Bilindiği üzere Eylül 2009’da yaşadığımız İstanbul Sel felaketinde Başakşehir, Küçükçekmece, Bağcılar, Bahçelievler ilçelerinde geçen basın ekspres yolu olarak tabir edilen bölge de ciddi maddi ve manevi kayıplarımız olmuştu. 

Başakşehir ilçelerinde ikamet edenler bir hafta boyunca Basın Ekspres yolunu kullanamadı. Yani burası kapalı idi.         

O zaman İBB başkanı Sayın Dr.Kadir Topbaş televizyon kanallarına beyanatlar vererek tapulu olsa bile buradaki bütün binalarını sonucu ne olursa olsun yıkacağız demişti.

Ne yazık ki bina yıkılmadığı gibi Hemen İSTOÇ’un karşısında Eski İKİTELLİ TIR grajının yanı başında bulunan Holiday Inn otelinin yanında Köprüye yapışık onlarca katlık bina izni verildi. Allah korusun köprüde hızlı giden bir araç  binanın 10.katında içeri girebilir. 

Bu binaya nasıl izin verdiğine dair ilgili Belediye’ye bir dilekçe verdim. Bana bina yasal cevabı verdiler. Sanki ben bina yasal değil gece kondu olarak kaçak yapıldı demişim gibi.

Ev devlet yetkilisi büyüğüm Yasal ama AHLAKİ mi peki hadi buna da cevap ver de görelim…

Erdoğan’ın mütehhitler suçlu çıkışına katılmıyorum

Müteahhit’ in kamu haklarını koruması vazifesi yok. Halk olarak bizler siyasi otoriteye oy veriyoruz yaşam alanlarımızı koruyup kollama görevi de elbette ki Belediyelerde olmalı. Ancak TOKİ denilen Kuruma o kadar haksız yetkiler verildi ki son yıllarda İstanbul’da yapılan ve Sahillere, dere yataklarına halkın yaşam haklarına tecavüz edilerek yapılan BİNALARIN % 98’ inde TOKİ’nin dahli olduğunu son SEKİZ yıldır avazım çıktığı kadar yazdım, söyledim ve televizyon programları yaptım ama ne yazık  ki BAS PARAYI AL İMARI Mantığı son yıllarda hakim bir görüş oldu.

Bas Parayı al imarı Mantığı İstanbul’ u Mahvetti

Hep söyledim yine söylüyorum İstanbul 1204 Latin saldırısında bile bu kadar hırpalanmamıştı tezini savundum. Ama bu haklı savunmalarım bas parayı al imarı diyenleri hiç durdurmadı. Ancak Allah indinde dilim ile halkın yaşam hakkına tecavüz edenlere karşı söylemem gerekenleri söylediğim için vicdanım rahat.  

Zeytinburnu On altı Dokuz   TMSF ye 45 milyon dolar verdiler 39 Kat’a imar aldılar… 

Bakırköy’de Sümerbank’ın yerinde Camiyi de yıkarak yol aynı kalmak şekilde HİLTON oteli dahil yüzlerce konut yaptılar.

Ataköy Sahilinde Kuzu İnşaat tarafından 130 bin m2 ye yapılan Sea Pearl Projesi ile Ataköy sahili halka kapandı.

Mall Of İstanbul ile Torunlar Yapı Başakşehir’e hançer gibi saplandı.

Beylikdüzü girişine yapılan SKYPORT projesi şehirleşme ve kentleşmeye aykırı bir bina yapısı ile karşımızda duruyor.

Doğa Şehircilik ve Baş Yapıya verine KARAT 34 Projesinşn yerinin inşaata
uygun olduğunu Aklı başında birisi bana açıklasın.

İzin vereni mi suçlamak gerek yoksa binayı yapan müteahhiti mi ?

Cumhurbaşkanı gibi tecrübeli bir eski yerel yöneticinin Şehirlerimizin canına okuyanın müteahhitler değil bunlara imar izni vererek adeta şehirlerin IRZNA geçin diyen TOKİ ‘nin  suçlanması gerekir.

TOKİ dere yatağına, sahile İMAR izni verdi. Hatta sel sularının denize döküldüğü yerde Doğa Şehircilik ve Baş Yapıya 500 konut için imar izni vermesini birisi bana anlatsın.

İstanbul bugün yüksek binalara teslim olmuşsa en önemli sebebi TOKİ ve EMLAK Konut’ un her şeyi Rant odaklı düşünmesine bağlı olduğunu görüyoruz.
TOKİ ve EMLAK Konut ATAKÖY’ün Irzına geçti hiçbir devlet yetkilisinden ses yok müetahhitleri suçlamak kolaycılık olur 

İstanbul Times Gazetesi ve İstanbul Times Tv olarak İstanbul Mimarlar odası ve diğer yetkili kurumlar ve kişiler ile görüşerek  Doğu Roma 330 dan 1453’e kadar 1.120 yıl, Osmanlı 1453 den 1923 e kadar 470 yıl Cumhuriyet  döneminde de 1923 den 2002’ ye kadar 79 yıl  hiçbir yönetim Ataköy Sahiline imar izni vermemişken son 15 yılda Müteahhitler kendi kafalarında mı imar alıp yaptı ?

