Cehennemde her partilinin başında bir zebani duruyormuş ve kaynar sudan çıkmaya çalışanın kafasına tokmağı vurduğu gibi tekrar dibe gönderiyormuş. Ancak CHP’lilerin olduğu bölümde zebani yokmuş. Diğer partililer CHP’lilere bu ayrıcalığın nedenini sorunca şu ilginç yanıtı almışlar: CHP’lilerin başına Zebani dikmeye gerek yok, daha kafalarını çıkarmadan arkadaşları onları altta çekiyor zaten…
Tamam, bu fıkra latife ancak bugünlerde CHP’de yaşanan süreç böyle değil mi?
24 Haziran seçimlerinde AK Parti yüzde 7’den fazla oy kaybına uğradı. 2,5 milyona yakın seçmen AK Parti’den desteğini çekti. Biz, AK Parti yönetimine, hele hele Genel Başkan Erdoğan’a hesap soran birini görmedik. Kongre sözcüğünü ağzına alan bir AK Partiliye rastlamadık. “Vatandaş bizi ikaz etti, tedbirimizi alacağız” denildi, o kadar…
HDP bir önceki seçime göre oy kaybına uğradı, barajı zar, zor aştı. Bir sorgulayan çıktı mı, biz duymadık…
Saadet Partisi 24 Haziran’da umduğunu buldu mu? Barajın yanına bile yaklaşamadı. ‘Bilge’ adam dedikleri genel başkanlarına toz konduran oldu mu? Böyle bir eleştiriyi de görmedik…
Vatan Partisi’ni ne siz sorun ne biz söyleyelim!
İYİ Parti’de durum biraz farklı... Özal’ın 4 eğiliminden esinlenerek kurulmuş bir partinin uzun süre bir arada durması zaten mümkün değildi. ANAVATAN’daki dört eğilim projesi, 12 Eylül darbesine, AK Parti’deki ise 28 Şubat’a karşı halkın gösterdiği tepki nedeniyle tutmuştu. Ayrıca Demirel’in AP’si miadını doldurduğu için ANAVATAN ilgi görmüştü. Yine ANAVATAN miadını doldurduktan sonra toplum AK Parti’yi kabul etmişti. İYİ Parti’nin zamanlaması kötü; ne AK Parti miadını doldurdu ne de askeri bir darbe oldu…
Tekrar 24 Haziran’a dönersek…
CHP Cumhurbaşkanlığı seçiminde oyunu artırırken partililerin yüzde 4’lük bölümünü kaybetti. Aslında kaybetmekten ziyade bir kısmını HDP’ye bir kısmını da İYİ Parti’ye ödünç verdi. Bu iki parti baraj altında kalıp oyları AK Parti’ye gitmesin diye bir strateji uyguladı ve birazcık da harakiri yapmış pozisyonuna düştü…
Başta, sonuç ne olursa olsun parti yönetimiyle, Genel Başkan Kılıçdaroğlu ile bir alıp vereceği olmayacağı görüntüsü sergileyen Muharrem İnce, önce “inceden ince” sonra da var gücüyle kurultay talebini dile getirmeye başladı.
Denilebilir ki; “Bizde demokrasi var, herkes konuşabilir…”
DİSİPLİNSİZ DEMOKRASİ
İsmi “kurultaylar” partisine çıkmış CHP’deki bu demokrasi aşkı(!) partiyi bugüne kadar 19’u olağanüstü olmak üzere tam 55 defa kurultaya götürmüş.
Bu “disiplinsiz demokrasi” yüzünden her seçim sonrası her kafadan bir ses çıkmış ve diğer partiler bir sonraki seçim çalışmalarına başlarken CHP’nin kazanı fokur fokur kaynamaya devam etmiş…
Şimdi yine “değişim değişim” diyorlar ama CHP’de değişecek en önemli gelişme kurultay “sayısı” olacak, o kadar...
İstanbul Times / Müslüm Aktürk