1980 darbesinden sonra ülkemiz çok yol aldı. Bir basın mensubu olarak doğrusu ben de silahlı ve kanlı darbe olmayacağını düşünenlerdendim. Yanılmışım.

Darbelerin ve kalkışmaların bile bir şerefi ve namusu vardır.  Sivillere ateş edilmez. TBMM halkın ortak yeridir oraya bomba atılmaz.

Ülkenin güvenliğini sağlayan Polislere bomba yağdırılmaz. Kısaca bu darbe girişiminde kullanılan bir çok yol ve yöntem bugüne kadar yapılan darbelerde darbecilerin aklına gelmeyen şeyler yaşandı.

Darbe istihbaratı 16.30 da alınıyor Başkomutan 21.00 da duyuyor bu nasıl iş ?

Genel Kurmay’dan yapılan açıklama kafanı karıştırıyor.  Darbe 16.30 da haber alınıyor ama sadece emir gönderdik ama emirlerimiz ulaşmamış yada emri alanlarda darbecilerin safında demek bana makul ve mantıklı gelmiyor.

Bu basit bir olay değil. Kendiniz gider Tankların uçakların çıkacağı yerleri kullanılamaz hale getirirsiniz. Başkomutana haber verirsiniz. İletişim araçlarına böyle bir istihbarat var diye deşifre edersiniz. Özetle emir verdim gereği yapılmadı denilemez.  En basit tabiri ile istihbarat alınıyor ama sadece birkaç maddelik tamim gönderdik ama gereği yapılmadı demek ne derece doğrudur irdelensin.

İstihbarat başkanımız Reis-i cumhurumuzun eniştesi mi bilelim …

MİT’i, Enişte İstihbarat Teşkilatı yani kısaltılmışı ismi ile EİT yapalım bu kadar kalabalık bir yapıya da boşuna kaynaklarımızı heba etmeyelim. 

Bu bilgi askeriyeden firar edecek iki erin bilgisi değil. 79 Milyon insanımızı yakından alakadar  eden bir olayı günler önceden haber alıp bu çılgınlığı yapmayı tasarlayan eşkıya kılıklı asker üniformalı zevatı belgeleri ile yakalayıp adelete teslim etmeyen bir istihbarata istihbarat demem.

Hadi diyelim ki günler önceden istihbarat alamadın. Darbe günü yani 15 Temmuz 2016 saat 16.30 da istihbarat aldığın zaman neden bunu BAŞKOMUTAN olan Erdoğan ile paylamıyorsun ?  

Cumhurbaşkanı eniştemden öğrendim desin. Darbe girişimi başladıktan sonra başbakan da eş ve dosttan öğreniyorsa  sahiden bu MİLLİ İSTİHBARAT gibi bir kuruluşa neden gerek duyalım ?

Açık ve seçik bir şekilde  söyleyeyim Hakan Fidan Erdoğan’ın sen vekil olma istihbaratın başında dur talebinden sonra kendisini işine vermedi.

Kimsenin günahını almak istemem ancak Fidan işini layıkı ile yapmadı hemen değişmesi elzemdir.

Zaten Erdoğan da gereğini yapacak umarım. Hakan fidanın sunduğu bilgi ve belgeler Reis-i cumhuru tatmin etseydi Hakan Fidanı yerin dibine batıran ben darbeyi eniştemden öğrendim demezdi.

Açık ve seçik bir şekilde ifade etmek gerekirse MİT müsteşarı Hakan Fidan daha önceleri bir çok belayı savuşturdu.

Ancak 15 Temmuz 2016 daki darbeyi haber alıp başlamadan  akamete uğratmaması büyük bir hata olarak  düşünüyorum.

Daha önceki darbelerde Darbeciler MİT müsteşarlarını da yanlarına alarak beraberce darbe yaptıkları için kimse MİT vazifesini yapmadı deme gereği duymuyordu. Zaten o darbecilerde emellerine ulaştıkları için kimsenin onları eleştirmesine de gerek kalmıyordu. Zaten eleştirme şansınız da yok.

Ben kendi adıma Mit Müsteşarı ve Genel Kurmay başkanının vazifelerini yapamadıklarını düşünüyorum. Yarın öbür  gün belgeler otaya çıktıkça daha net anlayacağız.

Adaletten sapılmasın

İnsan olarak nefsimiz ülkemize bu darbe kötülüğünü yapanları  ve üstüne üstlük de 300’e yakın vatandaşı öldürenlere karşı nefis ve isteğimiz kanun dinlemeden bu duruma sebep olanları eşek sudan gelinceye kadar insanın dövesi geliyor ama velakin kanun ve hukuk devletinde her suçun karşılığı var.

Kanunda ne suç yazılmışsa onu uygulamak gerekir. Darbecide olsa Tuğgeneral rütbesine gelen kişilere yapılan muamelelerin bazılarına doğru  bulmadım. Herkesin bir ailesi çoluk ve çocuğu var. Koskocaman generallerin  ağzını burnunu kırmak ve televizyon ekranlarında onursuzca işlemlere tabi tutulmaları ileride ülkemizin başına bir çok sıkıntılar açabilir.

Kanunda darbenin  suçuna verilecek ceza belli. Onlar halka acımadı denilerek onların yaptığı barbarlığı devletin kontrolünde başka bir devlet sorumlusunun hakaret ve onur kırıcı hakaretleri doğru değil. Bir baba ,bir eş ve bir insan olarak darbecilerin en ağır cezaya çaptırılmalarına  hatta mümkün ise İDAM da olsun derim ama televizyon ekranlarında sadece üstlerinde don bırakılıp hakaret edilmelerini doğru bulmuyorum.

Darbenin kanunu hukuku nizamı yok. Ama DEVLET idaresinin kanunu hukuku ve nizamı var. Darbeden dolayı şehit veren ve canı yanan bir çok kimse bu yazıdan dolayı beni suçlayabilir ama ben nefsimin hoşuna ideni değil olması gerekeni yazmak zorundayım.  Hiçbir darbeciye işkence yapmayın… Kanunda verilecek cezalar belli.

Ordumuzu, yasalarımız, demokrasimizi baştan dizayn edelim ki kimse bir daha darbeye tevessül etmesin.

Bu kalkışma da 300 e yakın vatandaşımız hakkın rahmetime kavuştu. Bunları geri getirmenin şansı yok.

İnşallah bu ŞER olan iş hayra tebdil olur ve devletin içine sızan kötü hücreler temizlenir.

Rabbim ülkemizi korudu. İlk 2 saate 300 vatandaşı öldüren 2 binden fazlasını yaralayan eşkıyalar  kendilerini biraz daha güçlü görselerdi ve halkımız zamanında müdahale etmeseydi gözü kan bürüyen DARBE bozuntuları ilkeyi kan gölüne çevireceklerdi.

Ülke olarak verilecek sadakamız varmış ki bu kadar hasar ile bu beladan kurtulduk .

ALLAH’ım öncelikle Darbe gibi kötü bir işe girişen bu kulları pişman ve ISLAH eyle. Bu mümkün değilse KAHHAR ismin ile perişan eyle. Onlara bir daha fırsat verme diyerek bir dua ile yazıma son vermek isterim.

İstanbul Times  / Hüseyin ÇETİNER  22 Temmuz 2016