Bu günde yaşanan önemli olayların bazıları şunlardır:
Nûh (Aleyhisselâm)ın gemisinin Cûdî dağında durup kendisinin ve beraberindekilerin tufandan kurtuluşu,
Kur’ân-ı Kerîm’de “Zinet Günü” olarak anılan, Benî İsrâîl’in Firavun ve ordusundan kurtuluşu,
Âdem (Aleyhisselâm)ın ve Yûnus (Aleyhisselâm) ile kavminin tevbelerinin kabulü,
Hüseyin (Radıyallâhu Anh)ın ve beraberindeki ehl-i beyt mensuplarının Kerbelâ mevkiinde şehîd edilişi.
Ashâb-ı Kehf’in bir yanından öbür yanına Âşûrâ günü döndürüldüğü bilgisi de, konuyla ilgili nakledilen haberler arasındadır.
Âşûrâ Gününü Oruçlu Geçirmenin Fazîleti
Nebî (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)den şöyle rivâyet olunmuştur: “Âşûrâ günü orucu -Allah Te’âlâ’dan ümit ederim ki- öncesindeki bir senenin günahlarına keffârettir.”
Büyüklerden biri, her gün karıncalara ekmek ufaladığını, Âşûrâ günü olduğunda ise yemediklerini rivâyet etmiştir.
Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in o gün çocukları dahî yedirtmediği rivâyet edilmiştir.
Âşûrâ Gününde İşlenen Sâlih Amellerin Fazîlet ve Bereketi
Bu günde yapılmasında hususî fazîlet nakledilmiş olan diğer amellerden bazıları da şunlardır:
Abdullâh (Radıyallâhu Anh)dan yapılan rivâyette Nebî (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Kim ehline Âşûrâ günü genişlik yaparsa, Allah Te’âlâ da ona senenin diğer vakitlerinde genişlik verir.”
İbnü Ömer (Radıyallâhu Anhümâ)dan yapılan rivâyette Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurmaktadır: “Kim maddî gücü olup da Âşûrâ günü kendine ve ailesine genişlik yaparsa, Allah Te’âlâ ona gelecek senenin başına kadar hayırları geniş yapar.” Süfyân (Rahimehullâh) bu hadîs-i şerîfle ilgili tecrübeye dair şöyle demiştir: “Bunu 50 seneden beri tecrübe ettik. Ancak hayırların genişlediğini gördük.”
Abdullah ibnü Amr ibni’l-Âs (Radıyallâhu Anhum)dan yapılan rivâyette şöyle gelmiştir: “Kim Âşûrâ günü oruç tutarsa, bir sene (nâfile) oruç tutmuş gibi olur. Kim de o gün sadaka verirse, bir senelik (nâfile) sadaka vermiş gibi olur.”
Nakletmiş olduğumuz rivâyetlerden de anlaşılacağı üzere, Muharrem-i şerîfin onuncu günü olan Âşûrâ, sâlih amellere karşılık verilecek ecir ve mükâfatın katbekat katlandığı, kıymetli ve bereketli bir gündür. Bu günde birçok büyük hâdise yaşanmış, tevbeler kabul edilmiştir. Dolayısıyla böyle bir günde, Allah Te‘âlâ tarafından emredilmemiş ve Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) tarafından da telkin edilmemiş bir yas veya matem içerisine girmek doğru değildir. Bu tür hatalar hakkında insanları bilgilendirmek ve uyarmak, mühim bir vazifedir. Muhakkak ki her şeyin en doğrusunu bilen, Allah Te‘âlâ’dır.
1- Şeyh Muhammed ibni Abdilhayy ed-Dâvûdî el-Kattān’ın “Mecmû‘a”sında zikredildiği üzere; Şeyh Ebu’l-Bekā el-Ömerî’nin, İbni Ferhûn’un “el-Mesâilü’l-melfûza” isimli eserinden nakline göre; Âşûrâ günü bu duâyı yedi kere okuyan o sene ölmez, eceli gelen ise okumaya muvaffak edilmez:
سُبْحَانَ اللّٰهِ مِلْاءَ الْمِيزَانِ وَمُنْتَهَى الْعِلْمِ وَمَبْلَغَ الرِّضَا وَزِنَةَ الْعَرْشِ لَا مَلْجَأَ وَلَا مَنْجَا مِنَ اللّٰهِ إِلَّا إِلَيْهِ سُبْحَانَ اللّٰهِ عَدَدَ الشَّفْعِ وَالْوَتْرِ وَعَدَدَ كَلِمَاتِ اللّٰهِ التَّامَّاتِ كُلِّهَا أَسْأَلُكَ السَّلَامَةَ بِرَحْمَتِكَ يَاأَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ وَلَاحَوْلَ وَلَاقُوَّةَ إِلَّا بِاللّٰهِ الْعَلِىِّ الْعَظِيمِ وَهُوَ حَسْبِي وَنِعْمَ الْوَكِيلُ نِعْمَ الْمَوْلَى وَنِعْمَ النَّصِيرُ وَصَلَّى اللّٰهُ وَسَلَّمَ عَلٰى خَيْرِ خَلْقِهِ مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِهِ وَصَحْبِهِ أَجْمَعِينَ
Anlamı:
“Allâh-u Te‘âlâ’yı mîzân dolusunca, ilminin sonsuzluğunca, rızasına ulaşıncaya kadar ve Arş’ının tartısınca tesbîh ederim! Allâh-u Te‘âlâ’dan başkasına sığınılıp kaçılmaz, yine ancak O’na sığınılır!
