkemelerde kaybettikleri davanın Yargıtay’a taşınması için yazdıkları dilekçelerinde yazdığı bizim “Ataköy sahilinin betonlaştırıldığı,İstanbul’da kara parçası kalmadığı, projenin Ataköy Konaklarının önünü kapattığı, sahilin kullanımını halka kapattığı, rantın herkesin gözünü bürüdüğünü, alt zeminin sağlıklı olmadığı ,sorunlu bir proje olduğunu, sahillere tecavüzün son halkası olduğu, konut satın alanların ileride er yada geç sıkıntı yaşayacağı, projenin İstanbul’un kalbine saplanan bir hançer olduğu” nu ileri sürerek haksız ve hukuka aykırı bir yayın yaptığımızı iddia ediyor.
Bugün dönüp arkama baktığımda hayatımda yazdığım en doğru,en anlamlı,en değerli ifadelerim olduğuna şahit oldum. Ancak bir iki eksik ifade olmuş onları da burada tamamlamak isterim. “ Kuzu Toplu İnşaat A.Ş.(Özen Kuzu) nun biz milyar dolarlık iş yapan bir grubuz. Kartel medyasını Dubai’ye götürüp verdiğimiz reklam parası ile onlar bizim bu proje ile alakalı ses çıkarmıyorken ve her gün reklamımızı yaptıkları halde yerel bir Gazete olan İstanbul Times kendisini ne sanıyor ? Sorusunu PR ajansları bizzat bana söylemişti.
Kuzucuklar üç beş dava açarız gazetenin sahibi gelip bize yalvarır yakarır düşüncesinde olmuş olacaklar ki yenilen pehlivan güreşe doymazmış misali her kaybettikleri davanın ardında bir yenisini açarak paraları ile ŞÖHRETLERİ İLE Bana diz çöktüreceklerini sandılar.
Oysa bizim tek güvencemiz HAK‘tı ve Hak yolunda başımızı vermeye iman etmiştik. SEA PEARL ile alakalı yaptığımız tüm haberlerde eksik var fazla yok. İnşallah bu eser de eksik bıraktığımız tarafları da tamamlayacağız.
Sen misin bu haberi yapan dercesine yargı yolu ile beni bunaltma bombardımanı başlattılar…
1-İlk önce İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik şubede ifade everdik.
2- Daha sonra ise Bakırköy basın savcılığına gidip ifade verdik. Savcılık yaptığımızın gazetecilik faaliyetinin bir parçası olduğu gerekçesi ile şikayetlerini RED etti.
3-Bu sefer sanki biz inşaat firmasıymışız gibi Sınai ve Mülkiyet Haklarına bakan cumhuriyet savcılığına dilekçe vererek HAKSIZ REKABET yaptığımızı iddia ederek suç duyurusunda bulundular. Verdiğimiz dilekçe ile haksızrekabetin olabilmesi için ayı meslek kolunda faaliyet göstermemiz gerektiğini ifade ettik. HAKLI olduğumuzu burası da tescil ederek yapılanşikayeti RED etti. Gerekçeli olarak yapılan şikayetlerin re olmasına rağmen vaz geçmediler bu sefer de:
4-Bakırköy 6.Asliye Hukuk Mahkemesinde şahım ve şirketim adına 08.07.2015 tarihinde 2015/324 Esas sayılı dosya ile Manevi tazminat davası açtılar. Tabi yıllarca mahkemeye gidip gelirken zaman ve para kaybı yaşadım. İlgili mahkeme 10.05.2016’da verdiği gerekçeli kararda Davacı KUZU TOPLU KONUT İNŞAAT A.Ş.(ÖZEN KUZU) nin açmış olduğu davanın ispat edilememesi nedeniyle REDDİNE karar verdi.
5-Kuzu İnşaat ‘ın hakkımızda açtığı Mesnetsiz davaları kaybettiğini ifade ederek YARGIDAN KUZU Toplu Konut A.Ş. ve Sea Pearl’e bir tokat daha başlığı ile bir haber yaptık. Hayatımızda hiç gitmediğimiz İzmir Dikili’de haberin yayından kaldırılması için dava açtılar. Türk yargısı mahkeme safhasını anlattığımızı ifade ederek bu davayı da RED. Etti.
6-Yenilen Pehlivan Güreşe doymaz misali bu seferde yerel mahkemede kaybettiği davayı 12.10.2016 da yargıtay’a taşıdı. Bu davadan sonra ellerinde kalan tek yer galiba Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmek olacak. Bizim ölçümüz doğru duvar yıkılmaz.
Hüseyin Çetiner /23 Şubat 2017