Kuzu İnşaat’a (Sea Pearl’e) Ataköy Sahiline İhanet ediyorsunuz dedik hakkımızda onlarca dava açtılar 

Eylül 2009 yılında İstanbul’da yaşadığımız sel felaketinden sonra onlarca vatandaşın hayatını kaybettiği İkitelli Tır Grajı bölgesinde onlarca GÖKDELEN yapılırken  haberlerimizde eleştirdik ama hiç kimse bu haklı haykırışımızı dikkate almadı. 

Cumhurbaşkanı ‘da olsa doğru ve gerçeği söylemek zorundayız… 

Öncelikle TOKİ ve EMLAK konut KUPON tabir edilen arsaları pazarlayarak halkın yaşam hakkına müdahale emtekten vazgeçsin. Kuzu İnşaat’ın Ataköy Sahilini halka kapattığını Kıyı kanununa muhalefet ettiğini beyan  eden haberlere imza attık. Firma hakkımızda sayısız şikayet ve davalar açtı yıllardır devam eden bütün yargılamalardan aklandık. Şu an  Yargıtay’a taşıdılar. Yargı bizi haklı buldu ama atı alanda Üsküdar’ı her zaman geçiyor.

Eleştiri Müteahhite değil TOKİ’ye ,EMLAK KONUT’a ve Yerel Yönetcilere yapılmalıdır

Hem yerel yönetimlerde hem devlet yönetiminde ciddi bir tecrübe sahibi olan Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi bir liderin son 15 yılda İstanbul’un çehresini değiştiren KİBİR külleri ile alakalı bizim 2009 dan bu yana eleştirdiğimiz yüksek yapılardan dolayı müteahhitleri eleştirmesi doğru bir yaklaşım tarız değildir.

Halk olarak biz MÜTEHHİTLERE bizi yönetmeleri ve haklarımızı korumaları için oy vermedik

Erdoğan ‘ın Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen Şehircilik Şurası'nda müteahhitleri sert bir dille eleştirmesi haklı bir eleştiri değil. Erdoğan  bu konuşmasında TOKİ’yi, EMLAK Konut’u, ilçe belediye başkanlarını ve Büyük Şehir Belediye başkanlarını eleştirseydi daha makul ve mantıklı olurdu.

Bizim Yaptığımız eleştirel haberlerde ilgililer TOKİ bize izin verdi siz işinize bakın diyen çok müteahhitle karşılaştık 

İstanbul’un  genleri ile oynanırken yerel bir gazete olarak canımızı dişimize takarak mahkemelerde sürünmek pahasına da olsa doğru bildiğimizi yazdık ve mahkemeleri de kazandık   ama para sahipleri gemilerini her  seferinde yürütmesini bildiler ve halende yürütüyorlar.

Müteahhitler Acımasızaca Yolsuzluk Yapıyorlar Bu Doğru Ama Göz Yumanlara ne diyeceğiz ? 

Erdoğan konuşmasında bazı müteahhitlerin acımasızca yolsuzluk yaptığını savundu.  Erdoğan: "Kot, denilen bir olay var. Bununla ne yazık ki müteahhitler acımasız bir şekilde yolsuzluk yapıyor. Kot olayında kesinlikle kotu denizden verme diye bir anlayışı bizim getirmemiz lazım. Meyilli bir arazide beyefendi inşaatı en yüksek noktadan alıyor. Bu işi kökünden kazımamız lazım. Her taraftan bakıldığında ortaya bir güzellik çıkması lazım.

Bu konularda belediyelerimizin hassas davranması lazım. Bodrum, güneş görmeyen yerdir. Toprağın altındadır. Kalkıp, etrafını açmak suretiyle bodrumu zemine dönüştüren anlayış da bana göre, ihanet içerisindedir” dedi.

Kazanmak İstiyorum Derken Şehre  İhanet Ediyorsun 

Kazanmak istiyorum derken şehre ihanet ediyorlar diyen Erdoğan, “Geç o işleri. İnsanın şehirler üzerinden hakkı olduğu gibi şehrin de insanlar üzerinde hakkı vardır. Eğer medeni olacaksak böyle olacağız. Aksi takdirde olamayız. 

İşte İstanbul Boğazı'nın hali ortada. Boğazı felç ettiler. İstanbul felç. Neden? Bu yüzden. Bakıyorsun o güzelim boğazda 5, 6, 7 kat binalar. Niye? Kararlı bir duruş sergilenmediği için bunlar oluyor. 

