Özgür olmadan hiçbir şeyin anlamını doğru yaşayamazsın.

Aklını işletmeden de iyi ile kötüyü ayırt edemezsin.

Bir topluluk, ulus olamazsan devamlılığın olmaz.

Bunların hepsini yapman için bir iradeye sahip olmalısın.

Ahlaklı ve erdemli bireyler yetiştirmezsen başkalarının oyuncağı olursun.

Bizim en büyük sorunumuz; içimizdeki ahlaklı, liyakat sahibi, toplumu için çalışan insanları yönetime getirememe hem de yetiştirememe sorunudur.  Hangi sistem olursa olsun, eğitimli, ahlaklı, toplumu için daha iyisini yapacak insanları yönetime getiremiyorsak işte bu toplum günler, aylar ve yıllar geçtikçe yok olmaya giden bir yapıya dönüşür. Seçtiğimiz insanlar bize hizmet etmezler. Fakat ağızlarıyla halka hizmet derler, ,icraat de ise başkalarına hizmet ederler. Bunu nerden mi anlıyorum? 1938 – 2017 yılları arasında yaşadıklarımıza bakarsanız anlarsınız. Alınan kararlar ve uygulamalar sissice önce toplu iğne ile sonra bugün kepçe ile bizleri kendi sistemlerine götüren bir yapı ile karşı karşıya kalırız. Hatta bu gizli yapının Osmanlı içinde nasıl var olduğunu ve yıkıma götürdüğünü önceki yazılarımda görebilirsiniz. Hatta Cumhuriyet döneminde de bu gizli yapı çalışmaya devam etmiştir. Bizler davamıza sahip çıkmadığımız sürece ve onlar yanlışta olsalar bile davalarına sahip çıktıkları için neler yaptıklarına bir bakalım…

1 Mart Teskeresi geçmeyince ve ona karşı çıkanları bir bir tasfiye ettiler. Önce Deniz Baykal CHP`nin başından oynadıkları kumpasla indirdiler. Doğru veya yanlış fakat insanların zaafları ve şantajlarla neler yapıyorlar. Bir ülkenin ve bir partinin kaderi ile oynamayı kendilerinde görebiliyorlar.  Daha sonra 1 MART TESKERESİNE karşı çıkan ordu ERGENEKON KUMPASI(TÜRK DESTANINI) ile yerle yeksan ettiler. İşte bugün 1 MART TESKERESİ`nin hayır dendiği TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ 16 Nisan REFERANDUMU ile ortadan kaldırmak istiyorlar. Demek ki kuvvetler ayrılığının olması 1 MART TESKERESİ gibi yanlış bir oylamanın o zaman ki hükümetin ABD ordusunun TRABZON`dan HATAY`a bir çizgi çek ve SURİYE-IRAK –İRAN SINIRMIZ arasına gelmesine ve kalmasına izin vermeyi isteyenler ve Sonra bugünkü olayları üzerine koy ve istilayı kendi elimizle bizden almak istediler. Tabi ki buna izin vermeyenler bugün yerlerinde yeller esiyor. Bu cüreti nereden buluyorlar değil mi?  Hatta içimizdeki yöneticiler ve liderler veya yönetimler niye onlara yardım ediyor?  Şimdi ise REFERANDUM ile kendi elimizle kendimizi yok etmemize “EVET” dedirtmek için ne taklalar atıyorlar. Dünya Lideri olmak için bunları yapmaya ne gerek var. Bu halk sana Türkiye Cumhuriyeti`nin liderliğini verdi. Sen ne yapıyorsun değil mi? Ne oldum deme ne olacağım de? Yine duygusallaştım galiba!

Hatta hatırlar mısınız?

 SURİYE SINIRINI 49 yıllığına Mayın temizlemek kılıfı adı altında İSRAİL`e verecektik. Traji-komik değil mi? Buna da izin vermedi TBMM`si hatırladınız mı? Artık bu TBMM`de çok oluyor değil mi? O yüzden TBMM REFERANDUM ADI ALTINDA BAŞKANLIK SİSTEMİ İÇİNDE DEVRE DIŞI BIRAKILMALIDIR. Tamamda bunu düşman isterde, bizim akıllı yöneticilerimiz neden ister hiç düşündünüz mü? Bunları bize yönetici olsun ve bize hizmet etsinler diye seçmedik mi? Ya da bu başkanlık EYALETLERİ olan bir sitem ve bu eyaletler yine bir gün KENDİ REFERANDUMLARINI isteyerek hem birleşimde kalabilir hem de ayrılıp kendi devletlerini kurabilirler. Fakat içimizde ayrılan bir eyalet isteğinde bulunan yok değil mi? Ne güzel memleket değil mi?

