Ne kadar yazmayı sevsem de son yıllarda Türkiye`de yaşadıklarımız; insanı yazmaktan uzaklaştırıyor. İnsanları umutlandıracak veya sevindirecek bir şeyler yazmak istedikçe ve çırpındıkça bir bataklık misali içine çeken yönetim zafiyetinden ve işin ehli olmayan insanların devleti yönetmesi ister istemez insanı bataklıkta yaşadığını hissettiriyor.
Bir ülke düşünün “ALTIN” gibi ne olursa olsun altınlığından bir şey kaybetmiyor fakat bataklığa çevirmiş bir yönetim anlayışı ile “ALTIN”lığını yaşayamıyor. Hatta yaşamaması için elinden geleni ardına koymayan bir yönetimle karşı karşıyayız. Bunu da öyle güzel yapıyorlar ki evlere şenlik isterseniz bunu bir hikâye ile anlatayım.
“Bir ev düşünün, ev halkı bir gün bir örümcek görür fakat önemsemez ve tabi önlemde almaz, daha sonraları örümcek bir bakarlar fare olmuş ama kimse görmez onu… Daha sonraları bir bakarlar kedi olmuş bir de severler… Bir gün de bakarlar köpek olmuş havlamaya başlar ama gülüp geçer ev halkı… Günler günleri kovalar bir bakarlar ki köpek olmuş koyun artık ev halkı mı koyun yoksa biz mi siz karar verin… Daha sonra bir de ne olsun koyun olmuş öküz, ev halkı öküz öküz bakar öküze… Bir gün de bakarlar ki öküz olmuş fil artık ev içinde homurtular başlar bu filde nerden çıktı diye… Ama iş işten geçmiştir.”
Hikâye bu ya kimse üzerine alınmasın ev halkını soran olursa herkes bir zahmet aynaya baksın çünkü başka yerde göremezsiniz… Ha bu arada fil de filliğine sevinmesin seni besleyen ağa babaların seni boşuna beslememiştir. “Bedava peynir fare kapanındadır.” Fil zaten bir fareye bakar, görünce kaçacak delik bulamaz… Bir de “bir fille yatağa girersen; fil, sağdan sola iyi niyetle dönse bile altında kalmaman imkânsızdır.” Bilesin…
Hikâyeler çocuklara anlatılır ve onları mutlu etmek için en güzelleri anlatılır. Fakat biz koca koca çocuklar her şeyden anladığımız şudur ki; içimdeki devşirmeler, dönekler, yaban otları, şantajlar, kasetler, tehditler, satın alınmış medya, satın alınmış STK`lar, satın alınmış şirketler, Talabaniler ve Barzaniler`in Türkiye`de kurduğu şirketler var. Silahlı güçleri PKK, dost ülkelerde 109 dernek ve kuruluş adı altında çalışan ve para toplayan yapılar varken ve bütün bu yapının aslında maşa olduğunu, arkasına baktığımızda ise;
ABD – AB –İNGİLTERE – ALMANYA – İSRAİL - RUSYA olduğu kabak gibi gün yüzüne çıkıyor. Bir de onların istedikleri için değil aslında kendi menfaatlerini bizlere dayatıyorlar. Hep aynı oyun… Daimi dostluk veya düşmanlık yoktur. Daimi menfaatler vardır. Bugün menfaat gereği dost görünen gün gelir menfaati gereği düşman olur. Önemli olan senin yöneticilerinin bu oyuna hazırlıklı olmasıdır. Bu oyunu en güzel Kemal SUNAL filmlerinde görebiliriz.
Hani var ya köyde ağa, dağda eşkıya, halk ise maraba üçlemesidir.
AĞA: Dünyayı yönettiğini sananlar,
EŞKİYA: PKK (TÜRKİYE), PJAK (İRAN), PEŞMERGE (IRAK), PYD (SURİYE), bir de IŞID var bütün İslam Dünyasının belası İSRAİL`in yeni oyuncağı… Anlamadığım ise bir gün gelir bu bütün eşkıyalar birleşir de biz TEVHİD dinimizin ülkeleri ne hikmetse birleşmez…
MARABA İSE; bu topraklarda yaşayan ne olursa olun kaderleri ölüm olan bizim halkımızdır.
Marabalardan biri sorun çıkardı mı AĞA dağdaki eşkıya ya haber salar sorunu hallet der. Pkk`da geçimini ondan sağladığı için gereğini yapar. Yani anlayacağınız gibi “KABAK GİBİ ORTADA HERŞEY” ama tabi ki, “Çocuklarımız KEMAL SUNAL filmlerini seyretmesin…” Çünkü; onlar aptal filmleri diye halkın arasında söylenir ki kimse seyretmesin aynı “kral çıplak” masalı gibi… Bir de bugüne bakın değişen ne var ne yok?
Sevgi ve saygılarımla... Sizleri KEMAL SUNAL FİLMİ SEYRETMEYE DAVET EDİYORUM BELKİ UYANIRIZ, KRALIDA ÇIPLAK GÖRÜRÜZ NEDERSİNİZ?
Not: Yanlış anlamayın her şeyi üstü kapalı anlattım. Çünkü her şey açık - seçik ortada iken; benim onlar gibi davranma mı beklemezsiniz her halde?
Nesine yanayım nesine…
Olan olmuş kişiliğime…
Yüzüm yok geçmişime…
Ülküm yok geleceğime…
Gel de söylen me,
Gelmişine, geçmişine….atamirası ulus….

İstanbul Times / Murat akbaş