Ben anayasa profesörü değilim, hukukçuda değilim ama okuduğum bölümde, Yerel Yönetimler, Hukuk, Davranış Bilimleri, Siyasi Bilimler, İdare Hukuku vs tutun Ticaret Hukukuna kadar dersler gördüm. Az çok bu konuda bilgim var, ayrıca hukuk üzerine araştırmalar yapıyorum. Mevcut anayasa askeri darbenin ürünü olmanın yanı sıra, onlarca yama yapılarak günümüze ulaşmıştır. Bu anayasa ne Kopenhag kriterleri ile bağdaşıyor, ne de evrensel hukuk normları ile... Anayasamızın ana maddelerinde birleştirici hiçbir unsur yok! Dünyanın mevcut gidişi, Orta doğuda ki çalkantı, bize bir an önce, bu yamalı anayasayı değiştirmemiz gerektiğini bildiriyor ve “Acil” kodu ile uyarı veriyor. Çünkü mevcut yasalarla yolumuza devam etmemizi uluslar arası konjonktür de engelliyor.

Dünyanın gerisinde kalanı, dünyayı okumayan sığ zihniyetlerdir. İşte bu sığ zihniyetlerin tezahürü olarak 300 imzalı bildiri yayınlayan Aydınlar güruhudur. Bu cenah neye ve kimlere hizmet ettiğinin ya bilincinde değil, ya da olup bitenleri okumaktan aciz, aciz değilse bile okuduğunu umursamıyor. Bildiride Türk kelimesi yeni anayasadan çıkarılamaz deniyor. Oysa Türk kelimesinin ne anlamda kullanıldığını bile bilmiyordur bu güruh. Ama şu an ki konumuz Türk kelimesinin anlamından ziyade cereyan eden olaylar dizinidir. Türkiye de bir şeyler rayına oturuyorken bazı anlamsız ve manasız tepkiler hortluyor/hortlatılıyor!... Bu hortlayan/hortlatılan olaylara takılmamak gerekir. Anlık öfke nöbetlerinden bir an önce kurtulmalıyız. Dün Haber Türk’e konuk olan Yaşar Okuyan, Şükrü Sina ve Ümit Özdağ faşizan boyutlarda ki söylemleri beni bile çileden çıkardı. Ben ki; hayatım boyunca Irkçılığın “ı’sını” yapmamış ve siyasal Kürtler ile hiçbir zaman aynı şeyi düşünmemiş insanım!... Ama uyanır uyanmaz; “Töbe töbe dedim, imama kızıp oruç bozan!...” olamam dedim. Dün benim durumuma düşenlere de sabır ve metanetli olmalarını tavsiye ederim. Zaten bu 300 kişilik bildiri yayınlayanlar ve ortamı gerenlerin maksadı şiddeti tırmandırmaktır. Bu şiddeti tırmandırmak isteyenlerin tuzağına düşmeyelim. Bunları ekranlarına taşıyanların, ekranlarını da sansürleyelim. Böyle bir ortamda bu tür tartışmaların, ne sürece, nede yeni anayasaya bir katkısı olur.

Adamın biri Nasrettin hocaya; “Hocam helâda sakız çiğnemek caizimi?” diye sormuş. Nasrettin Hoca; “Evladım caiz olmasına caizde, gören b. yiyiyor sanır!” diye cevap vermiş. Şimdi bazı kişileri ekrana taşımak her ne kadar caiz olsa da, sonuç olarak toplumu kutuplaşmaya, çatışmaya sürüklüyorsa bence caiz değildir. Medya her şeyi konuşuyor, konuşmamalı! Efendi, efendi; 40 yıldır bu ülkede kan akarken, gençler toprağa düşerken sustunuz! Madden sustunuz bu günde susmalı mısınız?... Susmuyorlarsa; hayır konuşmalılar!... Ama medya işin hayrından, şerrinden ziyade reyting peşinde!... Ey millet, bu reyting geleceğimizi etkiliyor!... Bunları izleyerek, okuyarak, reyting yaptırmayın!... Hayrı konuşmayan gazeteye abone misiniz, aboneliğinizi derhal iptal ettirin, büfeden mi alıyorsunuz almayın!... Artık bize koyun muamelesi yapılmasına izin vermeyin!...

Onların ne Kürt gençlerinin ölmesi, ne Türk gençlerinin ölmesi umurlarında değil!... Onların umurlarında olan hizmet ettikleri emparyalist güçleri memnun etmek, çünkü Arz-ı Mevdut planın uşakları onlar. Arz-ı Mevdut’a göre Lübnan’ın doğusuna kadar ve Fırat Dicle Nehrinin kenarına kadar kutsal topraklardır ve mutlaka işgal edilmelidir. İşte bu işgalin oluşmasına hizmet edenler bu ülkenin huzur bulmasını istemiyorlar. Sakın! Çenesi sakalıdır diye, kişileri dedeniz sanmayın!... Buna inanmayanlar; Kitab-ı Mukaddes’te Yaşu Bab bölümüne bakabilirler. Orada alenen; “Fırat ve
Dicle nehrinin kıyısına ve Lübnan’ın doğusuna kadar tüm bölgeleri mutlaka alınması gereken kutsal bölge” sayarlar. (detaylar için Kürt Sorununun Anatomisi Kitabına bknz) Bu duygular ile ilerleyen süreçte varsa hükümettin yanlış tutumlarını yazın/eleştirin, BDP’nin varsa yanlış tutumlarını yazın/

eleştirin, MHP’yi Allah’a havale ediyorum, inşallah bir an önce akıl tutulmasından kurtulup sürece katkı yaparlar. CHP’ye gelince politikalarını biraz daha gözden geçirsinler, ulusalcılar bir tarafa çekiyor, yenilikçiler bir tarafa... Korkum o ki; Kemal Kılıçdaroğlu lastiğe dönecek ya da parçalanıp yok olacak:) Oysa Kemal Kılıçdaroğlu hem yeni CHP söylemi ile hem CHP’nin halka ve dindara bakışı ve yaklaşımı ile umut vermişti. Bu gidişle bu umutlardan da eser kalmayacak. Rahmetli Turgut Özal’ın da sloganı olan; “Her Şey Vatan için.” Şuuru olmalı... Bu şuurda olanları tarif etmeye gerek yok, halk sandıkta tarifi yapar, bu gidişle de CHP ve MHP’de ancak ardından bakar...