Uluslararası İstihbarat Örgütleri ve MİT neredeyse bombalarının patlatılacağı noktaları dahi tespit ediyor ve bu yönde uyarlarda bulunurken bu terör saldırıları neden engellenemiyor? Geçen gün cep telefonuma gelen bir mesajda Taksim ve civarında bomba patlayacağı konusunda uyarı yapılıyordu.

Etrafımda ki birçok vatandaşımıza da aynı mesaj gönderilmişti. Kimler tarafından gönderildiği belirsiz olan bu mesajın fısıltı gazetesi gibi nasıl dolaştığı ayrı bir konu ancak bugün yaşanan Taksim saldırı da göz önüne alındığında üzerinde durulması gereken bir konu olduğu anlaşılıyor.

Bende bu tür mesaja karşılık cevaben, “bunun mümkün olduğunu ve temel amacın “korku ve panik” yaymak olduğunu izah etmiş ve “Asansöre binmek bile risklidir, asansörün her an düşme tehlikesi vardır. Öyle ise asansöre binmeyelim!” örneğini vermiştim.

Velhasıl biz ecele, eceli tayin eden Allah’a iman ettik. Uluslararası şebekeler ve içerde ki işbirlikçi hainlerin hesaba katamadığı şey budur. Öleceğimizi bilsek de yine onların amacına hizmet etmeyeceğiz, etmeyiz! Fakat asıl sorgulanması gereken şey, istihbaratımız bu kadar güçlü ve sağlam iken, neden emniyet bu eylemleri önleyemiyor?

Bizi derinden endişelendiren, korkutan şey budur. Acaba emniyetimizin içine kadar sızanlar tam olarak temizlenmedi mi? Asker emeklisi bir gazetecinin; “Çok gizli bir toplantı sonucunda alınan baskın kararlarının, baskın olmadan, terör hücresi tarafından öğrenildiği” itiraf etmesi, beni daha derinden düşündürüyor. Devlet acilen bağırsaklarını temizlemeli, zaaf içinde olan tüm personel derhal tasfiye edilmelidir. Devlet milletin evlatlarının elinde şaha kalkar, oyuncakların elinde maskara olur. Tepe de milletin adamları, evlatları var ama bağırsakta pislik!

Gelişen olaylar bize pisliklerin tam olarak temizlenmediğini gösteriyor. İstihbarat bilgisinin avamın elinde dolaşması, korku ve paniğe sevk etmek isteyenlerin algı operasyonundan başka bir şey değildir. Bu mesajın dolaşıma girdiği ilk el tespit edilmelidir. Bu el bizi ana faillere götürecektir. Taksim bombacısı eylemi gerçekleştirmeden evvel bu bilginin yayılması ve eylemin gerçekleştirilmesini iyi okumalıyız.

Çünkü bu okuma bize amacın ne olduğunu gösteriyor. Amaç ise halkın arasına güvende olmadıkları algısını yerleştirmektir. Bir önce ki yazımda da belirttiğim gibi bu algı operasyonunu da somut eylemler gerçekleştirerek “gerçekçi bir korku” üzerine inşa etmeye çalışıyorlar. Halka; “Erdoğan ve onun siyasi akımını devam ettiren yapı gitmedikçe size huzur yok!” mesajını veriyorlar. Halkımız şunu iyi bilsin ki; Erdoğan ve onun temsil ettiği siyasi akım gitseler de, Türkiye üzerinde karanlık emelleri olanlar, emellerinden vazgeçmeyecek. Halk bu oyunlara gelmemeli ve planları bozmalıdır.

Ayrıca bu eylemler sonrası halkı paniğe sevk eden siyasi açıklamalar yapan siyasilerin de bu işin bir parçası olduğunun bilinmesi gerekir. Şerbet tası içinde halka zehir sunan siyasetçilerin artık siyaset sahnesinden silinmesi gerekmektedir.

Ayrıca Türkiye’nin milli menfaatlerine değil de, uluslararası şebekelerin ve dış güçlerin menfaati doğrultusunda hareket eden, kalem oynatan sözde aydınlarda bertaraf edilmelidir. Ancak bu şekilde bu ortamdan kurtuluruz. Bir de Suriye gerçeğini de göz ardı etmemek lazım.

Bu çerçevede Türkiye’nin Suriye krizinin daha da derinleşmesine izin vermemesi gerekir. Taksimde vefat eden 4 vatandaşımıza Allah’tan rahmet, kendini patlatan kişiye de Allah’tan azap temenni eder, yaralılara acil şifalar dilerim…            

İstanbul Times / Hekimoğlu Süleyman Özcan