Bununla ilgili çok ciddi bir Boğaz Yasası'nın yeniden çıkartılması lazım. Bunu sıfırlayalım, demiyorum. İnşaatların boğazda yapılmasından da yanayım. Bu çirkin yapılaşmaların yıkılıp, onların yerine inşaat yapılsın ama bunun bir anayasası olsun adeta. Anayasasını kurduğumuz zaman bu mesele biter" ifadesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Karakteri Olmayan Şehirleşme Asla Modelimiz Olamaz

Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'ndeki Şehircilik Şurası'nın açılış töreninde hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehirlerin toplumdaki farklılıkları gözeten bir yapıya sahip olduğuna değindi. Erdoğan, "Ülkemizde, 1950'de nüfusumuzun sadece yüzde 25'i şehirlerde yaşarken, bugün bu oran yüzde 90'ı aşmıştır. Tüm çarpıklıklarına, zorluklarına, sıkıntılarına rağmen insanlar şehirlerde yaşamayı tercih etmektedirler. Bir şeyin düzenli, nizami olması; doğru ve güzel olduğu anlamına gelmiyor. Şehirlerimiz toplumumuzdaki farklılıkları gözeten bir yapıya sahiptir. Özellikle Batı ülkelerinde tek tipçi bir mimari anlayış hakimdir. Hepsi birbirine benzeyen sokaklarda aynı tip binalardan yüzlerce görürsünüz. Aralarındaki farkı anlayabilmeniz çok zordur. Düzenli ama karakteri olmayan şehirleşme, bizim modelimiz asla olamaz" diye konuştu.

"Yatay Mimarinden Yanayım "

Şehircilikte dikey mimariden değil, yatay mimariden yana olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Maalesef 1940'lardan itibaren çarpık yapılaşmanın diğer adıyla gecekondulaşmanın yanında aynı kötü, kişiliksiz, çirkin projenin yüzlerce, binlerce uygulaması olan apartmanlar, siteler ortaya çıkmıştır. İmkanların kısıtlı olduğu, insanların sadece başlarını sokacak bir ev haliyle yöneldiği bir yapılaşma tarzı artık son bulmalıdır, diye düşünüyorum. Bu şurada bunun üzerine ısrarla durulmalıdır. Ben dikey mimariden yana değilim. Ben yatay mimariden yanayım. İnsan, topraktan uzak değil; toprağa yakın olarak yaşamalıdır. Böyle düşünüyorum. Bugünün Türkiye'si, böyle bir çirkinliği, böyle bir nobranlığı asla hak etmiyor. Dikey mimarinin altında yatan gerçek, az topraktan çok büyük para kazanmak" dedi.

"Bu Facialara Bakanlık , Belediye Olarak Biz  İzin Vermemeliyiz"

Binaların, şehirlerin tarihine ve kültürüne göre inşa edilmesi gerektiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "TOKİ binaları başta olmak üzere artık ülkemizde tarihimize, kültürümüze, bölgelerimizin karakteristik yapılarına, hayat tarzına uygun binalar inşa etme dönemi gelmiştir, geçiyor. Sadece beton, demir, tuğla yığınlarından oluşan o çirkin yapılar, bırakın şehirlerimizi; kıyılarımızı, yaylalarımızı da dahi işgal etmeye başlamıştır. Karadeniz'in o güzel yaylalarında, Ege'nin, Akdeniz'in kıyı bölgelerinde gördüğüm çirkinliklerden çok derin üzüntü duyuyorum. Bu facialara bakanlık, belediyeler olarak iş birliği halinde izin vermemeliyiz. Hep birlikte buna karşı set oluşturmalıyız. Sadece kar, rant, kazanç odaklı bir anlayışla şehir inşası gerçekleştiremeyiz" açıklamasında bulundu.

Bizim 2009’ dan bu yana dediğimizi Bugün İstanbul Yağmalandıktan sonra Cumhurbaşkanı söylüyorsa üzüntümüz daha artıyor 

Erdoğan’ın Ocak 2017 de söylediği sözleri biz 8 sene önceden haberlerimiz ile eleştirirken aç gözlü müteahhitler bizim nefes almamamız için hakkımızda sayısız davalar açarak bizi bloke etme yöntemlerini uygulama soktular. Bugün bile Kuzu İnşaat’ın Ataköy sahilinde sahili halka kapatmasından sonra sadece bu doğru değil diye eleştirdiğimiz için bize yapmadıkları eziyetleri bırakmadılar. 

Eziyet çektik çekiyoruz ama en azında doğru yolda olduğumuzu en üst devlet yöneticileri tarafından da teyit edilince çektiğimiz eziyetlerin değdiğini
düşünüp rahatlıyoruz.

Son söz olarak biz TOKİ, EMALAK KONUT ve yerel yönetimlerin suçlu olduğunu ifade ediyoruz  Cumhurbaşkanı ise müteahhitleri suçluyor. 
Halk Müteahhitlere oy vermediği için hesabı onlardan değil siyasilerden soracaktır. İmar izni verilmesi arsa temini  yapan kimse sorulu da odur. Ataköy sahilinde neden 2 bin yıldır imar vermediler son 15 yılda imar verildi bunun irdelenesini isteriz.

Kaynak :İstanbul Times Haber Ajansı (İTHA)