Başbakan Tayyip Erdoğan,26 Şubat günü 59. yaşına girdi. Yeni yaşı ve tüm yaşamı sağlıklı geçsin, ama en önemlisi evrensel hukuk, demokrasi ile özgürlükler alanında Türkiye toplumuna güzellikler ve mutluluk gelmesi için başarılı adımlar atsın. Enerji ve mesaisi halka iyi hizmetlere vesile olsun. İyi ki varsın Sayın Tayyip Erdoğan, eksiklikler olsa da ekipçe birçok işler, başardığın memleket yönetimini şeffaflaştırdığın ortadadır. Sizi dünyaya getiren merhum validenize bu vesile ile bir kez daha rahmet ve teşekkür etmek gerekir. Aslında “marifet iltifata tabidir.” Güzel işlere ve şahsınıza methiye dizme gereği duymuyorum çünkü buna ihtiyacınız da yok. Zaman zaman eleştirel yazılar kaleme alsam da yaptığınız başarılı işler inkâr edilemez.
Birinci sınıf bir demokrasiye, evrensel hukuka bu ülkenin kavuşturulması behemehâl ihtiyaçtır. Her alanda değişim ve dönüşümü evrenselliği ilke edinerek, demokrasiyi içselleştirerek, hukuk alt yapısını oluşturarak, bu yöntemle ülkeyi insanileştirmek halk, toplum ve yöneticiler açısından her bakımdan avantajlıdır. Başbakan Tayyip Erdoğan şahsında Ak Parti’nin ilk iktidara geleceği zaman hedeflediklerinin yapılması bu ülke ve gelecek nesiller için önemli ihtiyaçtır. 
Çünkü en gelişmiş demokratik sistemleri olan devletler bile, nasıl iyi olabiliriz noktasında sistemlerini, kurumlarını dolaysıyla yöneticilerini kendilerini sorguluyorlar.  
Başbakan Tayyip Erdoğan ve Ak Parti, şu gerçeği mutlaka çok net ve hızlı görmeli, kavramalıdır. 
“Halen bu ülkede seçilmiş insanlar siyasi yollarla, diyaloglarla sorun çözemiyorlarsa, bütün bu yollarla sonuç alamıyorsa, baskıcı ve zorbaca tutumlardan dolayı belli bir kesimin bariz şikâyetleri varsa, açlık grevlerine süresiz, ölüm oruçlarına insanlar halkın seçilmişleri hayatlarını bedenlerini yatırıyorsa bu zulmün dayanılamaz ve yaşanmaz boyutlardaki göstergesidir.“
Ak parti ülkedeki şeffaflaştırma sonucu şu hususta ki gerçeği de çok net gördü. Bu memlekette ne kadar çetrefili, alengirli işler varsa tamamı devletin bizatihi kendisinin tertiplediğini manipüle ettiği ayan beyandı ancak şimdi ise cumhuriyet savcıları ve yargıçlar tarafından mahkeme ilamlarına geçti ki, bu pis işlerin söylentiden ibaret olmadığı gerçeği daha net tescillendi.  Aleni ortada dönen görülen şu ki, Bu devlet dar gelirli fakir çocukların üzerinde bu kadar kirli emelleri istismarı yapmış. Bir ülkede bu kadar kendi vatandaşını, insanını suça teşvik eden bir devlet yapısı ortaya çıkmış ve insani olmaktan uzaklaşılmış. Böyle bir devlet yapısını yönetmenin bile vebalı çok ağırdır. 
Başbakan Tayyip Erdoğan devletin tüm imkânları ellerinde olmasına rağmen başkalarınca dinlendiğinden kuşkuludur ki, Başbakanlık binasında böcek taraması yaptırılıyor.  
Tamamının altında yatan gerçek, evrensel hukuksuzluk ve demokrasiden uzaklaşma sonucudur. Bütün bu melanetlerin sebebi ekseriyetle altında yatan sebep  “Kürt sorunundan kaynaklıdır.” 
Kolluk gücü polisiye tedbirlerinden, savcı iddianamelerinden ziyade Kürtlerin sosyolojik, kültürel, eğitim, insani hak taleplerini “barışçıl yolla çözüm” konusunda bu ülke yönetenleri sabit statükocu düşünceyi değiştirmeli,  algıyı geliştirmelidir. Kürt halkının bu taleplerine çok net, somut, pratik adımlarla cevap vermelidir. Çünkü Ak Partiye ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kendisine oy veren iktidar edenlerin bu talebi var. 
Her alanda çok ciddi radikal adımlar atılmadan genel hukuk kurallarından, eğitime, ekonomiden sağlığa kadar tüm yasalar ve anayasa dâhil evrenselliği ilke edinmediği, insan odaklı olmadığı sürece bu kronik sorunlar çözülmez. Sığ bir düşünce olan milliyetçilik hamaseti ile bu sorunların üstesinden gelinmez. On yıllarımızı kaynak ve enerjimizi yine heba ederiz.   
