Cam kırıklarında yansımamı görsünler

En keskin parçada göz bebeklerimi

Ölü bir göz iken anlarlar belki, hayattayken anlatamadıklarımı…

Anlaşılamamak, anlatamamaktan daha acı veriyor,

Bir bakışla anlaşılmaktı oysa tüm arzu.

Mütemadiyen tüten dumanı takip eden gözler,

Geçmişin esiri altında kalmış beyinler,

Silkeleyin zamanın toz kırıntılarını

Dumanlarına üfleyin

Yıkın diktiğiniz yozlaşmaya yüz tutmuş fikri kalelerinizi!

Gölgeler arasındaki mesafeyi hesaplamak için

Dakikalarca bakın!

Hiçbir zaman bulamayacaksınız

Gölgeler hiçbir zaman yakın olmayacak

Çünkü insan, kibrini de işledi gölgesine

Yaklaştırmıyor hiçbir zerresine.

Kanatları çırpınan, çırpındıkça kelam etmek isteyen o canlı

Gövdesinde barındıracak yer bulamayan hüzünlü kavaklar

Yeşilin yitip gittiği dünyada acısını saklar,

Doğaya hâkim olan bedenlere isyanını kusar!

Laf açılmışken, kapatmayın

Dilinizin bağı çözülmüşken, düğümlemeyin

Düşünceleriniz akarken, durdurmayın

“Aynı” kelimesi çıksın lügattan

Artık bir şeyler farklı olsun!

Mitolojiden bir kahraman beğenin

Yolculuğuna eşlik edin

Sıradanlaştığınız dünyayı terk edin

Yarattığınız popüler çağın içindeki karışıklıktan sıyrılın

Alışılmış karışıklıktır bu!

Hürriyetinize kelepçe vurulduğunda bileceksiniz, son sözün olmadığını

Sağ ayağınız, çukurda kalan son ayağınızın dilinden anlamayacak

Sizin bedeniniz bile size ihanet edecek

Neden mi?

Dönün bakın bir dünyaya

Sizin adaletinizi, hürriyetinizi yeğleyen bir kul var mı?

Hayat, dertleri haykırma platformu

Metotları farklı.

Belki bir gün bir hikâyede karşılaşırız

Dertlerimize ayna tutan satırlarda paslaşırız.

Her şeye rağmen susmasın gazeller

Duman da tütsün, beklesin haberi sefiller

Kırmızı karanfil ile atın adımlarınızı

Bir merhaba çakın kâinata

Belki bir ilk buluşmaya gider

Belki bir bedenin son yolculuğuna.

İstanbul Times Haber Ajansı/ HANDE BALCAN