Bakın Paul Bernard HENZE ne demiş:

“Eğer Amerika`nın çıkarı, Türkiye`de FEDERAL DEVLET KURMAK ise, mutlaka YARGI, ORDU, MECLİS ve HÜKÜMET “TEK ELDE” toplayan “BAŞKANLIK REJİMİ” geçirilmelidir.”

Bunu onların istemesi doğal da biz niye onlara hizmet ediyoruz? Yoksa IRAK SADDAM DÖNEMİ, MISIR MUBAREK DÖNEMİ ve SUUDİ ARABİSTAN gibi istedikleri gibi oynasınlar diye mi?

Yine söylüyorum, sorunumuz; içimizdeki ahlaklı, dürüst, liyakat sahibi, eğitimli ve toplumunu düşünen insanları yetiştirip yönetime seçememe sorunudur. Artı bu sorunu bilerek yapan içimizdeki “TRUVA ATLARI” dışarıdan gelen ağa babalarının emirlerini birebir uyguluyorlar.

Niye mi “ZURNANIN SON DELİĞİ REFERANDUM dedim?

 Çünkü TÜRKİYE`yi savaşmadan “TÜRK BAHARI” olarak sessiz ve derinden ele geçirmek istiyorlar. Aynı FETÖ`nün yapmak istediği gibi… Şu an ki yapı FETÖ`nün kaldığı yerden REFERANDUM adı altında TÜRK HALKI`nın “EVET” diyerek elinden almak istiyorlar.  Bakın bunlar her yerdeler ve öyle güzel danışıklı dövüş yapıyorlar ki şaşarsınız.

Önce kısa bir açıklamalar:

 TRİLATERAL KOMİSYON (TR):

Bu komisyon 1973`te her ikisi de YAHUDİ olan David ROCKFELLER ve Zbigniew BRZEZINSKI tarafından kurulmuş bir gizli örgüttür. Bu komisyonda ekonomik konular tartışılır. Mafyalaşmış büyük sermayenin komplo örgütleridir. Örgüt yapıları masoniktir. Üyelerinin tümü yüksek dereceli masondur.

BIDDERBERG: (1954)

Gizli Dünya Devleti için mücadele eden ROTSCHILD (İngiliz) Ailesi ve ROCKEFELLER (Amerikan) Aileleri tarafından desteklenmektedir. Bilderberg bir icra organı değildir. Bununla beraber Bilderberg üyeleri fikir birliğine vararak aldıkları kararları ulusal ve uluslar arası organlarını bir araya getirerek bunu programlı bir şekilde uygulamaya sokarlar. Ulus devletlerinin dış politikaları, özellikle ekonomik ve mali politikaları Bildirberg üyelerinin önde gelen meseleleridir.

Bildirberg toplantıları her yıl değişik ibr ülkede Mayıs`ın son haftasına denk gelecek şekilde yapılır. Katılanlar üç gün boyunca dünya ile iletişimini keserek kendi aralarında toplantı yaparlar. Bilderberg`in bugüne kadar düzenlenen toplantılarından iki tanesi bildiğimiz kadarıyla Türkiye`nin 1959 yılında İstanbul Çınar Otel ve 1975 yılında Çeşme Altın Yunus Tatil Köyün`de gerçekleştirildi.

Bunları niye mi anlatıyorum? Türkiye`nin son 50 – 60 yıldır başa geçen politikacıların birçoğunun Bilderberg üyeleri arasında olduğudur. Örneğin; Bülent ECEVİT, Süleyman DEMİREL`in 1975`te Çeşme`de düzenlenen toplantıya katıldıklarını bilinmektedir. Mesut YILMAZ 1990`da New York`ta düzenlenen toplantıya katılmıştır.

Artık gerisini siz düşünün değil mi? Bugün REFERANDUM`a getiren süreci kurbağayı (TÜRKİYE) ürkütmeden tenceredeki suda nasıl yavaş yavaş ısıttıklarını siz düşüne durun bakalım adamlar “ATI ALAN ÜSKÜDAR`I GEÇİYOR” ya da “REFERANDUMDA – EVET – ALAN HÜKÜMET BİZİ NEREYE GÖTÜRÜYOR?”

CRF (Concil on Foreign Relations /DIŞ İLİŞKİLER KOMÜSYONU):

Bu komisyon 1. Dünya Savaş`ından sonra ABD`nin dünyayı yeniden paylaşımında yerini aldığı PARİS KONFERANSI`nın (Türkiye bu konferansta paylaşılmıştır) ardından dünya egemenliğini elde edebilmek üzere ABD DIŞ POLİTİKASINI SİYASAL VE EKONOMİK bir düzene oturtmak üzere 1921`de kurmuştur.