 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsında Ak Parti ve ekibinin şimdiye kadar yaptığı tüm güzel işler “hızlı büyüyen ekonomi, istihdamdan, GSMH artışı ve gelişmişlikten, sağlığa, ulaşımdan, eğitime kadar” her alanda gerçekleşmiş oldukları başarıları bir süre sonra gölgeleneceğini bilmek için kâhin olmaya gerek yoktur. 
Çünkü evrensel hukuk, demokrasi, hak ve özgürlükler ile ekonomi iktisadi işleri at başı paralel gitmelidir. Bu kadar netameli iktisadi, ekonomi işlerini nasıl çözdüysek ülkede üçüncü dönem tek başına iktidar olan siyasi bir parti Başbakan Tayyip Erdoğan, Ak Parti, aynı yöntem ve ferasetle evrensel hukuk, siyasi demokrasi özgürlükler alanında başarı kayıt edebilir.
İki tercih meselesi var. Başbakanın şahsında Ak Partinin önünde birinci yol; evrensel bir hukuk ve özgürlükler ile gelişmiş demokrasilerde olan saygın demokratik yapıya sahip bir ülke mi olacağız. Veya ikinci yol; bol hamasetle milliyetçilikle üçüncü dünya ülkesi olması mı daha iyi olur. 
Aslında bu soruyu hem halka hem de yönetenlere sormalıyız? Halkın kahir çoğunluğunun birinci yolu tercih ettiği bilinen bir gerçektir. İlk tercih ülkeyi yönetenler açısından doğru olanıdır. 
Başbakan Tayyip Erdoğan şahsında Ak Parti yine çok iyi biliyor ki birinci tercihin öncelikle olmazsa olmaz esası “Kürt Sorunu barışçıl ve eşitlikçi bir yöntemle hal ve yola koymaktan geçer.” 
 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan PKK ile görüşülüyor dağdan indirilip silahsızlaştırmaları nihai hedef bilindiği halde miting meydanlarından halk tarafından 2010 anayasa reformunda % 58 Evet bu reformunda tüm muhalefet partilerinin vesaire yöntem ve gerekçelerle Hayır blok oyları %42 de kaldı. Demek olunur ki bu ülke Ak Partiye bu temel meselede “ diyalog ve uzlaşı ile barışı tercih et. Huzuru tesis et” denildi. Türkiye kamuoyu bu konuda çok net mesajını verdi. Bu konuda çok fazla beklenildi, zaman alındı. Yapılan referandumun uyum yasaları bile henüz çıkarılmadı. 
Geçelim Kürtler açısından 2010 Anayasa referandumuna bakıldığı zaman kısaca Ağrı % 95,8, Bingöl %95, Siirt %95, Diyarbakır %94, Mardin %94, Hakkâri % 93, “Evet” oyu çıktı. Yine üç dönem Başbakan Tayyip Erdoğan şahsında Ak Parti İktidarına Kürtler istikrarla azımsanmayacak destek ve katkı sundular. Türkiye’de PKK ve tüm silahlı unsurlardan “Eli silahlılardan” en çok şiddet ve hiddeti gören yine ağır travmalar ve mağduriyetler yaşayanlar yine her bakımda Kürtlerdir.  
Daha önce bilinen bir meseleydi ancak son hadiselerle ayan beyan görüldü ki devlet manipülasyonu aşikâr yaptıkları bir sürü pis işlere devlet görevlileri tarafından halkı manipüle etmişler. İmam hatip mezunu dâhil üniversite öğrencisi birçok Kürt çocukları geçmişte bu tarz şer odakları tarafından dağa sürüklendiler. Başarılı bu Kürt çocuklarını dağa gönderenler aynı merkezdendi, uyguladıkları metot aynıydı. Üniversitelerde farklı önemli bölümlerde okuyan bu başarılı çocuklar aynı merkezlerden dağa gönderilip tamamı öldürüldü. 
Başbakan Tayyip Erdoğan ve Ak Parti tüm yapılan yanlışları neler yaptıklarını çok iyi biliyor ve gerçekleri yalın görüyor. Geçmişte yapılanlar kısaca halka her tür zalimliklerle baskı ve işkencelerin uygulandığını, peşinde bin bir hile ve desise ile halka ne tuzaklar kurulduğunu, vatandaşım dedikleri insanları hataya yanlışa teşvik ettiklerini, her tür manipülasyonun aleni devlet görevlileri tarafından açıkça yapıldığı nihayet herkesçe net görüldü. 
Şimdi başta Başbakan Tayyip Erdoğan şahsında Ak Partinin ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ülkeyi yöneten tüm insanların ellerini vicdanlarına koymaları lazım gelir. Bu sorunları bir daha yaşanmayacak şekilde ülkenin gündeminden çıkarmaları gereklidir.     

Maksut KONYAR