Öncelikle merhaba sevgili İstanbul Times okuyucuları sizlere kendimden bahsetmek istiyorum. Ben Sena Çetiner. Üniversite son sınıf öğrencisiyim. Psikoloji ve Türk Dili Edebiyatı bölümünde okuyorum.

Sizlerle de bu köşemizde psikoloji ve edebiyat üzerinden konuşacağız. Birlikte yeni şeyler keşfedip, öğreneceğiz.

Siz değerli okuyucularımızın bu köşemizi düzenli olarak takip etmesini isterim. Umarım birlikte yeni bilgiler ile kendimizi geliştirip bilinçlenebiliriz.

Bütün dünyayı etkileyen Crona Virüs için neler yapabiliriz ?

Bugün sizlere bütün dünya il beraber ülkemizin de gündeminde corona virüsü ile ilgili kısa bir süre sonra diplomasını alıp psikolog olacak olan bir öğrenci olarak bu süreçte neler yapmamız gerekir başlıklı yazımı sizinle paylaşmayı borç olarak gördüm.

Maalesef bu virüs hızla yayılmaya devam ederek insanları paniğe sürüklüyor.

Özellikle anksiyete ( kaygı hali) , obsesif kompulsif bozukluk (takıntılar) gibi çeşitli rahatsızlıkları olan insanların sağlığı sürekli corona virüs haberleri okumaktan olumsuz etkilenebiliyor.

Peki, bizler bu süreçte neler yapmalıyız?

Öncelikle Sağlık Bakanlığı tarafından korona virüse karşı "14 gün kuralı"nı hepimizin dikkate alıp uygulaması gerektiğini söyleyerek başlamak istiyorum.

Peki, koronavirüs’ü evde izleme sürecinde psikolojimizi nasıl sağlam tutabiliriz ?

Öncelikle sağlıklı yeme-içmeye, uyku düzenine dikkat edip bunları düzenli şekilde yapmalıyız.

Çünkü bu durum bizlerin duygu, düşünce ve buna bağlı olarak davranışlarını etkileyecektir.

Ev içerisinde kendinize yapacak farklı aktiviteler bulmak son derece yararlı olacaktır.

Örneğin temizlik yapmak, kendinize veya bitkilere bakım yapmak, kitap okumak, film izlemek, günlük tutmak, yemekler yapmak veya yeni tarifler denemek, meditasyon yapmak vs. gibi aktiviteler evde zamanınızı daha verimli geçirmenizi sağlayabilir.

Evde olduğunuz süreç için önceden zamanı nasıl geçireceğinize dair kafanızda bir taslak oluşturmak yani bir plan yapmak içinizde bulunduğunuz stresi azaltmaya ve boşluk hissinden kurtulmanızı sağlayacaktır.

Sosyal medyada yayınlanan olumsuz yazılardan veya yalan haberlerden kaçınmamız gerekmektedir.

Aslı olamayan bu haberler bireyde daha fazla korku ve paniğe yol açabilir. Bunun için sosyal medya kullanımı da çok fazla aşmamayı ve günlük ideal bir düzeyde kullanmamız gerektiğini söylemek isterim.

Ve bir diğer önemli noktalardan biri de çocuklar, Çocukların yanında konuşmalarınızı seçerek yapmanız gerekmektedir.

Çünkü çocuğunuz sizin korktuğunuzu veya panik yaptığınızı görürse sosyal öğrenme adı verdiğimiz kuramda olduğu gibi sizin korku, endişe halinizi ve bundan dolayı etkilenen davranışlarınızda olduğu gibi çocuğunuzda bu duyguları ve davranışları göstermeye başlayacaktır.

Sizlerin bu durumda yapması gereken ise çocuğunuzun yaşına uygun olarak bu konu ile ilgili az ve öz bilgiler vermelisiniz.

Çünkü sizin sessiz kalmanız çocuğunuzda daha çok korkuya kapılmasına sebep olacaktır.

Sonuç olarak panik yapıp moralimizi bozmanın bize bir faydası olmadığını söyleyebiliriz.

Bizler umudumuzu yitirmeden, hep birlikte bilinçli olarak bu süreci atlatacağımıza inanmalıyız..

İstanbul Times / Sena ÇETİNER