CRF`nin kuruluş amacı; bir dünya hükümetinin, monopolitik (tek elden) kapitalizmin bankacılık, finans, kredi, döviz, yatırım, imalat, ham madde ve sanayi politikaları bu üyelerce yürütülmektedir.

Kurulacak “TEK DÜNYA HÜKÜMETİNİN” tek bir ordusu olacağı kendi dokümanlarında açıklamaktadır. Bütün bunları gizlilik içinde yürütürken; önüne çıkan engellemeleri ise kanunsuz bir şekilde bütün uluslardaki Truva atları ile birlikte ve FBI, CIA, DIA, DEA ve başka istihbarat şefleri ve örgütleri ile birlikte hareket ederek devre dışı bırakıyorlar. Başka bir örnek SAROS VAKFI vasıtasıyla dünya ülkelerinin geleceği için Gizli Dünya Devleti`ne hizmet edecek yöneticiler yetiştirmeye çalışan GORGE SAROS`da CRF ÜYESİDİR.

CRF`nin Türkiye `deki kaç kanalın onların tarafından kontrol edildiğini bilirseniz, onların medya üzerindeki etkinliğinin bir dergiden ibaret olmadığını anlarsınız. Daha açık bir ifade ile şunu söyleyebiliriz; MAGAZİN PROGRAMLARININ ÖN PLANA ÇIKMASI, HABER PROGRAMLARININ KESİLMESİ ONLARIN TERCİHİDİR. Bizlerle nasıl oynadıklarını ve yönlendirdiklerini ve cahil bıraktıklarını anlamazsınız bile!

Küçük bir örnek daha AKP kurucusu ve Başbakan Abdullah GÜL,  o zamanlar Refah Partisi üyesi RP – DYP KOALİSYON Hükümetinin devlet bakanı o

Arak 26 Şubat 1997`de New YORK`daki CRF`ye gitmiş ve “YUVARLAK MASA TOPLANTISI”`na katılmıştır.

2004 yılı başlarında belediye seçimi kampanyası sırasında Prof Necmettin ERBAKAN, Ocak 1997`de Abdullah GÜL `ün Wahington`a giderek özel bir toplantıya katıldığını ve o toplantıda alınan kararlar sonucunda 28 Şubat 1997 kararlarıyla hükümetin düşürülme sürecinin başlatıldığını çağrıştıran açıklamalarda bulunmuştur.  26 Şubat 1997`de CRF`de Refah Partisi konulu yuvarlak masa toplantısına katılan Abdullah GÜL, ERBAKAN HÜKÜMETİNİN de devlet bakanıdır. Bizler ise ORDU`nun bir müdahalesi olarak basına yansıttıklarını biliyoruz. Vay beee “ALİ CENGİZ OYUNU” çok güzel yemişiz desene!

Bunları niye mi anlatıyorum şimdi gelelim listeye… Ne LİSTESİ…?

BILDERBERG, CRF veya TRILATERAL Komisyon üyesi ve kölesi kişiler (kaynak: WHO is Who of the Elite, Robert GAYLON ROSS, 1999 ve CRF`nin Sporlinght isimli gizli yayını, bilgiler 1991 – 1999 arası bilgilerdir.)  Gerisini sen düşün ve yapılanlara bakarak;

 “HALKA HİZMETLE BAŞLAYIP NERELERE HİZMETE DÖNÜŞMÜŞ DEĞİL Mİ? FAKAT KIZMAYIN BİZİM BİR YUVARLAK MASA TOPLANTIMIZ VEYA BİR DEDE KORKUT TOPLANTIMIZ VEYA ERGENOKON TÜRK OTAĞIMIZ OLMAMIŞSA BU GARİNANLARIN BU MADURLARIN GÜNAHI NE? TABİ Kİ KOŞA KOŞA BİR TOPLAMTIM BİLE YOK BİR KEDİM BİLE DEĞİL Mİ? VATAN MİLLET SAKARYA GERİSİ HİKÂYE DEĞİ L Mİ?

