“Bağcılar´ın Kurucu Belediye Başkanı Feyzullah Kıyılık’ın 2007´de AK Parti İstanbul Milletvekilliği adaylığı nedeniyle istifa etmesinin ardından, Belediye Başkanlığı için düşünülen Lokman Çağırıcı’nın tanıtım toplantısına gitmiştik. İçimizden ‘Bağcılar’a yazık olacak, Feyzullah Bey başarılı bir grafik sergilemişti, Bağcılar inşallah gerileme dönemine girmez’ demiştik. Ama Allah var, Lokman Bey, Feyzullah Kıyılık’ı aratmadı…”
 Bu sözler, Bağcılar Belediyesi’nin düzenlediği Medya Pikniği’nde yürüyüşe çıktığımız bir gazeteciye ait. Tanımadığım, sadece Yeni Şafak Gazetesi’nde çalıştığını öğrendiğim meslektaşımın bu ifadesi bir yerde Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı hakkındaki intibaımı güçlendirdi, test etti…
Anadolu’daki birçok şehirden daha kalabalık olan Bağcılar’ı, halkı memnun ederek yönetmek kolay olmasa gerek. Halk nasıl memnun olmasın ki; Dünya’nın en son teknolojilerine sahip olsanız da bunları kullanacak eğitimli insanlarınız yoksa bu teknolojiden yararlanmanız mümkün değildir.
 
Yani; en iyi yatırım insana yapılan yatırımdır. Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağrıcı, bir Milli Eğitim Müdürü gibi gayret etmiş ve son 5 yılda 6’sı belediye imkanı 7’si de hayırsever işadamlarının katkısıyla olmak üzere tam 13 okulu Bağcılar halkına kazandırmıştır. Sosyal ve kültürel hayatın yanı sıra çevre konusunda da Lokman Çağrıcı, Bağcılar’a önemli hizmetlerde bulunmuş… 
Bağcılar, 700 bin’den fazla nüfusuyla İstanbul’un en büyük ilçesi. Dolayısıyla bu ilçenin Başkanı Lokman Çağırıcı, Büyükşehir için en fazla tecrübeye sahip bir isim. Kadir Topbaş’a alternatif olarak işte size en gerçekçi aday…
EFE DEĞİL EFENDİ
Medya mensupları için düzenlenen piknikten sonra Lokman Çağrıcı hakkındaki düşüncelerime şunları ekledim: Lokman Çağrıcı, başarılı icraatlarından daha önemli bir meziyete sahip. İnsan olduğunu unutmamış! Belli ki, mahkemenin kadıya mülk olmayacağını kendine düstur edinmiş. Belediye Başkanlığı makamının ‘efelik’ yeri değil ‘efendilik’ yeri olacağını aklından çıkarmamış…
Son paragrafta yer alan ifadelerin neden icap ettiğine gelecek olursak; Davete uyduk ve biz de ailece Bağcılar Belediyesi’nin pikniğine katıldık. Gerçekten harika bir gün geçirdik. İkramlar da güzeldi, aktiviteler de. Ata bindik, ok attık, ATV motor, bisiklet kullandık. Çocuklarımız yarıştı, eğlendi…
 
Velhasıl aile boyu mutlu olduk. Öncelikle bizlere böyle bir imkanı sağladığı için Sayın Başkan Çağırıcı’ya, bu etkinlikte emeği geçen başkan yardımcılarına ve özellikle başkan danışmanları ile diğer görevlilere teşekkür ederiz.
Ancak şunu vurgulamadan geçmek istemiyorum; İkramdan, aktivitelerden daha önemlisi Başkan Lokman Çağırıcı ile belediye yetkililerinin samimi, mütevazı tavırları... Atalarımız boşuna “Balık baştan kokar” demiyorlar. Baş ne ise sonu da öyle oluyor çoğu zaman…
Bağcılar Belediye Başkanı Çağırıcı’nın bu kadar sempatik olduğunu bilmiyordum. Biz Küçükçekmece Belediyesi sınırları içinde yer alan Atakent Mahallesi’nde oturuyoruz. Bu nedenle Sayın Çağırıcı ile bir muhabbetimiz olmadığı için onu yakından tanıyamamıştık.

İşte o piknik gününde konuşmasını, esprilerini, hal ve hareketlerini izledik ve not verdik. Özetle; Lokman Çağırıcı’nın bu hali gerçekten örnek alınması gereken bir kişilik...
Başta da vurgulamaya çalıştık; Belediye başkanları kabadayılık yapmamalı, efelik yerine efendiliği düstur edinmeli. Halkla iç içe olmalı. Her türlü eleştirilere açık, sinirlerine hakim olmalı ve makul yanıtlar vermeli. Kavga yerine hoşgörüyü ön plana çıkarmalı. Hoş bir seda bırakmak istiyorsa ‘mahkemenin kadıya mülk olmayacağını’ kesinlikle unutmamalı…


İstanbul Times / Müslüm Aktürk