Dostlar Ataköy sahilinin perişan eden KUZU GROUP’un Sea Pearl projesinin halk odaklı olmadığını ve halkın Ataköy sahiline ulaşımını engelleyeceğini ve projenin kıyı kanununa uygun olmadığını yol aynı kalmak kaydı ile ha bire bu tür projelere izin verildiği için İstanbul’da artık kara parçası kalmadığını yazan bir haberi ve Tv programını bundan bir sene önce  yaptık.

İlk önce Kuzu Group’un PR işini yapan hanımefendi bizi perişan etmekle tehdit etti.

Aynı özetle ban a şu nu dedi. Biz Ulusal basından 200 den fazla kişiyi DUBAİ emlak fuarına götürmüş bir firmayız. Sen bir yerel gazeteci olarak bizi yıpratacağımı düşünüyorsun.  Seni perişan edeceğim. Hem savcılıkta suç duyurusunda bulunacağım hem de maddi ve manevi tazminat davası açarak seni süründüreceğim dedi. Dediğini yaptırdı.


İlk süründürme:

Savcılıkta hakkımda suç duyurusunda 01.07.2015 de bulundular.

Vatan Caddesindeki Güvenlik Şubede 22.07.2015 de ifade vererek bende  beni tehdit ettikleri için suç duyurusunda bundum.
Basından sorumlu cumhuriyet savcısı 07.10.2015 tarihinde yaptığımız haberlerin basının görevleri arasında olduğu yıpratma amacı taşımadığına hükmederek KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA  karar verdi.

Peki firma biz hatalıyız deyip bir kenara mı çekildi dersiniz. Hayır aksine sanki biz gazetecilik değil de inşaat yapıyormuşçasına bu sefer “CUMHURİYET SAVCILIĞI FİKRİ VE SINAİ HAKLAR SORUŞTURMA BÜROSU” da haksız rekabet yaptığımızı iddia ederek başka bir suç duyurusu yaptı. Ben de dilekçe vererek  haksız rekabetin olabilmesi için aynı sektörde faaliyet göstermemiz gerektiğini oysa bizim gazeteci olduğumuzu ifade eden dilekçe verdim. SAVCI beni haklı bulmuş olacak ki 12.11.2015 de ders niteliğinde bir karar yazarak “KAVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA”  karar verdi.

Sevgili okurum şimdi içinizden KUZU GURUP bu iki RED cevabından sonra geri adım atarak işin peşini bıraktığını sanıyorsunuz değil mi ? Tabi ki de onu
yapmadı.

You Tube yaza yazarak Videomuzun yayından kaldırılmasını talep etti. İlgili içerik sağlayıcı bu talebe olumlu cevap vermedi.

Bu sefer de KUZU TOPLU KONUT İNŞAAT A.Ş. ve ÖZEN KUZU hem şahıs olarak sorumlu yazı işleri müdürü olarak benim hem de yayıncılı kuruluş olarak İstanbul Times ‘ın  yayıncısı şirketimiz ALEYHİNDE ayrı ayrı 10.000 TL değerinde maddi ve manevi tazminat davası açtı.        

15 aydır defalarca duruşmalara gittim. Harç yatırmaya ve istenen evrakları  teslime gittim. Özetle beni bunaltmak ve geri adım attırmak için Plazaları olan avukatlarını  üzerime dört koldan saldılar.

Haklıysam direnirim 

Benim dayandığım tek  bir şey vardı. Kimseye hakaret etmediğim için ve ALLAH’tan   haklı olduğum zaman NACİZ Vücudum kuşbaşı şeklinde doğransa bile geri adım atmayacağımı bilerek bu mücadeleyi verdim.

Beni Üzen haber yaptığım firmaların adeta beni çalıştıramaz hale  getirmek için dava ve suç duyurusu BOMBARDIMANI ile bunaltmaları değil. Parası olanın her şeyi yapabileceğine inananın bazı arkadaşlarımın sen bu sermaye gücüne karşı  açılan davaları kazanabileceğini mi düşünüyorsun sözleri  beni hem üzdü hem 

Aristo’yu bir gün tutuklamış hapse götürüyorlarmış eşi başlamış ağlamaya suçsuz yere neden cezaevine götürüyorsunuz diye çıkışmış. Arsito eşine dönmüş Hatun sus SUÇLU OLSAK DAHA MI iyi demiş.

Son yıllarda dere yataklarında,sahillerde  ve uygun olmayan yerlere bina yapanların cesaret aldığı tek şey  basit insanların GÜCÜN önünde biz bir şey yapamayız anlayışının beyinlerde yer bulmasının kötü sonuçlarını yaşıyoruz
Keşke Hz.Ömer’in hutbede dinleyin ve itaat edin dediği zaman Bedevi Arap’ın kılıcına dayanıp Ey Ömer seni dinlemiyor ve itaat etmiyorum çünkü ganimet malından bizlere dağıtığın kumaşı ölçtüm biçtim bana bir entari çıkmadı görüyorum ki  seninkinden  çıkmış ve entari dikip giymişsin.

Sen  nasıl ganimet malını eşit dağıtmazsın der demez. Koca Ömer Adaletin temsilcisi Ömer ey bedevi sen kimsin de kılıcına sarılıp bana bunu diyorsun deyip azarlamak yerine  cemaat içinde bulunan oğlu Abdullah’a seslenir EY ABDULLAH AYAĞA kalk dün evde  ne yaşadığımız anlat der.  Abdulah da o bedeviye dönerek  evet biz de babamla kumaşımızı ölçtük biçtik ama  bizimkin den de bir entari çıkmadı. Ben kendi payımı babama verdim o da bu üzerindeki etari diktirip giyerek mecis geldi der demez. Bedevi elini kılıcından çekerek Ya Ömer  Şimdi Konuş seni dinliyorum ve itaat ediyorum der demez Ömer rabbine şükrederek iyi ki bana hesap soran böyle bir sahibi topluluğu var diyerek mutlu oluyor.

Evet şu an ne Hz.Ömer var nede ondan hesap soran  sahabe. Ama yine de bu İslam büyüklerini taklit emek  bize çok şey kazandırmaz mı acaba ?
Kuzu GROUP’un bana son 15 aydır yaptığı zulümden dolayı hakkımı helal etmiyorum.

Avukatlarım ile de görüşerek dava açsam kazanma şansım olacaksa beni haksız yere meşgul Etileri için Maddi ve manevi tazminat davası açmayı düşünebilirim.

Yazmaya 2 sene önce başladığım “İman Yarabiden İmar Yarabbiye İstanbulun Kibir Kuleleri  I”  isimli kitabımın  yazımı bu karar ile daha da hızlanacak…


İstanbul Times  /Hüseyin Çetiner  /  11 Mayıs 2015