İster operasyon kazası değin veya görev zayiatı! Sivil insanlara karşı yapılanın tarihe “Katliam” olarak yazılacağını artık su götürmez.  “İktidarımızda zulüm yok.” diyen Sayın Başbakan, alın size zulmün daniskası.  Kaçak yakıtın, şekerin, sigaranın ekonomik taşıma bedeli 50 TL’dir. Taşınan her yükün değeri ise 300- 500 TL arasıdır.  Söz konusu katliamla sonuçlanan “kaçakçılık,” Türkiye’nin gelir dağılımında ki adaletsizliği ve insanların maruz kaldığı sosyal, ekonomik durumu belki iyi ve net görmenize vesile olur. “Bu insanların gidip katır sırtı ile geldiği mesafe en fazla 5 km’lik yol her zaman gidip gelindiğini tüm sınırdan sorumlu Askeri güvenlik görevlileri tarafından çok net bilinen ve gözle görülen bir alandır.” 
Türkiye'de asayişi sağlayan güçlerin,  genel kamu hafızası, aklı icraatı şudur. Kürtlerin neler yaşadığını objektif olarak araştırıp kaleme almalarını birçok genç akademisyen adayına tavsiye ederim. İyi bir tez konusu olur. “Kürtlerle ilgili bir meseleyi öncelikle Toplumsal olayları zıvanadan çıkartmak için her tür tahrik, manipülasyon yapma sanatı mevcut.  Kayıtsız şartsız bu bağnazlığa tabi beraberinde bir de basın mensupları ve merkez basın kurumlarının aynı değirmene sutaşıma çabaları inanılmaz yüksektir. Türkiye’de bolca  “Türk’e Türk hamaseti yapan.” söz konusu Kürtlerle alakalı olumsuz haberleri önümüze servis etmeye çok hevesli ve yine varsa Kürtlerle ilgili yapılmış zulmü, bağnazlığı gizleyip kapatmakta pek mahir, faşizan bir merkezi ulusal basın var Türkiye’de. “Yayım hayatına başladığı günden beri Taraf gazetesi ve vicdan sahibi aydın demokrat köşe yazarlarını tenzih ediyorum.”
Gerçekleri, kamuoyu ile hiçbir zaman paylaşmayan, görmeyen bir basın ordumuz var maalesef. Bizler tüm Uludere - Şırnak haberlerini ilk gün yabancı basından aldık. Anlaşılan 34 insanın katliamı, haber değeri taşıma derecesi darbeci generallerin tutuklanmasından daha düşüktür. Türkiye’de söz konusu Kürt sorunu ise, inanılmaz bir bilgi kirliliğini empoze ediyorlar. Objektif yayıncılık ilkeleri, doğru haber alma özgürlüğünün tamamı ayaklar altındadır. Askeri rejim oto sansürü mevcut şu an Türkiye’de. 
Her gün eski, bayat, bildik TRT’de geçmişten aşina kalan "Anadolu'dan görünüm" benzeri bir göz boyamalar almış başını gidiyor. Son dönemlerde başbakan şahsında Ak Parti bu akıllara ziyan, kabul edilmeyecek militarist cenahın yanlışlarına adeta sahip çıkıyor. “Genel Kurmay, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç tarafından deklere edilen, normalleşme adına anadilde eğitime yönelik atılacak adımlara üstüne vazife olmadığı halde karşı çıktı. Ordu ve TSK Asker ve militarizmi şirin gösterme, iyilik meleği gibi takdim propagandası yazılı ve görsel tüm basını bu asparagasa haberlerde adeta yarıştalar. “Şefkatli askerin sırtındaki elbiseyi çıkarması üşümesin diye dağda yakalanmış çocuğa üstünü giydirmesi, sağ salim ailesine kavuşturması, merhameti ile topluma kazandırma için rol yapmaları” nasıl fos çıktı hemen. Kim inandı acaba bu yalan haberlere? 
Birkaç hafta önce yer; Mardin. İki işçi su tesisatçısı su borusu omuzlarında, su hattının tamiratı için gidiyorlardı. Yine ayni şekilde o günahsız iki insanı öldürdüler. Neymiş?  İşçilerin omzunda ki boruları silah sandık, yanlışlıkla öldürdük  denildi. Aynı sakat beyinli insan düşmanı cani katiller tarafından o iki insan öldürüldü ve pardon yanlışlıkla dediler.! 
Yere yatırıp silah dipçiği ile kafası ezilen beyin travması geçiren küçük çocuğun failleri olan polis serbest bırakıldı.  Cezası ertelendi. 
Ey ülkeyi yönetenler seçilmişler, atanmışlar, kamu gücünü elinde bulunduranlar, en hafif deyim ile bu Devlet tarafından yapılanları alt alta koyun. Üst üste dizin tamamı katliam değil de peki nedir?
“Tarih 2011 yılının sonu. İktidarda Ak Parti Tayyip Erdoğan Başbakan, Yönetimde Abdullah Gül Cumhurbaşkanı TSK marifeti ile 34 sivil insan bombalanarak “KATLİAM” yapıldı.