Semih AKBİL  - BILDERBERG ÜYESİ,

Eli Hikmet ALP – BILDERBERG ÜYESİ,

Selehattin BEYAZIT – BILDERBERG VE TRILATERAL ÜYESİ,

Dinç BİLGİN – BILDERBERG VE TRILATERAL ÜYESİ,

M. N uri BİRGİ – BILDERBERG VE TRILATERAL ÜYESİ,

Cem BOYNER – BILDERBERG VE TRILATERAL ÜYESİ,

İhsan Sabri ÇAĞLAYANGİL – BILDERBERG VE TRILATERAL ÜYESİ,

İsmail CEM – BILDERBERG ÜYESİ,

Hikmet ÇETİN – BILDERBERG VE TRILATERAL ÜYESİ,

Tansu ÇİLLER -  BILDERBERG VE TRILATERAL ÜYESİ,

Özer ÇİLLER -  BILDERBERG VE TRILATERAL ÜYESİ,

Süleyman DEMİREL - BILDERBERG VE TRILATERAL ÜYESİ,

Kemal DERVİŞ -  BILDERBERG  -  TRILATERAL – CRF ÜYESİ,

İhsan DOĞRAMACI – BILDEERBERG VE TRILATERAL ÜYESİ,

Aydın DOĞAN – BILDERBERG – TRILATERAL ÜYESİ,

Bülent ECEVİT – BILDERBERG VE TRILATERAL ÜYESİ,

Bülent ECZACIBAŞI – BILDERBERG VE TRILATERAL ÜYESİ,

NEJAT ECZACIBAŞI – BILDERBERG VE TRILATERAL ÜYESİ,

Gazi ERÇEL – BILDERBERG ÜYESİ,

Üstün ERGÜDER – BILDERBERG VE TRILATERAL ÜYESİ,

Turan FEYZİOĞLU – BILDERBERG ÜYESİ,

Meral GEZGİN ERİS – BILDERBERG VE TRILATERAL ÜYESİ,

Oğuz GÖKMEN – BILDERBERG VE TRILATERAL ÜYESİ,

Emre GÖNENSAY – BILDERBERG VE TRILATERAL ÜYESİ,

Vitali HAKKO – BILDERBERG VE TRILATERAL ÜYESİ,

Vahit HALEFOĞLU – BILDERBERG VE TRILATERAL ÜYESİ,

Kamran İNAN  - BILDERBERG VE TRILATERAL ÜYESİ,

Hasan F. IŞIK – BILDERBERG VE TRILATERAL ÜYESİ,

Jak KAMHİ – BILDERBERG VE TRILATERAL ÜYESİ,

Gülten KAZGAN – BILDERBERG ÜYESİ,

Suna KIRAÇ – BILDERBERG VE TRILATERAL ÜYESİ,

Şerif MARDİN – BILDERBERG VE TRILATERAL ÜYESİ,

Turgut ÖZAL – BILDERBERG – TRILATERAL VE CRF ÜYESİ,

Tugay ÖZÇERİ – BILDERBERG ÜYESİ,

Hüsamettin ÖZKAN – BILDERBERG VE TRILATERAL ÜYESİ,

Sakıp SABANCI – BILDERBERG – TRILATERAL VE CRF ÜYESİ,

Tahsin ŞAHİNKAYA – BILDERBERG VE TRILATERAL ÜYESİ,

Sinan TARA – BILDERBERG VE TRILATERAL ÜYESİ,

Şarık TARA – BILDERBERG VE CRF ÜYESİ,

İlter TÜRKMEN – BILDERBERG VE CRF ÜYESİ,

Halil TUNÇ – BILDERBERG VE TRILATERAL ÜYESİ,

Memduh YASA – BILDERBERG ÜYESİ,

Selçuk YASER – BILDERBERG ÜYESİ,

Mesut YILMAZ – BILDERBERG ÜYESİ,

Erkut YÜCEOĞLU – BILDERBERG ÜYESİ,

NOT: BU İSİMLER TÜM TÜRKİYE`DEKİ ÜYELERİ YANSITMAMAKTADIR. FAKAT bizlere bir şeyler anlatmıyor mu ne dersiniz? Ayrıca Ordu içindeki üst düzey yapılanmayı da “RUHSUZLAR DÜNYA – ZATEN YOKSUNUZ – HEM MURAT AKBAŞ BLOGUMDA HEM DE İSTANBULTİMES İNTERNET HABERCİLİĞİ SİTEMDE YAZMIŞTIM.)