Allâh-u Te‘âlâ’yı çiftlerin ve teklerin sayısınca ve tamam olan kelimelerinin tamamının sayısınca tesbîh ederim!
Ey acıyanların en merhametlisi! Senden rahmetinle (bütün belâlardan) selâmet isterim. O yüce ve büyük olan Allâh’ın yardımı olmadan hiçbir günahtan dönüş ve hiçbir ibadete kuvvet olamaz.O bana yeter! Ne güzel Vekîl’dir! Ne güzel Mevlâ ve ne güzel yardımcıdır! Allâh Te‘âlâ, mahlûkatının en hayırlısı olan Muhammed (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)’e ve âl-i ashâbının tamamına salât ve selâm eylesin!”
2- Âşûrâ günü yetmiş kere bu duâyı okuyanı Allâh-u Te‘âlâ mağfiret buyurur:
حَسْبِيَ اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ نِعْمَ الْمَوْلَى وَنِعْمَ النَّصِيرُ
Anlamı:
“Allâh bana yeter! Ne güzel Vekîl’dir! Ne güzel Mevlâ ve ne güzel yardımcıdır!”
3- Şihâbüddîn es-Sühreverdî (Kuddise Sirruhû)dan şöyle nakledilmiştir; Her kim bu duâyı âşûrâ günü üç kere okursa o sene ölmekten emin olur. Zira eceli takdir edilen kişiye o gün bu duâyı bu şekilde okumak nasip olmaz!
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
اَلْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ وَالصَّلَاةُ وَالسَّلَامُ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِهِ وَصَحْبِهِ أَجْمَعِينَ
اَللّٰهُمَّ أَنْتَ الْأَبَدِىُّ الْقَدِيمُ، اَلْحَىُّ الْكَرِيمُ، اَلْحَنَّانُ الْمَنَّانُ، وَهٰذِهِ سَنَةٌ جَدِيدَةٌ! أَسْأَلُكَ فِيهَا الْعِصْمَةَ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ وَاَوْلِيَائِهِ وَالْعَوْنَ عَلٰى هٰذِهِ النَّفْسِ الْأَمَّارَةِ بِالسُّوءِ وَالْإِشْتِغَالَ بِمَا يُقَرِّبُنِي
إِلَيْكَ يَا كَرِيمُ! يَا ذَا الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ بِرَحْمَتِكَ يَا أَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ. وَصَلَّى اللَّهُ وَسَلَّمَ عَلٰى سَيِّدِنَا وَنَبِيِّنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى أٰلِهِ وَصَحْبِهِ وَأَهْلِ بَيْتِهِ أَجْمَعِينَ
Anlamı:
‘Bütün hamdler, âlemlerin Rabbi olan Allâh’a aittir! Salât-ü selâm, Efendimiz Muhammed’in ve âl-i ashâbının tamamının üzerine olsun!
Ey Allâh! Sen Ebedî’sin, Kadîm’sin (başlangıcın ve sonun yoktur)! Hayy’sın, Kerîm’sin (hakikî hayat sahibi de, kerem sahibi de ancak Sensin)! Hannân’sın, Mennân’sın (son derece acıyan ve çokça lütuflarda bulunan Rabbimizsin)!
İşte bu yeni senedir! Ben bu sene Senden dilerim ki beni kovulmuş şeytandan ve onun dostlarından koruyasın, kötülüğü çokça emreden bu nefse karşı bana yardım edesin ve beni Sana yaklaştıran amellerle meşgul edesin.
Ey kerem sâhibi! Ey celâl ve ikrâm sahibi! Ey acıyanların en merhametlisi! Rahmetinle kabul eyle!’
