Halk Barış süreci devam etsin diyor 

Ülke olarak 7 Haziran 2015 genel seçimini geride bıraktık.  Her Partinin yetkili kurulları artık seçim sonuçlarını kendi açılarında irdelesinler ve  eksiklerini önüne koyup muhasebelerini yapsınlar. 

Yani Halk tercihini yaptı ve partilere vekillerini verdi bu sonuçta bir çok koalisyon hükümeti çıkar. Seçmen olarak bu konuda biz üzerimize düşeni yaptık şimdi sıra TBMM.de grubu olan dört partide. Ülke için en uygun ve sağlıklı hükümetin çıkacağına inancım tam. 

Sağlıklı bir hükümet kurup halkın öncelikli sorunlarını çözmeyen veya çözemeyen parti hangisi olursa olsun ilk seçimde seçmen sandıkta gerekeni yapacak umarım.

İstanbul Times Tv  olarak sokak röportajlarımızın kısa bir süre önce yapılanı şu idi :

“Sizce Türkiye’nin En Büyük Üç Sorunu Nedir ?“

Sorduğumuz soru anlaşılır ve net. Halkın cevapları da sorumuz kadar net ve açık oldu halkın feraseti bir daha gösterdiği ki halk siyasilerden daha önde.

-Barış  sürecinin sağlıklı bir şekilde sonuçlandırılması 

-İşsizlik ve ekonomiye önem verilmesi

-Trafik  sorunu ile alakalı çözüm üretilmesi 

Toplumun büyük çoğunluğu Barış sürecinin sürümcemede kalmasını istemiyor. 

Bir an önce bu konuda gereken yapılsın ve bu sorun tamamı ile ülke gündeminden çıksın diyenler oldukça fazla.

İşsizlik ve ekonomik konularda sorunlarımız var diyenlerin de sayısı az değil

Üçüncü sorun olarak da Trafik,Çarpık kentleşme konulara ön plana çıktı.

MHP Barış süreci ile alakalı çok yanlış düşünüyor

MHP 7 Haziran’ dan  bu yana ülkenin kanun ve yasalarına göre kurulmuş olan HDP ile hiç bir  şekilde aynı çatı altında bir araya gelmeyeceğini söylüyor.  Planlı programlı çalışan aklı başında bir parti şunu demeliydi. Biz barış sürecinde takip edilen yolu hatalı buluyoruz.Kandil ve İmralı ziyaretleri törenlerle ve basın açıklamaları ile yapılmasın istihbarat teşkilatımız gizli bir şekilde hükümetin talep ve isteklerini muhataplarımıza ileterek onlarında taleplerini bize getirsin yıllardır devam eden bu sorunu bitirelim desin. 

MHP’nin savunduğu MÜZAKERE değil MÜCADELE zaten 30 yıldır yapılıyo ama işe yaramadığı  görüldü 

Sağlam protokollere bağlanmış bir müzakere talebi çok makul ve mantılı gelebilecek iken kendisi kadar vekili olan HDP olursa ben yokum demek 6.5 milyon seçmenin iradesine saygısızlıktır. 

HDP‘li bir koalisyon olur mu olmaz mı bilinmez ama toptancı bir mantık ile HDP varsa ben yokum resti halkın dikkatini çekiyor. Bu savaşta müzakere değil mücadele olacak demek ülkenin gerçeklerinden bi haber olmak demektir.Çünkü bu ülkede 1984 den son bir kaç yıl önceye kadar DEVLET müzakere etmedi mücadele etti. Ama her hafta 30/40 cenaze geliyordu. Bu olayda sadece silah satan baronlar ve para babaları kârlı çıktı ölen ve öldüren de iki kardeş olunca sonucunda kaybeden ülke oldu. 

MHP veya koalisyon ortağı olabilecek her parti Bu işi kısa süre içinde bitirip  ülkenin diğer sorunlarına eğilmeleri gerekir. Aksi halde  İSTEMEZÜK mantığı ile 150 yıl geriye gitmek zor değil. Adı üstünde Koalisyon. Koalisyon demek de  UZLAŞI demektir.

O halde partiler sen varsan ben yok diyecekleri yerde ilkelerini masaya koyup onları tartışsınlar. Ve sonunda da ülke menfaatleri neyi gerektiriyorsa onu yapsınlar. Bu konuda MHP’nin ülke gerçeklerini okuyamadığını düşünüyorum. Kandil ve İmralı ziyaretleri  ile alakalı davul zurnalı yapılmasını istememek ayrı  HDP ve PKK ile müzakere yapmam savaşırım denilmesi daha önce denendi. Ne yazık ki   ülke 40 bin evladını ve milyarlarca dolarını kaybetti ama ülke bir arpa boyu yol almadı.