Bugün Almanya`daki gösteri yapan PKK` da EVET diyor, KÜRDİSTAN ÖZERK DEVLETİNİ kuran BARZANİ`de EVET diyor, BAHÇELİ`de EVET diyor, AKP`de EVET diyor, Cumhurbaşkanı`da EVET diyor, sonra HOLLANDA VE ALMANYA`da EVET için giden AKP fakat buna izin verilmiyor. Siz bir şey anladınız mı? Bu nasıl bir EVET OYUNU – MAĞDUR SİYASETİ - … 

ABD aslında ROTSCHILD AİLESİ 1 Mart Tezkeresi’nin intikamını şimdi de 16 Nisan’da TBMM’den BÜTÜN YETKİLERİNİ alarak tek adam diktasını hayata geçirmek istiyor. Aynı TSK`ya yaptığı KUMPAS gibi…

O zaman bugün SURİYE`de kimyasal silah kullandılar diyerek kırmızı çizgileri mi aştılar diyen TRAMP ve RTE buna cevaben ben varım sözde kalmasın demek ne demek oluyor? Irak`a da böyle girmediler mi? Bilirim ki; 11 EYLÜL 2001 saldırısı (dünyaya bir darbe girişimidir), Münih`teki eylemler ve daha birçok terörist eylem aslında BÜYÜK İSRAİL DEVLETİ PROJESİNİN bir parçasından başka bir şey değildir. Bunun karşısında uluslar bir araya gelmeyi bırakın hala onların oyunlarında figüran olmaya devam ediyorlar.

Arap baharları, Turuncu devrimleri, ihtilallar anlayacağınız nerede bir karışıklık çıkıyorsa bunun alt yapısında para kazanma ve gücü elinde tutma ihtirasları onları yakıp yıkıyor. Eğer bunu elinden alırsanız yaramaz bir çocuk gibi saldırganlaşıyor. Fakat uluslar bir olursa ve dirayetli olurlarsa içindeki gizlenmiş yapıları deşifre edip yok edebilirlerse onların yıkılışları çok yakın olur. FETÖ VE DEVLETE SIZMASINA YARDIMCI OLANLAR DA BU BAĞLAMDA değerlendirmeyi okuyucuma bırakıyorum… Lafın tamamını kendime söylüyorum… TÜRK BAHARI YAŞATIYORLAR MI ACABA?

2011’de Fethullah Gülen (FETÖ) Türkiye’nin Başkanlık Rejimine veya ‘Selahiyetli Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne geçmesini savundu (30 Mart 2011-Zaman)…

23 Eylül 2016’da 15 Temmuz kalkışmasından sonra Recep Tayyip Erdoğan ABD’de CIA’nın patronları ile pazarlığa oturdu. Kissinger/Rotschild gibi isimlerle yaptığı görüşmede Türkiye’de FETÖ yerine kendisinin desteklenmesini istedi. Bunun için de Başkanlık Sistemi’ne geçilip elinin güçlenmesini istedi.

11 Ekim 2016’da Bahçeli, ABD’den gelen ilhamla Başkanlık Sistemi’ne geçilmesini savundu.

Başkanlık Sistemi hızla Meclis’ten geçirilip 16 Nisan 2017’de referanduma sunuldu.

Ey halkım önce bu oyuna son vermek için “HAYIR” diyeceğiz. Sonra bitmedi… İçimizdeki şu yaban otlarını indirmeliyiz. Başkalarına değil halkına hizmet edenleri başa getiren bir eğitim sistemi ve seçimlerimizi de içimizdeki en iyi milli, ahlaklı, liyakat sahibi, toplumuna ihanet etmeyen ve proje üretenleri İÇİMİZDEN MEYDANA getirmek olmalıdır.

O ZAMAN TBMM GERÇEK MANASINA KAVUŞACAKTIR. HALKINA VE İNSANLIĞA HİZMET EDEN BİR DÜZEN KENDİLİĞİNDEN OLUŞACAKTIR. YOKSA DEDİKODUDAN VE KÜFÜRDEN BAŞKA, SOY-SOP EDEBİYATI İLE SİYASET YAPILMAZ.

EY HALKIM “ALİ CENGİZ OYUNU” NASIL OYNANIR GÖSTERELİM Mİ? NE DERSİNİZ?

Bu canım vatan bir demokrasi yalanı olan REFERANDUM ile seçime götürülmesi suçtur. Bu canım vatan referandumlarla değil atalarımızın canlarıyla kuruldu.

“VATANI VE HALKINI SEVEN İÇİNİZDEN BİRİ OLARAK;Bize ne yaptırdıklarının FARKINDA MISINIZ?”

Sevgi ve saygılarımla… Benim bildiğim TÜRKİYE BU FIRTINADAN ÇIKMASINI BİLİR…

MÜCADELE HER YERDE… AYNI ESKİ GÜNLERDEKİ GİBİ... ata mirası ulus… murat akbaş…

KAYNAKÇA: KÜRESEL GÜÇ İLE SON TANGO – FETHİ ALİKOÇ – TOGAN YAYINCILIK