Değişen ve gelişen dünyada birey davranışlarındaki değişiklikleri kalıcı hale getirebilmek, gelişmelere ayak uydurabilen, çağın beklentilerine cevap verebilen, araştıran, sorgulayan ve kendini gerçek manada keşf eden, özgüven duygusu gelişmiş bireyler yetiştirmek, ancak eğitimle mümkün olabilmektedir.

Okullar da her ne kadar akademik öğrenmelerin asıl hedef olarak konulduğu yaşamsal bir alan olsa da onu var eden özne öğretmen, öğrenci ve veliler olmadan düşünülemez.

Eğitimin Yönü Değişiyor

Bugün ülkemizde bütçeden en fazla payı alan Milli Eğitim Bakanlığı gerek okul öncesi eğitime verdiği önemi ve gerekse de bütünsel olarak eğitimin kalitesini artırmaya yönelik ortaya koyduğu irade ile gelecek nesillerin milli ve yerli bir duruş sergilemelerinin önünü açmaktadır.

Eğitim sisteminin daha nitelikli nesiller yetiştirmesinin öğretmen, öğrenci ve veli üçgeninde kurulan işbirliği neticesinde hayata dönüşeceğini görüyoruz. Bakanlığımızın özellikle eğitimin bütünsel niteliğini artırmak konusunda çaba ve gayretleri içerisinde eğitimin her kademesini ayrı ayrı ele alması ve bütünün parçalarını doğrusal bir mantıkla da birleştirmesi önemlidir.

Bu çerçevede; öğretmen kalitesi, iyi bir lisans eğitimiyle başlar öğretmenlerin hizmet içi eğitimleriyle devam etmeli, sınıf mevcutlarının azaltılması, program içerikleri zenginleştirilmiş müfredat uygulamalarına Talim Terbiye Kurulu aracılığıyla bugün olduğu gibi hız vermesi, veli-öğretme ilişkilerini belirli çerçevede ele alması, sosyal ve kültürel faaliyetleri zenginleştirmesi, üst öğrenime hazırlık, rehberlik ve mesleki rehberlik hizmetlerini önemsemesi, yabancı dil eğitimine önem vermesi ve okul öncesi eğitimin önemine vurgu yapması ve eğilmesi çok önemlidir.

Eğitimde başarılı performansımızın öncelikli hedefleri arasında okul öncesi eğitimin özel bir önemi de var. Anaokulu ve ilkokul yılları öğrencilerin hemen hemen her yönde hızla geliştiği değiştiği ve şekillendiği bir dönem olduğundan bu süreçte çocukların kazandıkları bilgi ve beceri birikimleri sadece lise ve üniversite yıllarına temel oluşturmakla kalmaz tüm yaşam kalitesini ve standartlarını da belirlemektedir.

Bilgi, beceri, davranış ve alışkanlık boyutundaki pek çok temel kazanım da bu yıllarda edinilir. Okul öncesi dönem, bedensel, psikomotor, sosyal-duygusal, zihin ve dil gelişimlerinin büyük ölçüde tamamlandığı, kişiliğin şekillendiği de bir dönemdir.

Uygun fiziksel ve sosyal çevre koşullarında ve sağlıklı etkileşim ortamında yetişen çocukların, daha hızlı ve başarılı bir gelişim gösterdikleri biliniyor, bu nedenle erken yaşlarda sağlanan bu deneyimlerle elde edilen temel bilgi, beceri ve alışkanlıklar, çocukların daha sonraki öğrenim yaşamlarının yanı sıra sosyal ve duygusal yaşamlarını da önemli ölçüde biçimlendirmektedir.

Geleceğin dünyasında bilginin tek başına yeterli olmadığını, bunun yanında uygun kavramların, becerilerin ve tutumların da geliştirilmesi gerektiğini bilen Bakanlığımızın çok doğru bir kararla ele aldığı okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması bu nedenle çok önemli bir karardır. Bu yazımda okul öncesi eğitimin önemine değinirken İlk-Orta ve Liselerimizin başarı hedeflerine de bir sonraki yazımda değineceğim.

İstanbul Times / Maksut KONYAR