70 yıllık sürgün hikâyesi


TRT Haber’de yayınlanan ve hayatın son demindeki tecrübe abidelerimizin dilinden bir ömrün hikâyesinin akıcı bir üslup ve kurgu ile anlatıldığı “Ömür Dediğin” programının bir bölümü de Esenler’de çekildi. Ömür Dediğin ekibi, ömrünün neredeyse tamamını sürgünde geçiren 74 yaşındaki Ahıska Türkü Mustafa Hacıoğlu’nun hem Türkiye, hem de hür dünya için ibretlik, bir o kadar da dramatik hayat hikâyesini çekti.

İstanbul Times Haber Merkezi /Özerl Haber

TRT Haber Televizyonu’nda her Cumartesi akşamları saat 21.00’da ekrana gelen ve büyük bir beğeni ile izlenen “Ömür Dediğin” son çekimlerini Esenler’de yaptı. Yapımcı - Yönetmen Zeliha İlhan Doymuş, Yapımcı – Yönetmen Yardımcısı Eda Kurnaz, Kameramanlar Ali Yıldız ve Hüseyin İmancı’dan oluşan Ömür Dediğin ekibi, ömrünün neredeyse tamamını sürgünde geçiren 74 yaşındaki Ahıska Türkü Mustafa Hacıoğlu’nun hem Türkiye, hem de hür dünya için ibretlik, bir o kadar da dramatik hayat hikâyesini çekti. Çekimlerin büyük bir kısmı, Esenler Belediyesi’nin 60 yaş üstündeki vatandaşlara ücretsiz hizmet veren İkinci Bahar Kıraathanesi’nde gerçekleştirildi.
Hem çektiler, hem ağladılar
“Topluma Değer Katan Projeler” dalında şimdiye kadar birçok kurum ve kuruluştan ödül alan, hemen her izleyenin kendisinden bir şeyler bulduğu Ömür Dediğin programı ekibi, Mustafa Hacıoğlu’nun tarihe ışık tutacak açıklamaları ve her biri ders niteliğindeki sohbetlerini hayranlıkla dinlediler. Çekim ekibi, İkinci Bahar Kıraathanesi’nin diğer müdavimleri ile birlikte Hacıoğlu’nun anlattıkları karşısında zaman zaman gözyaşlarını tutamadılar. 1937 Ahıska doğumlu Mustafa Hacıoğlu, 14 Kasım 1944 tarihinde Rus-Alman Savaşı (II. Dünya Savaşı yılları) sırasında Ahıska Türkleri’nin yaşadıkları dramatik sürgün zulmünü anlatırken gözlerinden dökülen yaşlar, İkinci Bahar Kıraathanesi’nde bulunan herkesin tüylerini diken diken etti.
Sürüleceğimiz tren yolunu ellerimizle yaptık

Mustafa Hacıoğlu’nun her bir anlattığı aslında bir belge niteliğinde. II. Dünya Savaşı yıllarına kadar askere Ahıska Türkleri’nin askere alınmadığını anlatan Hacıoğlu savaşla başlayan serüvenlerini şöyle özetledi: “Savaş başlayınca çocuklar, kadınlar ve çok yaşlı erkekler hariç herkesi askere aldılar. 40 bin civarında Ahıska Türkü, Almanlarla savaşmak üzere silâh altına alınarak cepheye gönderildi. Geride kalan kadınlar ve yaşlılar da, Ahıska-Borcom demiryolu inşaatında çalıştırıldılar. Bu hat, 1944 Ekiminde tamamlandı. Bizi vatana hasret bırakacak trenlerin yolunu, kendi ellerimizle yapmıştık. 14 Kasım 1944 tarihi, yalnız Türk tarihinin değil, insanlık tarihinin de kara sayfasıdır. Bir kış gecesi 200’den fazla köy ve kasabada yaşayan binlerce Ahıska Türkü, birkaç saat içinde ocağından sökülerek yük ve hayvan vagonlarında Sibirya, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’a sürüldük. Soğuktan ve açlıktan yollarda binlerce insanımız öldü. Askere gidenlerin yarısı savaşta öldü. Birkaç aileyi aynı vagona sıkıştırdılar ve kış gününde her türlü ihtiyacımızı vagonda gideriyorduk.  Açlık ve soğuk altında çok acılar çektik.”