Allâh Te‘âlâ, Efendimiz ve peygamberimiz Muhammed (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e, âl-i ashâbının ve Ehl-i Beyt’inin tamamına salât ve selâm eylesin!’ derse, şeytan: ‘Biz bu kişiden ümidi kestik!’ der ve Allâh (Celle Celâlühû) ona, kendisini sene boyunca koruyacak iki melek görevlendirir.”
Âşûrâ Gününe Ait Fazîletli Bir Terkib
Rivayete göre: “Herkim âşûrâ gecesi abdest tazeleyip iki rekât namaz kıldıktan sonra, diz üstü çökmüş halde kıbleye yönelik vaziyette her birinin başında besmele çekerek üç yüz altmış Âyete’l-Kürsî okuduktan sonra kırk sekiz kere:
قُلْ بِفَضْلِ اللّٰهِ وَبِرَحْمَتِه۪ فَبِذٰلِكَ فَلْيَفْرَحُوا هُوَ خَيْرٌ مِمَّا يَجْمَعُونَ
âyet-i kerîmesini okur da, sonra on iki kere:
اَللّٰهُمَّ اِنَّ هَذِهِ لَيْلَةٌ جَدِيدَةٌ وَشَهْرٌ جَدِيدٌ وَسَنَةٌ جَدِيدَةٌ فَاَعْطِنِى اَللّٰهُمَّ خَيْرَهَا وَخَيْرَ مَا فِيهَا وَاصْرِفْ عَنِّى شَرَّهَا وَشَرَّ مَا فِيهَا وَشَرَّ فِتْنَتِهَا وَمُحْدَثَاتِهَا وَشَرَّ النَّفْسِ وَالْهَوَى وَالشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
Anlamı:
“Ey Allâh! İşte bu, yeni gecedir, yeni aydır ve yeni yıldır. Öyleyse ey Allâh! Bana onun hayrını da, onda bulunanların hayrını da nasip et.
Onun şerrini de, onda bulunanların şerrini de, onun fitnesinin şerrini de, onda meydana gelecek olan şeylerin şerrini de, nefsin ve kötü arzusunun şerrini de, kovulmuş şeytanın şerrini de benden çevir.” derse, peşine de Kur’ân-ı Kerim’den iktibas edilen dualardan dilediğiyle bitirir, defaat ile tesbih, tehlil ve salevattan sonra Müslüman erkek ve kadınların tümüne duâ yaparsa, o sene bütün kötülüklerden korunmuş olur.”
Bir Sene Boyunca Hasta Olmamak İçin Yapılacak Bir Amel:
Âşûrâ günü bir miktar gül suyuna, her birinin başında besmele çekilerek ve suya bakılarak yedi Fâtiha okunup sonra o gül suyu başa ve yüze sürülürse o kişi bir daha ki seneye kadar illet ve dert görmez. Bu husus tecrübeyle sâbit olmuştur.
Âşûrâ Günü Selamlaşmanın Ehemmiyeti
Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuşlardır:
“Âşûrâ gününde on Müslümana selâm veren kimse, bütün Müslümanlara selâm vermiş gibidir.
Âşûrâ Günü, İmkân Dâhilinde Gerçekleştirilecek Güzel Ameller
1- Tevbe ve istiğfarda bulunmak.
2- (Farz namazlar dışında nâfile) Namaz kılmak,
3- Oruç tutmak,
4- Sıla-i rahim (akrabayı arayıp sormak)
5- Sadaka vermek,
6- (Boy abdesti) Gusül (almak),
7- Sürme çekmek,
8- Bir âlimi ziyâret etmek,
9- Bir hastayı ziyaret etmek,
10- Yetim başı sıvazlamak,
11- Çoluk çocuğa bolluk yapmak,
12- İhtiyaç sahiplerini yedirip içirmek,
13- Tırnak kesmek,
14- Bir Mü’mini iftar ettirmek,
15- Bin kere İhlâs Sûresi okumak.
16- Yolunu kaybetmiş bir kimseye yol gösterip yardımcı olmak.
17-23 İnsani ilişkilerde daha özenli ve dikkatli olmak. Sinirine hâkim olmak. Mü’minlere eziyet veren şeyleri izâle konusunda daha çok çaba sarf etmek. En az on mü’minle selâmlaşmak ve güleryüzle musâfaha etmek. Küskün mü’minlerin arasını sulh etmek. Eğer var ise cenâzeye iştirâk etmek.
24- Âhirete intikal etmiş yakınlarımıza ve bütün Mü’minlere duâ etmek.
25- Hububatları cem eden (Âşûrâ çorbası gibi) bir ikrâmda bulunmak.
Rabbimiz Azze ve Celle, yapmış olduğunuz ve yapacak olduğunuz cümle amelleri, dergâh-ı izzetinde kabul ve makbul buyursun. Âmîn.
Editör: TE Bilisim