Recep Tayyip Erdoğan bu konuda RİSK alarak hayatını ortaya koydu ve bu süreç baya yol almışken sanki herkes  MHP ye muhtaçmış gibi bir havaya girmek hiç mi hiç adil eğil. Unutmansın ki  bugün bu ortam var ise onu HDP.nin barajı aşmalarına borçlular.Demirtaş’ ın da dediği gibi HDP barajı aşmasaydı Ak Parti 318 milletvekili alarak tek başına hükümeti kuracak ve diğer partilerin  liderleri de istifa et çağrılarına cevap yetiştirmekle meşgul olacaklardı.

Kimse 7 Haziran 2015 öncesini unutup sanki bu durumlarına kendi imkanları ile geldiklerini sanmasınlar derken haksız değildi Demirtaş. Kürt sorununda artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz. Barış,demokrasi,Kardeşlik ve birliğin kazanmasından başka da bir çare yok.

Ekonomik gidişat iyi değil demedi demeyin

Bir işletmeci ekonomist olarak son yıllarda devletin elindeki KUPON arazileri satıp işi idare etmeye çalıştığını hepimiz biliyoruz. Bakınız Ataköy sahili bile KUZU Group denen firmaya satıldı.  Zeytinburnu’ndaki ağır bakımın yerinde Doğu da ki Kalekollara karşın TOKİ’ye verildi. TOKİ’de bas paraya al ARSA’yı yaparak kim çok para verdiyse arsayı onlara verdi.

Martıların uçuş yüksekliğinden uzun bina yapılmış,Zübeyde hanım caddesinde önümüz kapanmayacak diye daha yüksek bedeller vererek dair alanların mağduriyeti kimin umurunda. Yarında Deniz dolgu  yapılıp şimdi halkın önünü kapatanların önü kapanmayacağına kimin garantisi var ?  2009 sel felaketinde onlarca insan boğularak can verdiği zaman  İBB başkanı Muhterem Kadir Topbaş “Tapulu imarlı izinli olsalar bile dere yataklarında ne kadar bina varsa hepsini yıkıp geçeceğiz” demişti.

Ben yıkılan bina görmedim ama dere yataklarına,yol kenarlarına ve sahillere yüzlerce bina yapıldığına ben şahit oldum.Oluyorum ve bu mantık ile de olacağım. Tarihe not düşmek adına da yazı yazıyorum,haber yapıyorum ve tv programları için olay yerinde çekim yapıyoruz.

İstanbul Times Yayın Grubu olarak Sokağın Nabzını tutuyoruz

7 Haziran 2015 seçimleri öncesi bir çok arkadaşlım ve dostum tahminleri aldı. Bunların içinde çok sayıda Ak parti de siyaset yapanlarda vardı. Mecliste grup kuracak 4 parti ve Saadet Partisi ile alakalı tahminlerimi söyledim onlarda yazdılar. Seçim sonrası beni arayarak Anket firmalarından daha yakın tahminlerin oldu bunu nasıl başardın dediler. 

Ben de onlara sizden çok zeki veya öngörü sahibi olduğumu iddia etmiyorum. Ben Bütün partilerin mitinglerini talip ederek oradaki heyecan ve şevki yaşadım. Hiçbir partiye duygusal yaklaşmadım. Bir de merak ettiğimiz konularla alakalı sokak röportajları ile onlarca konu hakkında mikrofonlarımızı  sokakta caddede vatandaşa uzattık. Halkın duygu ve düşüncelerini öğrendikten sonra  partilerin heyecan ve çalışmalarına da bakınca yaptığımız tahminler 0.5 yani yarım puan yanılma ile tuttu çok şükür. Bizim gibi işini sağlıklı yapan yerel medyayı dikkate almayan alma gereği duymayan  siyasi partiler inşallah  gelecek süreçte de aynı hatayı yapmazlar diye düşünüyorum.

Kim hükümeti kurarsa kursun bu seçim en fazla ama en fazla 2 yıl sürecektir. Dolayısıyla partiler bir taraftan koalisyon görüşmeleri yaparken diğer yandan da seçmen odaklı çalışmalarını sürdürmeleri gerekir. Bunun içinde STK.larla,mahalli basınla,kanaat önderleri ile yakın temasta çalışmaları yararlarınadır. 

Seçmen sadece Ak Parti’ye Abdest tazele gel dedi 

Seçmen isteseydi Ak Partiye daha düşük bir oy verebilirdi.  Çünkü Rahmetli Ecevit’i % 21.75 den % 1.5 e düşürdü.

Pek ala  Ak Parti’yi de % 49 den 20 ye hata 15 e bile düşürme imkanı seçmenin elinde idi. Seçmen Ak Parti’nin yatırım ve halk için çalışmasını beğendiği için % 40.8 oy yerdi. 

