Çelik şöyle konuştu:

Dilek Özçelik isimli kızımız önce kendisine Allah'tan şifalar diliyorum. Geçmiş olsun dileklerimi ifade ediyorum. Epey zamandan beri sayın Bakanla görüşmeyi bekliyor veya kolluyor, il başkanlarının önünde de durmuş vesaire. Sayın bakana bilgi veriliyor 'Bu kanser hastasıdır ve acilen ilaç alması gerekiyor, parası yok' diyorlar. O da camiye giderken, hemen gelir gelmez sayın Bakan elini cebine atıyor, cebinde ne kadar para varsa, ben kendisine sordum 'ne kadar vardı?' dedim.

Dilek'in ilaçlarını CHP, Yunanistan'da buldu

KENDİSİNE 'NE KADAR VERDİN' DİYE SORDUM

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı'nın bütün uygulamalarına, detaylarına vakıf olmayabilir. Neticede kendisine destek, yardım isteyen bir üniversite öğrencisi, bir genç kız geliyor ve kendisine de bu şekilde bilgi verildiği için acilen, hemen alması gerekiyor. O da elini cebine atıyor. Kendisine 'ne kadar vardı' diye sordum. 2 bin lira varmış. Kızımıza bu parayı vermiş 'kızım git ilacını al' demiş.

SAYIN BAKAN VİCDAN SAHİBİ VE DİGERGAM


Sayın Bakan cebinde ne kadar para varsa çıkarıp veriyor. Camiden çıktıktan sonra bu kızımız gelip diyor ki; 'Efendim ben dilenci değilim, bunun çözümünü istiyorum' diyor ve sizin söylediğini şeyleri söylüyor. Sonra sayın Bakan kendisiyle çok daha yakından ilgilendi, 'Kızım ben valiliğe gerekli şeyi söyleyeyim, gerekli şeyi yapayım' dedi. Şimdi bunun yöntemini tartışabilirsiniz. Eğer sayın Bakan vicdan sahibi, digergam bir insan olmasaydı, başkasının derdini kendi derdi kabul eden, bir genç kızın derdiyle ilgilenen, ilgilenmek isteyen bir insan olmasaydı, vicdanında zaten bir sızı duymasaydı... Öyle herkes her önüne gelene cebindeki 2 bin lirayı çıkarıp vermez, Yapılan bu.

TEPEDEN TIRNAĞA İYİ NİYETLİ BİR HAREKET


Şimdi yöntemi sorgulayabilirsiniz. Ama tepeden tırnağa iyi niyetle yapılmış, daha sonrasında da kızın durumunun ortaya çıkması sonucunda, kızcağız kemoterapiden dolayı saçları dökülmüş falan değil. Daha yeni kanser teşhisi konmuş, henüz yatırılmış değil. Herhalde derslerinden, okulundan dolayı müsaade istemiş. Bu durumu da bakanın dikkatine dokunuyor. Yani üzülüyor, şefkatini celbediyor ve böyle bir durum ortaya çıkıyor. Zaten üniversite öğrencilerinin sağlık masrafları medikososyal bilimleri tarafından karşılanıyor. Devlet tarafından sosyal güvenlik kurumu tarafından karşılanıyor.

FAZIL SAY’A VERİLEN CEZA

“Düşünce özgürlüğü ile ilgili söylediğinize yürekten katılıyorum burada hiçbir problem yok. Sayın Fazıl Say'ın iyi bir bestekar olması bizim içinde bir iftihar meselesidir. Burada ayrıldığımız bir nokta yok. Ben ateistim diyor, bir sakınca yok. Rahatlıkla ifade edebilir. Laiklik dediğimiz şey budur.

Sayın Fazıl Say ‘Ben ateistim’ dediği için ya da ateistliğin iyi bir şey olduğunu savunduğundan dolayı bir ceza alsa, ben de olayı kınardım. Böyle bir fikri beyan ettiği için ceza almamıştır.

Yine bu kamuoyunda nasıl karşılanır. Halkın benimsediği dini değerleri alenen aşağılamadan dolayı ceza aldı, şurada anlaşmamız gerekiyor. Başkalarının kutsalları sizin kutsallarınız olmayabilir ama siz başkalarının kutsallarını aşağılama hakkına sahip değilsiniz.

Bu arkadaşın birinci sabıkası değil bu;

Ertuğrul Günay, Fazıl Say “Ben gideceğim” dediği zaman “Bakan kes” diye tweet attı. Arabesk müziğe hakaret etti. Bu söylenen sözler normal ruh haline sahip bir insanın söyleyeceği sözler midir?

Çelik, Ahmet Hakan’ın “Fazıl Say'ın söylediği sözler belki etmemesi gereken sözler. Biz bunu kınarız, eleştiririz. Bu lafları mahkemeye taşımanın manası nedir?" eklindeki sorusunu ise “Bu dava sonuçlanmış bir dava değil. Ertelenmiş bir şeydir. Bir daha aynı şeyler tekrarlanmazsa hapse filan girmeyecek. AİHM, AB Konseyi'nin mahkemesidir. AİHM, bu tür davalarda ceza vermiştir. Avrupa standartlarında kutsal değerlere hakaret etmek de suçtur” şeklinde yanıtladı.

EMEK PROTESTOSU


Ahmet Hakan’ın Emek'i niye yıktırıyorsunuz? Sorusuna Çelik şöyle yanıt verdi;

“Yıktırmıyoruz. Binalarda, insalarda bütün yapılar fanidir. 129 yıllık bir bina. Bunun temelleri göçüyor. Zeminin 2 kat altında bir sinema. Bu sinemanın ortadan kaldırılması söz konusu değil. Doksanlı yıllarda bir firma tarafından kullanım hakkı alınmış. Buraya bir AVM filan yapılmıyor. Beyoğlu'nun ruhuna uygun bir proje hazırlanmış. Sinema kısmını yukarı taşıyacağım diyor. Bu bir ticari mesele”

Ahmet Hakan’ın “Bu bir kamu malı. O adam kar edecek diye benim salonumu nasıl yıkar?” sorusunu ise Çelik şöyle yanıtladı:

“Bu projeye Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurumu izin vermiş. Emek sineması, sinema olarak devam edecek. Vatandaş ne olduğunu bilsin. Burası bir alışveriş merkezine dönüştürülmüyor.

Hür teşebbüsün olduğu bir ülke değil mi? oradaki şartnameye adam uymuyorsa yakasına yapışırsınız. Mimarlar Odası bunu mahkemeye götürmüş. Mahkeme yürütmeyi durdurma kararı vermiş. Birileri diyor ki burası sinema olarak kalsın. Böyle bir itiraza saygı duyarım. Protestocu bir protestoyu şiddete başvurarak yaparsa, suçlu olur. O gün çekilen bir sürü fotoğraf var.

Sanatkarlar, sanatseverler iyi niyetle bir protesto yapmıştır. Pankart asabilir, slogan atabilir. Bütün protestolar, gösteriler yapılabilir izinsizde olsa. Ama orada şiddet var. Bu konuda hangi sanatçı, hangi sivil toplum örgütü, hangi oda gelip konuşursa dinlerim". 
Editör: TE Bilisim