40 yıllık kazancımı bir gecede kaybettim

Kendisi gibi askere gitmeyen diğer aile fertleri ile birlikte Özbekistan’a yerleştiğini ve burada üniversite eğitimi alıp eczacı olduğunu anlatan Hacıoğlu, çileli hayatından kesitler sunmaya şöyle devam etti: “Savaştan dönen gaziler ve madalyalı kahramanlar, köylerine döndüklerinde ailelerini bulamadılar. Boş evlerde, kimsesiz sokaklarda akrabalarını aradılar. Onların sürgüne gönderildiklerini öğrenince, Orta Asya yollarına düştüler. Babam ve ağabeylerim de bizi Özbekistan’da buldu. Bir ecza fabrikasında 40 yıl müdürlük yaptım. Ancak Rus ve Ermenilerin ortak düşmanlıkları bir türlü yakamızı bırakmadı. 1990 yılında evlerimizi tek tek yakmaya başladılar. Ve yine sürgüne mecbur edildik. Türkiye’ye gelmek istedim; ama beş kuruşumuzu bırakmadılar. 40 yıllık kazancımı bir gecede kaybettim. Canımızı zor kurtardık. Zorla Azerbaycan’a sığınabildim. Azerbaycan’da 17 yıl çiftçilik yaptıktan sonra Türkiye’ye gelebilecek parayı biriktirebildim. Ve 2005 yılında Türkiye’ye gelip Esenler’e yerleştim.”

Aslında ben 4 yaşımdayım
“Yıllardır bugünleri bekliyordum. Türk bayrağının altında, Türk toprağına düştüm ya, ölsem de artık gam yemem” diyen Mustafa Hacıoğlu, “Ömrümün 70 yılı sürgün, baskı, zulüm ve ölüm korkusu ile geçti. Ben oralarda insanlık nedir görmedim. İnsanlığı ben Türkiye’de gördüm. Türkiye’ye gelince insan olduğumuzu fark ettik. Dünyada böyle yerler, böyle insanlar da varmış dedik. Bu sebeple 74 yaşımın Türkiye’de geçmeyen 70 yılını saymıyorum. Ve onun için ben daha 4 yaşındayım. Herkese bu ülkenin, bu bayrağın kıymetini bilmelerini istiyorum. Hainlik yapan bölücüleri gördükçe çok üzülüyorum. Yaşadıklarımızın binde birini yaşasalar bu ülkeye dört elle sarılırlar” dedi.
Çok farklı bir çekim oldu
Çekimlerin bir kısmı da Mustafa Hacıoğlu’nun Esenler Fevzi Çakmak Mahallesi’ndeki evinde gerçekleştirildi. Ömür Dediğin programının yapımcısı ve yönetmeni deneyimli gazeteci Zeliha İlhan Doymuş, çekilen bu bölümün “Ömrün Dediğin”in programları arasında özel bir yer teşkil edeceğini belirterek, “Programımız kimi zaman güldüren, kimi zaman düşündüren; geçmişin pişmanlık ve keşkelerini yeni kuşaklara aktaran bir hüviyette. Biz senaryo yazmıyoruz. Yaradanca yazılan ve kişilerin hayatı boyunca oynadığı filmleri, dersler çıkarmak adına seyirciye sunuyoruz. Ancak, Mustafa Amca dili, anlatımı ve gerçek bir film senaryosunu andıran dramatik hayatı ile bizlere büyük dersler verdi. Mustafa Amcayı seyrederken izleyicilerin de duygu yüklü bir atmosfere gireceğine inanıyorum” şeklinde konuştu.
Mustafa Hacıoğlu’nun Ahıska’dan Özbekistan’a, Özbekistan’dan Azerbaycan’a, Azerbaycan’dan Esenler’e uzanan sürgünlerle, çilelerle dolu hayat hikâyesini konu alan “Ömür Dediğin” programı önümüzdeki günlerde TRT Haber’de yayınlanacak.

 

Editör: TE Bilisim