Kısa bir analiz yapabilmek için, orta ve büyük ölçekli bir işletme mantığından bakarsak, İyi biliriz ki düzgün bir sistemi olan işletmede en kötü yönetici o işletmenin, sistemin başında yönetici olsa bile yüzde beş bilemedin maksimum yüzde on ile işletmeye zarar verdiği an sistem o kötü yöneticiyi ekarte eder. Daha fazla zarar vermesine sistem asla müsaade etmez. Çünkü sistem gerçeğini, verilerini rasyolarla raporlar, ortaya koyar.

Ancak aynı şekilde sistemi olmayan veya kötü işleyişi olan bir işletmenin başına âllame-i  cihan olan bir kadro veya yöneticiyi getir, o kötü gidişat o başarılı yöneticileri ve kadroyu bile başarısız kılar. Kötü işleyişi olan işletmede, başarı şansı asla olamaz.

Evet, işletme mantığı ile bakarsak ülkelerin sistemi ise toplumsal mutabakat olan anayasadır.  Hepimizin hem fikir olduğu çok kötü bir anayasa ve sistemle yönetildiğimiz aşikâr ki bu kötü gidişat içerde ve dışarıda ciddi sorunlara sebebiyet verdiği, Tüm vatandaşların vesair sebeplerle mağduriyet yaşadığı ortadadır.

Yeni sivil bir anayasa yapma konusunda, görevi tevcih edilenler arasında özellikle bazı isimlere karşı çoğumuzda bir güven eksikliği mevcut idi. “idi” ekini özelikle kulandım. Çünkü yanıldığımız ortadadır. Samimiyet testinden 1. etapta hazırlığı iyi geçti. Açık şöyleyim İyi bir orkestra şefi gibi Cemil Çiçek’i yeni anayasa konusunda son derece başarılı, uzlaşmacı, demokrat ve toparlayıcı gördük. Dileğimiz ülkeyi demokratik, özgürlükçü, evrensel, sivil, yeni bir anayasaya kavuşturur.        

TBMM başkanı Cemil Çiçek ve Meclis Anayasa komisyonuna göre, şimdiye kadar toplanan tüm görüşlere göre; Türkiye’de mutlaka yeni bir sivil Anayasa yapılmasının şart olduğunu, bu esas itibari ile yeni anayasanın sade, anlaşılır, özgürlükçü, demokratik, adil, hakkaniyetli,  evrensel normlarda olması gerektiğini, bu meseleleri dünyanın gelişmiş ülkeleri nasıl aşmış ise, bizlerin de aynı şekilde bir yol izleyerek aşacağını belirtti.

Halktan, STK’dan (sivil toplum kuruluşlarından) 1. etap görüş toplama sürecinin tamamlandığını ve yeni anayasa yazılım 2. etap sürecinin Mayıs ayı itibarı ile başladığını fiilen ilan etti.

Şimdi esas olan hangi siyasi parti ve siyasetçinin ne kadar özgürlüklerden ve demokrasiden yana olduğu ve evrensel bir hukuk nosyonuna sahip olmanın yansıması, işte tam da bu anayasa etrafında netliğe kavuşacaktır. Bu konuda seçmenlerin kendi seçtiği siyasi parti ve siyasetçilerini anayasa konusunda pozitif katkı için markaja alması gereklidir. 

Türkiye’nin bugünü, yarını ve gelecek yüz yılları uzun ve geniş görüşlülük perspektifi ile toplumsal mutabakat olan bu anayasa metninin içeriğindeki kriterlerle ortaya koyacaktır.

Bizler Türkiye’de yaşayan bireyden topluma kadar tüm kesimin gerek bireysel beklentisi gerekse kolektif hak kullanımı için mutlak bu anayasa esas itibarı ile eşitlikçi ve özgürlükçü olmalıdır. Sade ve anlaşılır bir dil kullanılmalıdır. Oldukça kısa yazılmalıdır. Asla bir etnik kimlik vurgusu olmamalıdır.

Kesinlikle bireyi devlete karşı korumalıdır.  Her bireyin, mutlak adalete güveni sağlanmalıdır. Toplumsal birliktelik ile huzur ve barışa olan inanç yenilenmelidir. Refah düzeyinin yükselmesi fırsat eşitliğinin her bakımdan yaşanması bu yeni anayasa ile toplumun tüm talepleri vücut bulmalıdır.

Türkiye’de yaşayan insanlar ve gelecek nesiller demokrasi ve özgürlük avantajını kullanan bir toplum haline bu anayasa ile gelmelidir. Mutlaka bu ülke toplumu evrensel bir anayasa ölçütüne kavuşmalıdır.

Anayasalar ülkelerin sistemidir. Türkiye’de özgürlükçü, evrensel bir anayasa yapıldığında, toplumsal huzur ve barışın temini, birlikteliğin hakkaniyeti, evrensel hukuk ve adalet ilkesi ile sağlanır. Her bakımdan fırsat eşitliği olur. Bireyi esas alan yeni sivil bir anayasa ile sistem oturur ve dünyanın saygın demokrasileri arasında yerimizi alırız. 

Demokrasi ve özgürlüğün avantajını yaşatan eşitlikçi, evrensel yeni bir anayasa beklentisi ve takipçisiyiz.    

İstanbul Times / Maksut KONYAR