2011 yılı takviminde, doğal afetler, depremler Dünya için önemli siyasi ve ekonomik gelişmeler,  krizler oldu. Tüm totaliter baskıcı diktatör rejimlerle yönetilen ülkelerin yöneticileri, diktatör zalimlerin beklenen sonu geldi. Halk, zalimlerin zulüm kalelerini düşürdü ve düşürmeye devam ediyor.
“Evrensel insan hakları, demokrasi, eşitlik, hakça paylaşım, adalet ve hakkaniyet Dünya’da yükselen değer oldu.” 
Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere kredi değerlendirme kuruluşları tarafından ilk defa ülkelerin, risk faktörlerine dikkat çekici derecelendirme yapıldı.

Dünyada baş gösteren ekonomik ve sosyal çalkantılar krizlere dönüştü, bir nevi ekonomik enstrümanların tamamı güven addetmez ve sorgulanır hale geldi. Avrupa Birliği ülkelerinin ekonomik para değeri olan Euro, Yunanistan gibi birkaç ülkenin iktisadi yapısal sistem hatasından dolayı AB para değeri olan Euro bölgesi ülkelerinde güvensizliğe bağlı ekonomik krizler yaşamaktadır.
 
Buna paralel Yunanistan başta olmak üzere bazı AB ülkelerinde, sosyal çalkantılar baş gösterdi.
“ Türkiye ekonomisi ise büyüme trendinde Dünya ülkeleri arasında ilk sıralarda yer aldı. Cari açık ve dış ticaret açığı ülkemiz ekonomisini olumsuz yönde etkiledi. Ülkenin makro ekonomi değerleri normal ancak cari açık ve dış ticaret dengesizliğine bağlı kırılganlık riski devam etmektedir.”
 Kabul edilmesi gereken bu dünya konjonktürüne göre Türkiye Ekonomik başarı elde etmiş ancak at başı beraber gitmesi gereken siyasi sivilleşme paralelinde demokrasi, evrensel hukuk için şimdilik aynı sözleri söylemek mümkün değildir.

Ak Parti hükümetinin siyasi ve demokrasi alanında, evrensel hukuk insan hakları konusunda 2012 yılında referans olarak kaydedilecek olan konuşmayı aynen köşeme almak istiyorum.

TBMM Genel Kurulunda, 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı üzerinde son konuşmalarda Hükümet adına söz alan Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç; “Kürtlerin varlığı en az bin seneden beri bir gerçektir.

Bunu inkâr edemezsiniz. Kürdüm diyen bir insana bu ülkede hepimiz kadar, en az hepimiz kadar hayat hakkı, bilgi, eğitim, dil, kültür, kimlik hakkı ne varsa vereceğiz.
Kürt kimliğinin tanınması çok önemli bir konudur.

Bu bir insan hakları konusudur. Sanıyorum ki Sayın Genel Başkanınız da CHP’nin Sayın Genel Başkanı da bu konuda farklı düşünmüyorlar. Yani Türkiye’de yaşayan bir insan, ‘Ben Kürdüm ve bu kimliğimle iftihar ediyorum. Ben bu gerçeğimle tanınmamı istiyorum’ dediği zaman, bizim buna saygı göstermemiz, bunu kabul etmemiz gerekir.

Geçmiş dönemlerde inkârcı ve asimilasyoncu bir inanç böyle yapmamış olabilir. Onların da Türkiye’nin bugün başına neler açtığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Bir insan kendi kimliğinden şeref duyar.

Sayın Baykal da Sayın Kılıçdaroğlu da ‘etnik kimlik o insanın şerefidir’ diyor. Yani bu sözü söylerken şüphesiz sadece ‘Ben kürdüm, ben Arabım’ demesi, ‘ben filanca etnik gruba mensubum’ demesini birbirinden ayırmayacağız.

Hepsine saygı duymak, hepsinin doğuştan gelen insan haklarına sahip olduğunu bilmek zorundayız. Kürt meselesi veya Kürt kimliği, 3 sene önce, 30 sene önce, 20 sene önce ortaya çıkmış bir kimlik değildir. Kürtlerin varlığı en az bin seneden beri bir gerçektir. Bunu inkâr edemezsiniz.
Bunu inkâr ederseniz 80 öncesine döneriz, 80 sonrasına döneriz.
Sayın Elçi, Bakanlık yaptığı dönemde ‘Ben Kürdüm ve Türkiye’de yaşayan şu kadar Kürt var’ dediği için 2,5 yıl cezaevinde kalmıştır. O günlere dönmemizi mi istiyorsunuz ? Bir insanın kimliğini inkâr etmek o insanı inkâr etmek demektir.

Kendisini Kürt kimliği ile Arap kimliği ile Boşnak kimliği ile artık ne gelirse aklınıza… Hepsi, kim, ne varsa bu topraklar üzerinde kendi kimliğini rahatlıkla söyleyecektir. O kimliğe saygı duyacağız.

O kimliğin bütün kültürel haklarını, Anayasal haklarını vereceğiz, tanıyacağız.” Dedi. Aynı mealde sözleri Başbakan yardımcısı Beşir Atalay teyit etti. 
Dilek ve teminimiz hükümet, Ak Parti, tarafından beyan edilen bu fikirlerin, somut adımlarla yasal pratik hayata geçirilmesidir. 2012 yılı demokrasi ve insan hakları adına kazançlı bir yıl olur. Tüm yukarda Sayın Bülent Arınç tarafından anlatılan evrensel haklar yaşamımızda anayasal ve yasal güvence ile teminatlandırılır.
 
Her birey insan olmaktan kaynaklı tüm haklarını özgürce kolektif veya kişi bazında Türkiye’de yaşar. Hiçbir baskılama ötekileştirme yaşanmaz. Herkes bu ülkede gerçek manada eşitlenir.
 
Bunlar yapıldığı takdirde,  sonuç ekonomi, siyasal, demokrasi ve hukuki kısaca ülkenin barışı her alanda Türkiye’yi rahatlatır ve şahlandırır. Dünyanın en itibarlı ülkesi oluruz.
 Yeni yılınız kutlu olsun. Savaşsız, doğal afetlerden uzak, bolluk bereket, huzur barış içerisinde, yıllar yaşamanızı yüce Allah’tan niyaz ederim.

İstanbul  Times   / Maksut Konyar