Cemaatler ve tarikatlar kendi edep dairelerinde dışarı çıkmadıkları sürece Allah'ın kelamını anlatmak ve garip gurebaya kol kanaat germek için ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışırken devlette halkda önlerini açmalı ve gereken desteği vermelidir.

Ancak Cemaatler falan bakanlığa şu kadar,filan bakanlığıda bu kadar cemaat üyesi yerleştirdim. Yarın amiri bir şey derse onu değil cemaatte onu oraya yerleştirenin dediğini yapma yönünde eğilim varsa işte orada dur demek gerekir.

Cemaatlerin işi kamu kurum ve kuruluşlarına adam yerleştirmek, televizyon kanalı kurmak,yardım paraları ile HOLDİNG kurmak olmamalıdır.

Bu bizde güç sahibi olalım. Adı konmamış bir şekilde biz de devlet yönetiminde söz sahibi olalım mantığının sonu çok tehlikeli bir yere varıyor.Bu durum belki belli bir aşamaya kadar normal karşılanabilir. Ancak cemaatler veya tarikatlar adına ne derseniz deyin belli bir güce ulaştıktan sonra hükümet erkine kafa tutmaya çalışıyorlar.

Oy vereceğiz ama vekil veya bakan isrteriz

İşte asıl tehlike bundan sonra başlıyor. Bir bakıyorsunuz size oy vereceğiz ama bize ne bileyim kaç kişilik vekil kontejanı ayırıcaksınız veya bir bakan isteriz tarzı pazarlıkların çok yapıldığını yaşı bizim kadar olanlar çok iyi bilir.

Cemaatler haddini bilmelii arkadaş

Bizim yazımıza konu etttiğimiz cemaatler ülkemizde kurulan ehli sünnet vel cemaatler olacak. Bakıyorsunuz bir cemaat martket kurmuş üst tarafında bir zaat ayaklarını uzatmış elinde bir ip ama vatandaşa 15/20 ip ucu verilerek tövbe alın denilerek bir bidate imza atıyorlar.

Markete bir torba veya bir koli şeker alıyorsunuz gelenlere çay ile ikram edilsin diyorsun bakıyorsun senin parasını ödediğin şeker yeniden markete gelip bir başkasına satılıyor.

Bu kadar da olmaz demek gerekmez mi ? Bu cemaatin televizyonu, başta olmak üzere onlarca şirket kurup HOLDİNG olmuş.

Tövbe almak ne zamandan beri ipleri tutarak olmuş diyen bir diyenetimiz neden yok ?

Arkadaş soruyorum FETÖ dinler arası diyaloğ safsatasını yayarken o zaman diyanet işleri başkanı çıkıp ALLAH indinde son din İslamdır. Bu da ne demek oluyor dinler arası diyaloğ da ne demek deseydi FETÖ bu kadar azgılaşırmıydı ?

Adam kutlu doğumu bile kendi doğumu ile aynı ana denk getirmiş diyanet bir gün arkadaş Kameri aylar her sene 10 gün önce gelir her sene 20 Nisan'da Paygamberimize izafeten kutlu doğum haftası yapmak yanlış demedi veya diyemdi.

Son dönemlerde de falan cemaat sağlık bakanlığında filan cemaat Adalet bakanlığında etkin olmaya başladı lafları sık sık kulağıma geliyor.

Bir memur ancak amirine ve müdürüne bağlı olur. Kendi dini inanışlarında hangi cemaati kendine yakın hissederse etsin ama müdürü yerine cemaateki abisinin sözünü dinliyorsa işte orada hata var demekir.

Özetle cemaatlere karşı değilim ve insanlar cemaatlere gidip sohbet dinlemesin demiyorum. Ama bir kurumda çalışan cemaat mensubu amiri yerine cemaatteki yetkilinin sözüzü daha çok dinliyorsa işte burada ciddi bir sorun var demek lazım.

Büyük zatlar siyasetin ve şeytanın şerrinden Allah'a sığınırım demiş

Cemaat ismini verip kimseyi rencide etme niyetinde değilim. Ancak cemaat mensuplarının kendi aralarında yaptıkları konuşmalarda "Abi kime oy vereceğiz dediğini cemaat yetkilisinin de işte sen biliyorsun o partiye oy ver (parti ismini yazmıyorum) arayan adam abi bu konuda sizi dinlemek istemiyorum. O Partiye oy vermeyeceğim diyen kişiye cemaat abisi üstadımız sana bunun hesabını sorar denilen telefon konuşmalarını dinlemiş birisiyim.

