Bir kez daha iddia ediyorum; Cumhuriyet tarihimizin en başarılı, en vizyonlu, en demokrat hükümeti AK Parti Hükümetidir. Yine iddia ediyorum; Cumhuriyet tarihimizin en başarılı lideri Recep Tayyip Erdoğan’dır. Kim ne derse desin hepsi fasa fiso, çünkü gerçek, ayan beyan ortada. Erdoğan’ı beğenmeyenler, mevcut hükümetin başarısız, basiretsiz olduğunu savunanlar ideolojik düşünen kimselerdir ki, o kesime ne Erdoğan’ı ne de Cumhuriyet tarihimizin en başarılı hükümetini beğendirmeniz mümkün değil…
Geniş katılımlı bir toplantıda söylemiştim, şimdi de belirtiyorum, her fırsatta da dile getireceğim; Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğindeki Türkiye’nin, IMF’den bir milyar dolar borç para alabilmek için kapıda bekleyen ülke konumundan bugün IMF’ye 5 milyar dolar borç verebilirim diyen ülke durumuna geldiğini bir yana bırakalım…
Dün, yani AK Parti Hükümeti’nden önce Avrupa’da şamar oğlanı gibi azarlanan, misafir gittiği ülkelerde bile el pençe huzurda bekletilen bir ülke iken bugün herkesi hizaya getiren özgüvenimizi, saygınlığımızı, prestijimizi de görmemezlikten gelelim…
Başka;
Ulaşımda devrim yaşandı. Uçağa binmek “hava atma” aracı olmaktan çıktı, sıradan bir yolculuk haline geldi. Hızlı trenler, şehirleri birbirine yaklaştırdı. Çift yönlü yollarla kazalar azaldı…
Sosyal yardımları anlatmaya kalksak okumaktan bıkarsınız belki. Öyle güzel hizmetler getirildi ki, annesine, babasına bakan insanlar devlet tarafından maaşa bağlandı.
Eğitimi hatırlatmaya gerek yok ama bir cümle ile onu da ifade edelim; okul sezonu öncesi birçok aileyi düşündüren okul giderini artık devlet karşılıyor. Kitapları, öğrenciler okula gittiklerinde masalarında buluyorlar. Fatih Projesi, dünyaya örnek oldu…
Daha çok var ama yukarıda belirttiğim, her biri reform sayılacak bu hizmetleri bir tarafa bırakalım. Sadece sağlık alanında yapılan devrim gibi hizmetler bile AK Parti’ye oy vermemiz için yeterli.
Nasıl mı?
Bakın size şimdi anlatacaklarımı 10 yıl önce hayal bile edemezdik. Bu satırları yazarken hala heyecan duyuyor ve böyle bir hükümete böyle bir lidere sahip olduğumuz için Yüce Allah’a şükürler ediyorum…  
NE ABD, NE AVRUPA
Aktaracağım bu konu ne Avrupa’da ne de ABD’de değil bizzat Türkiye’de, İstanbul’da yaşandı. Okuyun, elinizi vicdanınıza koyup öyle yorum yapın…
Bir süre önce kapımız çaldı, açtık, ailemizin doktoru… Dr. Onur Bey, hemşire hanımı da alıp gelmiş. Ziyaret sebebini Dr. Onur Bey’in kendisinden dinleyelim: “Falan tarihte çocuğunuzu falan hastanedeki falan doktora götürmüşsünüz. Ancak; o doktora muayene olan çocuklardan birinde kızamık görülmüş. Bizi Sağlık Bakanlığı’ndan aradılar işte bu nedenle sizi ziyaret ediyoruz…”
Vay, vay, vay… Daha düne kadar kızamık salgınlarının yaşandığı Türkiye’ye bakın, bir kızamık ihtimali için neler yapılıyor…
Doktor Bey’e, “Gerçekten bunun için mi geldiniz?” diye, sordum. 
“Evet” dedi. “Düşük ihtimal ama yine de çocuğunuzda şu şu belirtiler olursa lütfen bize getirin. Yukarıya (birinci kata) çıkmanıza gerek yok, biz aracınıza gelip çocuğunuzun kanını alıp tahlil ederiz” şeklinde devam etti. 
Tabii ki bu hizmet bize özel değil, o gün o doktora muayene olan çocukların tümü için geçerli.
Evet, daha fazla ayrıntıya girmeye gerek var mı? 
Bize göre yok ama “beğenmek istemeyenler” bu hizmete de bir kulp bulurlar


İstanbul Times / Müslüm Aktürk