CHP lideri Deniz Baykal'ın Meclis'te partililere seslendi. Gündeminde GDO, Kürt açılımı ve 'ıslak imza' olayı vardı. Konuşmasına Genetiği Değiştirilmiş Ürünlerle ilgili yeni çıkan kararnameyi eleştirerek başladı. Bebeklerinin kullanmasının yasak olduğu GDO'lu ürünler için "Bebeğe zararlı olan büyüğü zararlı değil mi?" diye sordu ve bu işin peşini bırakmayacaklarını söyledi. İkinci olarak yine Kürt açılımına değindi ve bu konunun 10 Kasım'da Meclis'te görüşülecek olmasını manidar olarak nitelendirdi. "Bayrakların yarıya indiği bu günde biz bu açılımı bozacağız" dedi. Son olarak gündeminde ıslak imza vardı. Metnin orijinali olduğu iddia edilen belgeyi gönderen muhbirle dalga geçti. CHP'nin olaya bulaştırılması nedeniyle o muhbirin güvenirliğini yitirdiğini söyledi ve "çık ortaya da seninle hesaplaşalım" dedi. İşte Baykal'ın söyledikleri: YENİ TEHLİKE: GDO 'Son günlerde yeni bir açılım var: GDO... Genetiği değiştirilmiş organizma... Yani bundan sonra bizim ürünlerimiz Allahın verdiği şeklinden başka bir şekle girecek! Bu konuda yasa beklerken, birden yönetmelik çıkardılar. Türkiye'de hormon konusunda zaten bir belirsizlik var. Yurtdışına gönderdiğimiz ürünler tahlil sonucunda, dışarıya kabul edilmez, geri gönderilir, iç piyasaya sunulur. Yani Rusya kendi vatandaşına yedirmediği ürünü almaz, Türkiye Rusya'nın almadığı ürünü kendi vatandaşına yedirir TÜRKİYE'NİN TARIMI BAŞKALARINA TESLİM EDİLECEK İki noktaya dikkat çekmek istiyorum. Birincisi insan sağlığı... Bu konudaki riskler çok iyi araştırılmalı... Ama bu olayın bir tarafı. Ama aynı zamanda Türkiye'de tarımın, çiftçinin, ekonominin Türkiye'nin dışına çıkması... Türkiye'nin kendi imkanlarıyla üretim yapan bir ülke halinden çıkarılıp, başkalarına teslim olması haline geliyor. BEBEĞE ZARARLI OLAN BÜYÜĞE ZARARLI DEĞİL Mİ? Bir kere GDO'lu tohumla üretip ben hep üretirim diyemeyeceksin, hep alacaksın, hep alacaksın. Türkiye'nin ürün çeşitliliğini teslim edeceğiz... Yönetmelik çıkmış diyor ki sakın bebeklere vermeyin. Bebeğe zararlı olan büyüğe zararlı değil mi? Ananın karnındaki bebeğe zararlı değil mi? Anası kullanacak, cenin annesinden beslenmeyecek mi? Bebek emecek, annesinden o sütle geçmeyecek mi? 70 milyonun sağlığı, gelecek kuşakların istikbalini tehlikeye atan bir olay... Oraya koymuşlar, binde 9'a kadar mübah, binde 9'u geçince üzerine yazacakmış. Vatandaş işi gücü bırakıp, gözlüğü takıp okuyacak. BU BİR GIDA TUZAĞIDIR Açılım falan derken böyle bir gıda tuzağını ortaya koyuyor. Derhal bu yönetmelik iptal edilmelidir. Bu açılım da diğer açılımlar gibi tuzaklarla doludur. Eğer onlar yürürlükten kaldırmazlarsa, biz tüketici olarak, her türlü kanuni hakkımızı kullanacağız. Peki GDO'lu ürün kullanmayan firma bunu ilan edebilecek mi? Hayır! O zaman GDO'lu ürünü satamazmışsın! Böyle işlerde zarar yıllarca sonra ortaya çıkar. Birçok araştırmada kaygı verici sonuçlar çıkmış. Bir vur-kaç operasyonuyla bunu şimdi çıkarmanın hangi ihtiyaçtan çıktığını anlamak mümkün değil. AÇILIMIN 10 KASIM'DA MECLİS'E GELMESİ ÇOK MANİDAR HÜKÜMETİN BAYRAĞA ALERJİSİ VAR Hükümetin bayrağa alerjisi var. Haksızlık etmeyelim, PKK bayrağına alerjileri yok, onlar rahatça açıyor. Meclis'e bayrak sokmayı yasaklamaya kalktılar. Türk bayrağı yasak, Azeri bayrağı yasak, ama PKK bayrağı o kadar da yasak değil AÇILIM 10 KASIM'DA MECLİS'E GELECEK Şimdi yeni bir haber var. Kürt açılımı Meclis'e geliyor. Ne zaman? 