Toplumumuz kadirşinaslık adına ‘’değerleri’’ yâd etmek için bazen geç özeleştiri yapar. Zamanında yapılanı takdir etmeyiz veya verilen mesajı çok geç algılarız. Merhum Turgut Özal’ın Türkiye toplumuna verdiği hizmeti, pozitif değişim dönüşüm ile vermek istediği mesajı hep geride takip edebildik. Yaptığı güzel işlerden dolayı Turgut Özal’ı hep rahmet ve minnetle yâd edeceğiz.

Dövizin yasaklı olduğu, ihracatın olmadığı Türkiye’yi bürokrasi cenderesinden kurtarmak, negatif direnci kırmak ve Türkiye’de ’‘fırsat eşitliği’’ oluşturma, sermayeyi genele yaymak, özellikle İhracatçıların nicelik ve nitelik kazanması için çok gayret sarf etti. Türkiye’nin gelişmiş dünya devletlerinin seviyesine siyasi ve ekonomik olarak gelebilmesi, dünya’ya uyum sağlamak için çok gayretli çalışmaları olan Merhum Turgut Özal, aktif siyaset Başbakanlık döneminde “Görevimi yapıyorum diye ihracatı engellemek suçtur’’ diye genelge yayımlanmıştı daha sonra bu yönde kanun hazırladı.

 Çok ustaca bir yöntemle bürokrasiyi silkelemişti o tarihte bürokrasi tarafından iş yapmamanın işgüzarlığın adı ‘’Görevimi yapıyorum’’ idi. Oysa gerçek görevini savsaklama ve yapmamaktı. Ufuk ve bilgeliğe sahip, geleceği iyi okuyan, feraset sahibi, geniş görüşlü inanılmaz bir liderdi Merhum Turgut Özal. Türkiye Ekonomisi Özal’la yola çıkan kervan sayesinde Bu gün Türkiye’nin müteşebbis gücü inanılmaz potansiyelli hale geldi.
 
Şu an siyasal istikrarın Başbakanın, şahsında hükümet ve İktidarın ekonomideki güven verici kararlı duruşu geçmişin mevcut alt yapısı ile bütünlük arz edince, Türkiye ekonomisi uluslararası değerlendirme kuruluşları tarafından içeride ve dışarıda iyi algılandı. Bu durumu başta Merhum Turgut Özal olmak üzere mesai arkadaşı Merhum Adnan Kahveci’ye rahmet ve minnet borçluyuz.

Daha sonra ekonomimizin eski döneminde yaşadığı sağanak krizlerden kurtulması için gerçek rasyolarla mecrasında ilerleme yönünde nötr sistem ve program kuran Kemal Derviş’e her ne kadar bazı kesimler emperyalist güçlerin sömürü için atadığı yetkili kişisi gibi ağır itam değerlendirmelerine katılmıyorum ha keza Kemal Derviş’e bu gün ki ekonomiye gelmede katkısı olduğunu düşünüyorum ve kendisine karşı şükran borcu ad ediyorum.  

Aynı programı mevcut iktidar partisi 61.hükümetinde ısrarla yürütme sorumluluğu alan Başbakan Tayyip Erdoğan şahsında ekonomi kurmaylarına, mesai arkadaşlarına teşekkür ve şükran borçluyuz. Çünkü “marifet iltifata tabidir.’’ Bu hak sahiplerine teslim edilsin. 

Başbakan şu gerçeğin mutlaka bilincindedir. ‘’Olmaz diyerek işe başlayan bir bürokrasi Türkiye’de halen işe hâkimdir. Negatif bakışlı, ön yargılı, kategorize yapan yanlış zihniyetli bir bürokrasi halen mevcut etkili ve yetkili makamlarda iş başındadır. Bu sosyal ve ekonomik duruma ite kalka zoraki geldik. Türkiye’de halen çok direnç gösteren statükocu bir bürokrasi aşılmış değildir. Askeri bürokrasi vesayeti, yüksek yargı vesayeti kadar sivil görünen bürokrasi vesayetinin de bu ülkeye zararının maliyeti inanılmaz yüksektir.  

Ancak buna başbakan, hükümet aynı rahmetli Özal döneminde olduğu gibi ‘’Yöneticinin ve bürokratın görevini yapmamasını iş ve ihracatın engellemesini, kanunlarla suç saymalıdır.’’ İşgüzarlığa müeyyide getirmelidir.

Genelge yayımlayarak, bana göre bu bile yetmez kanun çıkararak veya Hükümetin programında olan Bakan Yardımcılığı müessesini bir an önce kurarak tüm ekonomi ile alakalı kurumları amacına uygun aktif hale getirmelidir. 

Türkiye ekonomisinin sorumlu bakanları, müsteşar ve genel müdürleri kısaca aktif görevde bulunan yöneticilerin, öncelikleri ekonomide büyümenin kalıcı istikrarlı devamı, işsizliğin azaltılması için daha çok istihdam sağlanması, özelikle cari açık ve dış ticaret açığı sorunun aşılması için olmazsa olmazımız İhracatın artmasıdır. Ülkeye dövizin girmesi, en önemli olan dış ticaret açığı ile cari açığın önlenmesi için ihracatın artması bürokrasiyi azaltmak sıfıra indirmek ile mümkündür. 

Özelikle daha fazla ihracatın yapılması için Eximbank ülke kredileri programı, Eximbank’ın tüm ekonomik enstrümanları devreye alarak sıfır bürokrasi ile coğrafi olarak bize yakın ülkelere İhracatımızı artırma yollarına mutlak bakılmalıdır.

Komşu ülkelerde konun muhatabı olan siyasi ve devlet yetkileri ile KEK (karma ekonomi kurul) toplantıları vasıtası ile daha çok ihracat yapacak ekonomik işbirliği için komşu Devlet ve hazine sorumlusu muhataplarla özle anlaşmalar imzalanmalıdır.

Görevimi yapıyorum vb gerekçelerle ihracatı engelleyen özelde ihracatçı müteşebbisin, genelde ülke ekonomisine ciddi zarar veren bürokrata mutlak müeyyide getirmelidir. Çok basit bazı çaba ve gayretlerle komşu ülkelere mevcut ihracatımızı dört katına çıkarmak mümkündür. 
İkinci yazımda ekonomimizin rakamlarla nasıl büyüdüğünü tescil eden veri ve değerlendirmeyi siz değerli okurlarımla paylaşacağım. 
                                                                                                                                                Maksut KONYAR