Olayın üzerinden iki hafta geçti. Halen iktidar sorumluluğunun gereğini yerine getirmiyor. Adeta zulme uğramış aileleri Hükümet sus payı ile ikna etmeye çalışıyor. “Başbakan şahsında Ak Parti aldığı yüzde 50’lik oylara fazla güvenmesin. Bu tarzdan iki hadise geçmiş merkez partilerin yerine iter tuz ile buz eder Ak Parti iktidarını. Kumdan yapılmış kalelerine çok güvenmesinler.  İktidar menfaat birliktelikleri bile Ak Partiyi bir arada tutamaz.   Tüm sözlerin kifayetsiz kaldığı an bu devletin kodlarında katliam yapmak mevcut. Hastalıklı bir illet vücut uzuvlarının tamamını öldürme hırsı sarmış. Bu devlet İnsanını yaşatmayı bilmez. Evrensel hukuktan yoksun bu çete vari yapılanmayı, insanileştirmek çok zor gibi görülüyor.  Katliam yapmaktan hiçbir zaman geri durmaz. Geçmişte olan bir hadise aktarmak istiyorum. Köyde jandarma karakolu köyün asayişini sağlamakla görevli karakolun jandarmaları köyde zorbaca düğün basıp köylülere “siz niye Kürtçe şarkı türkü söyleyip halay çekiyorsunuz.” diye düğünü basıp gelini silahla yaralamıştı.  Kürtçe halay çekenleri hapis edip birçok zulüm estirmişti. Bu türden adliyey-i vakadan zalimlikler yavuz hırsız ev sahibini bastı misali hem suçlu hem de güçlü.         
Mustafa Muğlalı ile 33 kurşun hadisesi aynı mantık aynı sığ düşüncenin tezahürüdür. Devletin başında Kenan Evren gibi militaristler bulunsun. Demirel, Çiller ve Ağar ile faili meçhuller bu gün yine bir öz eleştiri yapmak için desteklediğimiz bizle aynı kıbleye yönelen namazlı niyazlı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve mütedeyyin inançlı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, iktidar ve yönetiminde TSK marifeti ile F 16 jet sortileri ile yapılan katliamdır. 
Eba Müslim Horasan-i;”Onlar şerlerinden emin oldukları için düşmanlarını kendilerine yakın, dostlarını da kendilerinden uzak tutmaya çalıştılar. Ancak düşman kendilerine dost olmayınca, dostları da düşman safında yer aldı ve yıkımları mukadder oldu.”  
Katır ve eşeklerin sırtında ister iki adet araba lastiği, ister iki çuval şeker veya iki teneke mazot, hiç fark etmez ölenin önemi yok çünkü onlar “Kürt çocuğudur.” bu devlet Cumhuriyet kurulduğundan beri sakat ve bağnaz bir kurgu ile en iyi sanatı adam öldürmektir. Katliamdır. Agos Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’i katilinin azmettiricisi Yasin Hayal diyor ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti bizi kullandı katil yaptı. Şimdi de ortada bırakıyor.
Dünyada yeryüzünde ne kadar terör örgütü varsa, tamamından daha vahşi, daha bağnaz ve daha bir çete organizasyonudur. Düşünün çoğu yaşları reşit olmayan 12-17 yaş arası 19 çocuk tamamı 34 çaresiz fakir insanlar. Fukaralık belasında mazlum, çaresiz bu insanlar bir eşek, at sırtında gidecek kaçağa, bu anti patik kaçak kelimesine en iyi yüklenecek anlam, “Sarhoş Atlar Zamanı” filmidir. Öncelikle İranlı Kürt yönetmenin ödüllü bu filmi izlemenizi önemle tavsiye ederim.  Bu bölgenin çetin iklim ve doğa şartları cehalet ve sefalete mahkûm edilmiş bu insanların hiçbir geçim kaynağı yaşam hakkı yok bu can pazarında,  Ak Parti İktidarı 10. yılında Kürt sorunu konusunda Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç’ın hükümet adına sadece söz vaadi var. Tek bir somut icraat yoktur.  
Değerli Yazar Hilal Kaplan’dan bir alıntı ile bu uzun yazımı bitireyim:
  “Ben Abdulselam Encü'yüm; mühendis olacaktım, beni bombalayan pilot'un ben yaşında bir oğlu varmış, mühendis olacakmış, hayırlı olsun...
 Ben Erkan Encü'yüm; 'asker görürsen korkma' dedi annem, bomba düştü, çok korktum...
Ben Muhammet Encü'yüm; 13 yaşındayım, ayakkabının tekinin sahibiyim, eğer okulda adım okunursa hep beraber söyleyin 'ben burdayım...'
Ben "aidiyeti bilinmeyen kol ve bacak"; bunun ne demek olduğunu biliyor musunuz?...
Ben bugün Reha Ruhavioğlu Encü'yüm; şairin dediğini diyorum:
"katır sırtında taşınan ölüler
Unutursam kalbim kurusun!"
http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=eJUM7E3Zdtg