10 Kasım'da!.. 10 Kasım'da Meclis'e Kürt açılımını getirme kararını almış hükümet. Yani düşünüyorum bu açılımın Atatürk'ün ölüm gününde getirilmiş olması, derin bir anlam mı taşıyor. Atatürk öldü, şimdi biz bunları yapabilir miyiz mi ? demek istiyor. Bu açılımın Türk bayrağının yarıya indirildiği günde getirilmesi çok anlamlı, biz bu açılımı bozacağız AÇILIM KANDİL'E YAPILDI Elbette Türkiye'nin bu en çok acıları yaşayan bölgesine sahip çıkması lazım. O bölgede yaşayan vatandaşlarımızın kendini eşit hissetmesi için gereken her şeyi yapmalıyız. Ama bu açılım, güneydoğuda yaşayan vatandaşlarımızın değil, dağa, PKK'ya Kandil'e yapıldığı ortaya çıktı. Dağı meşrulaştıracağız diye Türkiye'de hukukun nasıl katledildiğine de tanık olduk. ERMENİ AÇILIMI Hükümet neyse ki, bizim baskımız ve vatandaşın itirazı üzerine Yukarı Karabağ sorunu çözülmeden sınırı açmayız dediler. Ermenistan Karabağ'ı çözersek darbe olur deyip yan çiziyor. Ermeni açılımının bize kazandırdığı bir şey yok ama Azerbaycan'ı kaybettik. Bu açılım Türkiye'ye ne getirdi? Kürt açılımı, GDO açılımı ne getirdi?MUHBİRE HODRİ MEYDAN! ÇIK MEYDANA HESAPLAŞALIM Biz silahlı kuvvetlerin içinde cuntalaşmayı çok tehlikeli sayarız. TSK'ya yakıştırmayız. Gereği neyse yapılmalı. Bu çalışamyı yapanlar eğer emir kumanda zinciri içinde yapılmışsa arkasındaki insanlar için de gereği yapılmalı. O zaman da söyledik, şimdi de söylüyoruz. Haziran'daki o belge fotokopi çıktı. Bir şey yapılmadı. Ama biz o zaman 'orduya karşı bunları kim yaptı' dedik. kimsenin sesi çıkmadı. Kısa bir süre sonra yeni bir aşamaya geldik. İstanbul'daki savcılığa bir mektupla 'işte orjinal ıslak imzalı belgenin aslı' diye bir belge sunuldu. Onun yanında bir ihbar mektubu yazdı. Bir ek belgeyi daha o mektubun içine koydu ve gönderdi. İş kapsamlı geniş bir ithamnameye dönüşmüş. 4,5 AY NİYE SAKLADIN? Bu belgeyi sunan kişi diyor ki ben bunu 12 Haziran'da aldım diyor. Ekime kadar 4,5 ay var. Peki bugüne kadar niye ortaya çıkarmadın? Ortalık çalkalandı, herkes orjinal belgeyi aradı. Bu 4,5 ayda ne oldu? Türkiye'de askeri yargılamayla ilgili çok önemli bir düzenleme bir geceyarısı baskını şeklinde aniden geldiği gibi birkaç saatin içinde çıkarıldı. MUHBİRE SESLENDİ Belge yetmedi, o muhbir vatandaş dedi ki CHP de bu işin içinde. Ben büyük bir sabırla olayı izliyordum. Ama CHP de bu işin içinde deyince ben dedim ki 'arkadaş senin tespitin bu kadarsa sana güvenilmeyeceğini anladım". CHP silahlı kuvvetlere sahip çıkar, saygı duyar ama en başından beri silahlı kuvvetleri siyasetin içine almamaya kararlı bir partisiyiz. 12 Marta karşı çıktık, 12 Eylül'de CHP olarak kapatıldık, sürgünlere gönderildik, arkadaşlarımız partililerimiz en büyük acıyı o dönemde yaşadılar. Daha sonra da silahlı kuvvetlerimizin Türkiye'nin karşı karşı bulunduğu sorunlarla ilgili takındığı tavırları en doğru biçimde sorgulamış bir partiyiz. Saygı duyarız ama kendimize de saygı duyarız. Çıkmış vatandaş bunu söylüyor. Arkadaş sen kimsin, önce seni görelim! Çık ortaya da bir hesaplaşalım. Çamur atıp nasıl saklanıyorsun, çık ortaya ispatla bakalım iddialarını... Söyleyecek, perde arkasında Türkiye'yi birbirine katacak. POSTADA KAYBOLURSA KAYBOLSUN YENİSİNİ YAPARIM MI DEDİ ACABA? Bu arkadaş saat 4,5'ta belgeyi almış, 4,5 ay beklemiş, sonra postaya koymuş, diliyle pulunu yapıştırmış, göndermiş. Sen nasıl güveniyorsun da postayla gönderiyorsun. Hadi mektup yerine ulaştı diyelim. O mektubu aşan kişi imzasız diye çöpe de atabilirdi bunu nasıl göze alıyorsun. Ben 4,5 ay bekletmesiyle ilgilenmiyorum ama bu nasıl iştir? O arada kanunun çıkması tesadüf mü? Postayla göndermiş, kaybolursa kaybolsun, ben yenisini imal ederim, bak zaten makinesi var ıslak imzanın mı dedi acaba? Adli Tıp kuvvetli ihtimalle değil de orta karar olabilir demiş. Bu insanlar 10 gün ya da bir ay önce oraya gelmiş. Peki onlar gramofog mu? Doktor mu? 3 kişi karar vermiş. O 3 kişi için bile nihayi bir karar değil.. ONU DA MI MUHBİR VATANDAŞ VERDİ İhbar mektubu aynı gün gazetelerde. Savcılık diyor ki, biz vermedik, muhbir vermiştir. Adli Tıp'ın verdiği rapor da basınadaydı aynı gün. Onu da mı muhbir vatandaş verdi.
Editör: TE Bilisim