-Bakanların Yüce divana gönderilmemesi 

-Bakara suresi ile alay eden Egemen Bağış’ın ihraç edilmesi bir yana kısa bir 
süre önce Erdoğan’ın Siirt mitinginde kürsüye çıkıp  konuşması..

- Allah’ın bütün sıfatları Recep Tayyip Erdoğan’da var diyen Düzce Milletvekili F
evai Arslan’ın yeniden 2.sıra adayı yapılması …

-Orta sınıfın bir çok konuda zarar etmesini engelleyememesi 

-Eski teşkilat mensuplarının dışlanmaması gerekir 


Özetle seçmen Ak Parti’ye sana güvenim var. Ama sen benden uzaklaşmaya doğru gidiyorsun.Ustalık dönemi sana yaramadı. Sen yine çıraklık dönemindeki gibi samimi ol ve partide çalışmak isteyen herkese kapını açık tut dedi.

Ak partinin bunu yapıp yapamayacağını  hep beraber göreceğiz. Eğer seçmenin verdiği mesajı anlarsa ilk seçimde tek başına yine iktidar olmak ihtimali çok güçlü.

Ama halen en doğrusunu ben bilirim seçmen bana nankörlük yaptı derse inanın % 40.8 i de bulmayacak.

Bazı Ak Parti sempatizanlarının sosyal medyada paylaştıkları hükümet Van vilayetini depremden sonra bir sene içinde yeniden yaptı adamlar tek vekil vererek nankörlük yaptılar mantığını parti yetkilileri de seslendirirse  işte o zaman asıl felaket çanları çalacak demektir.

Erdoğan kendisi “Sokakları ve caddeleri altın kaplama yapsanız bile gönülleri yapmadıktan sonra yapılan hizmetler bir işe yaramaz” demişti. 

Yine İBB başkanı Dr.Mimar Kadir Topbaş da “İnsanoğlu Her Şeyi Af Eder Ama Adam Yerine Konulmaması Asla” demişti. Ak Parti yatırım yaptı ama USTALIK döneminde gönülleri yapmadı.

Başımdan geçen bir olayı aktarayım anlayın olayı 

Bunu nereden çıkarıyorsun diyenlere kendi başımdan geçen bir örneği vereyim. De ne demek istediklerini anlasınlar ”Ak parti’de Mahalle başkanlığı,ilçe yönetim kurklu üyeliği,ilçe başkan yardımcılığı ve Beldelerden sorumlu il koordinatörü ve en son olarak da 29 Mart 2019 da Başakşehir ‘de Belediye başkan aday adayı olmuştum. 20 Mart 2004 de yaptığımız Kazlıçeşme mitinginde de o zaman Başbakan olan Erdoğan’ın alana geç gelmesinden dolayı  CHP’nin mitingini aksattığımız gerekçesi ile hakkımızda açılan davada 3 AY HAPİS CEZASI İLE cezalandırıldım.

Başakşehir Belediye başkanının halkı azarlayan tutumlarını eleştirdim. Hakkımda   onarca dava açtı daha devam eden bir dava hariç ötekiler hepsi benim LEHİME sonuçlandığı halde bu durumu bilen onlarca parti yetkilisi başkana ne yapıyorsun demedi. En son 6 Mart 2015 tarihinde güvenliğimizi sağlama  sorumluluğu kendisinde olan Başakşehir Beeldiye başkanı Mevlüt Uysal’ın divan başkanlığını yaptığı meclis toplantısında AK PARTİ BAŞAKŞEHİR İLÇE YÖNETİM KURULU ÜYESİ  merhum R.Ö. nün YUKRUKLU saldırınsa uğradım. Hastane raporları ile sağ elimi tam 10 gün kullanamadım.Şu an halende elimi yumruk yapamıyorum. Ne Ak Parti Başakşehir ilçe başkanı Ayhan Özgürel ne de Başakşehir Belediye başkanı Mevlüt Uysal bir geçmiş olsun mesajı dahi iletmediler.

İŞTE AK PARTİNİN halktan uzaklaşmasına ve ŞIMARMASINA KENDİ başımdan geçen bir örnek … Bu örneğim yeterli oldu sanırım. Bunun yeterli olmadığını düşünenler var ise 0212- 415 82 05  nolu gazete telefonumuzdan benimle irtibata geçmelerini  isterim. Benim gibi haksızlığa uğramış  bir zamanlar parti için maddi ve manevi bedel ödeyen herkesten helallik dilemeleri gerekir. Aksi halde Ak Parti bir dahaki seçimde % 40.8 i bile göremeyecek.

Özetle ben Ak Partinin nerede hata yaptık sorusuna  cevap arıyorlarsa canlı ve yaşayan bir örnek olduğumu düşünüyorum.

İstanbul Times / Hüseyin ÇETİNER -19 Haziran 2015