Oysaki dini cemaatler biz toplu olarak gönül verenlerimize şu veya bu partiye ov verin demeyeceğiz. Arkadaşlarımız kendi hür ,iradeleri ile kime oy verirse versin.

Bizim işimiz dini doğru anlatmak ve halkı irşat etmektir demeleri gerekirken şu veya bu partiye oy ver demelerini sağlıklı ve doğru bulmak zor.

Özetle ismi ne olursa olsun hiç bir dini cemaatin seçimle iş başına gelmiş veya gelecek hükümetleri zora düşürecek aktraksiyonlarda bulunmaması gerekir.

Hükümet'te dini cemaatleri tamamen yok etmek için çalışmamalı

Bir süre önce Prof.Dr.Ahmet Akgündüz hükümete çok güzel ve yararlı bir mektup yazmıştı.

Hükümet dini cemaatleri başı boş bırakmamalı sıkı bir denetim ile denetlemeli halka yararlı hale gelmeleri için çaba sarf etmeli.

Aynı şekilde Erdoğan'ın 17/25 den sonra FETÖ'ye destek vermeyin dediği halde BOYDAK Holding,Faruk Güllüoğlu gibi firmalar bu talebi dikkate almamış olacaklar ki bir süre sonra bu firmalarda dahil bir çok firmaya el konulmuştu.

Bu el konmanın ülkeye yatırım yapacak yabancıların ilgisini düşürdüğünü iddia edenler var.

FETÖCÜ hainlerin yaptığı 15 Temmuz Hain darbe girişimini kınamamak mümkün değil.

Fakat insanların mallarına el koymak da basit bir şey değil. Terör örgütüne yardım ve yataklık etmenin bedeli mutlaka olmalıdır ama bu bedel ömrü boyunca çoluk çocuğu için yapmış olduğu bütün mallarına el koymayı gerektir mi gerektirmez mi toplum olarak bunu konuşmak gerektiğini düşünüyorum.

Yardım ve yataklığı yapan kişi zaten en sert şekilde hapis cezası ile cezalandırılıyor.

Mali Suçları Araşttırma Kurumu (MASAK) da el konulan yapıların varislerine gözümüz üstünüzde bir kuruş para terör örgütlerine girderse siz de sert şekilde ceza alacaksınız demek sureti ile mallarına el konulmadan da elde edilen gelir ülke için yararlı hale getirmenin yol ve yöntemi bulunması iyi olmaz mı ?

Ha bütün bunlara rağmen yeterli önlem olmuyorsa Kayyum atabilir paraları takip eder ama elde edilen geliri de mallarına en konulan kişinin varislerine vermeleri daha insani ve islami değil midir sorusunu sormak gerekmez mi ?

Önce Rum ve Ermenilerin malları para verilip alındığı halde bu yapıların gayrimekulleri Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde bila bedel iade edilirken en kutsal varlık olan Mülkünüze el konulması er yada geç tartışma konusu olacak gibi görünüyor.

FETÖ'ye yardım ettiği gerekçesi ile mallarına el konulup varisleri de cezalandırılan bir mağduriyet var.

Sakın ha kimse bunları yazdım diye terör örgütüne yardım edene sempati ile baktığımızı söylemesin.

Hiç bir zaman sempati ile bakmam. Ancak yıllar sonra karşımıza çıkacak bir takım eksikliklere de şimdiden parmak basan bir basın mensubu olmak isterim.

Darbe ile halkımızdan 251 kişiyi şehit eden,2.703 kişiyi gazi yapan oluşumun en sert ve en acımasız bir şekilde cezalandırılmasını kalben istiyorum ve diliyorum.

Mallarına el konulanların da ince ve dikkatli bir şekilde irdelenmeli bu durumun olağan hale gelmemesi için hükümetin ilerleyen yıllarda başımıza bela olmayacak tazminatlar ile karşı karşıya kalmayalım diye düşüncelerimi yazdım.

Allah ülkemizi korusun...

İstanbul Times / Hüseyin Çetiner