Mevlan’a Celalledin Er- Rumi (ks) 739. Ölüm yıldönümü geride bıraktık. Tertip edilen bir törenle, Mevlana’nın her kesimden insan tarafından ölüm yıl dönüm de anılması çok sevindirici. Sözlerinin yeniden kulaklarda çınlanması çok güzel.

Mevlana; "Ey gönül! Ne tuhaf değil mi? Bir ömür, şah damarından daha yakın bir Sevgiliyi aramakla geçiyor." Diyordu. Anadolu toprakları böyle aşık bir daha görmez. Ama onun yolunu aşındıran Yunus Emre, Tapduk Sultan, Karacaoğlan, Ahmed-i Hani, Neşet Ertaş sadece ismi kulaklara kazınanlardan bir kaçı.

Neşet Ertaş ile Mevlana arasında tam 739 yıl var ama ikisi de fani dünyanın geçici olduğuna inançları tamdı. Neşet Ertaş; “Sen mi ağladın hep sen mi yandın, bende gülemedim yalan dünya da...” diyordu. Bu sözler insanın gönlünün en derinliğine hitap ediyor. İkisi de bize şunu diyorlar; “Fani dünyaya aldanmayın kızanlarım, ölüm var ölüm var...”
NEDEN ÖLÜM VAR ?      

Şimdi; “Senle olmak bir ayrıcalıktır, sen çok önemli bir adamsın, sen büyük bir lidersin, sen çok iyi bir arkadaşsın, senin yanında olmak bana huzur veriyor” iltifatına karşın ne oldum delisine dönenlere Neşet Ertaş’ın “Yalan dünya da” türküsünü bir kez daha anlayarak dinlemelerini tavsiye ederim. Aslında bu iltifatlara omuz kabartmak değil, tevazuu artırmak yakışır.

Cenab-ı Hakkın kendilerine verdiği makamdan ötürü omuzları kabaranlar; “Ölüm var.” Ülkeye yön verenler; “Ölüm var.” Şeb-i Arus da hoş görü ve sevginin hâkim olması gerekirken, tokalaşmayanlar; “Ölüm var.” Makam hırslarını memleket menfaatinden daha değerli sayanlar; “Ölüm var.” Sanatçılar; “Ölüm var” Yazarlar; “Ölüm var” Yapımcılar; “Ölüm var.” Hey, bana ne, ben sıradan bir insanım diyen insanlar; “Ölüm var.” Neden bu kadar “Ölüm var” diyor bu adam diye aklınıza takılıyordur. Ölüm var çünkü atacağımız her adımda bunu aklımızdan çıkarmamız gerekiyor.

Ülke de yaptığı iş bakımından sıradan olan hiç kimse yok kanımca... Herkes çok değerli bir vazife yürütüyor. Düşünün sokaklarımızı temizleyen emektarlar olmasa her yeri is-kir ve pasak kaplar. İnşaatçı olmasa bize kim bina yapar? Mobilyacı olmazsa evimizi ne ile süsleriz? Vatandaş olmazsa devlet neden oluşur? Dostlarımız, arkadaşlarımız olmazsa kimle dertleşiriz? Her birey ayrı ayrı bir kıymet abidesidir.

Fakat insanları hayvandan aşağı kılacak şey amelleridir. Aynı şekilde insanları meleklerden üstün kılacak şey yine amelleridir.
BÜLENT ARINÇ NE DEMEK İSTEDİ ?          

Bu bağlamda makam mevkii gözetmeksizin herkesin Mevlana’yı ve diğer düşünürlerin sözlerini daha iyi anlayarak dikkatli davranması gerekiyor. Mevlana için toplanan binlerce kişi oradan ayrılırken bir şeyleri idrak etmesi gerekiyor.
 
Tv’den izleyip duygu seline kapılan halkımız payına düşeni idrak etmesi gerekiyor. Halk kutuplaşmanın önünde en büyük engeldir. Makam sahipleri daha güzel bir ülke için el sıkışabilir. Sanatçılar, yazarlar, makam sahipleri ve sıradanım diyenler yılardır kanayan yaraya/yaralara çare olabilir.
 
Bu güm empati kurma zamanıdır. Bu gün Türkiye’nin önünü açabilmek için çözümlenmesi gereken en büyük sorun “Kürt Sorunudur.” Bu sorunu çözmek için acilen adım atılması gerekiyor. İşte bu bağlamda Empatinin en güzel örneğini Sayın Bülent Arınç sergilemiştir.

Bülent Arınç’ın açtığı bu yoldan ilerleyip bu sorunun kısa sürede çözüleceği ve Türkiye’nin önünün açılacağının inancı bende arttı. Sayın Bülent Arınç; Bundan sonra siyaset yapmayı düşünmediğini aktarmasını da, bu empatisini sadece Allah rızası için yaptığının güçlü bir göstergesidir.
 
Buradan herkesin bir şeyler çıkarması ve bu bağlamda hareket etmesi ülkenin menfaatinedir. Küreselleşen dünya da sınırların kalkacağını tüm uzmanlar dilendirmekte, durum böyle olunca Türkiye’de “Eşit yurttaş” olma gayretinde olduğunu dilendiren siyasal Kürt Hareketi de eğer samimi ise bu bağlamda hareket etmeli ve Sayın Bülent Arınç’ın uzattığı eli sıkıca tutmalıdır.
 
Çünkü 50.000 insanın canına mal olan bu sorun daha fazla sürdürülmesi sadece ölümlere yeni ölümler katmaktan başka işe yaramayacaktır. Ölümlü dünya da öldürülen gençlere yenisinin eklenmesine kayıtsız kalmak insanlıktan nasibini almamışlıktan kaynaklanmaktadır.

Bu bağlam da BDP başta olmak üzere bütün siyasi partiler bir araya gelip kalıcı bir barışın tesis edilmesi için gayret sarf etmeli ve ortak bir yolda birleşmelidirler. Çünkü unutmayın ki; “Ölüm var.” Unutmayın ki; “Yarın Mahşeri huzurda hesap var.” İşte bu bağlam da bize büyük bir miras bırakan düşünürlerin sözlerini yeniden hatırlamalı ve mutlu yarınlara uzanmalıyız.


İstanbul Times / Hekimoğlu Süleyman Özcan