Yabancı terörist savaşçılar ilk kez Osmanlı'ya karşı Yunan isyanı sırasında, Avrupa'dan gelen Hristiyan fihelenler(Helen dostları) ile gündeme geldiler.
İkinci dünya savaşının  hemen öncesinde, İspanya iç savaşı sırasında Franco 'ya karşı yabancı savaşçılar sahnedeydi. Hatta ünlü yazar Ernest Hemingway'in "Çanlar Kimin İçin Çalıyor"romanı bu olayları anlatır.
Sovyetlerin işgaline karşı Afgan mücadelesinde yabancı savaşçılar cihatçı kimliği taşıdılar. Daha sonra  Çeçenistan ve Bosna Savaşı'nda yabancı savaşçılar rol almaya devam etti.

11 Eylül ikiz kuleler saldırısından sonra, yabancı savaşçı kavramı Birleşmiş Milletlerin de gündemindeyer aldı.
Akabinde,   yabancı savaşlar, akın akın  Irak savaşına ve sonrasında Suriye iç savaşına  katılıp dünya siyasetinde önemli bir rol alınca
BM Güvenlik Konseyi , yabancı terörist savaşçıların (YTS) dünya barışını tehdit ettiğinden bahisle ,2014 yılında oy birliğiyle     2178 sayılı kararını çıkarmak zorunda kaldı.
Buna göre BM üye ülkelerinin  tamamında   yabancı terörist savaşçılar hakkında, cezai müeyyideler uygulanacak ve idari ve adli istihbari tedbirler alınacaktı.
 Örneğin bu kişilerin seyahat ve konaklama özgürlüğü kısıtlanacak, takip edilecekler, suç işlemelerine mani olmaya yönelik yasal düzenlemeler yapılacaktı.
 BM'nin bu kararı üye ülkelerin tamamına karşı bağlayıcıdır.
Ancak BM kararında muallakta kalmış kısımlar vardır;
Kimler terörist sayılacak ,kimler terörist sayılmayacak?
İşte bu konu tam bir netliğe kavuşmuş değildir.
Bu durum YTS'lere karşı tedbirleri çoğu kez manasız kılmaktadır.
IŞİD, El Kaide, Suriye kolu El Nusra, BM tarafından da kabul edilmiş terör örgütüdür.
Ancak, PKK, Suriye kolu PYD, Hizbullah, ÖSÖ, gibi oluşumları her ülke politikasına göre terörist olarak kabul ediyor veya etmiyor.
Örneğin PYD ye katılmak için Amerika'dan veya Avrupa'dan Suriye'ye giden bir Batılı ,neredeyse hiçbir engelle karşılaşmamaktadır.
Bunlar dönüşlerinde de bir yasal sorun yaşamıyorlar.
Rusya ,PKK ve PYD'yi terör örgütü kabul etmediği için bu terör örgütleri saflarında savaşan yabancıları özgürlük savaşçısı olarak görüyorlar.
Sonuçta İŞİD ve El Kaide ile mücadele edilirken PKK ve PYD’nin önü açılıyor.

ÖSO  bileşenleri terörist olarak görülmemelidir. Cumhurbaşkanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı , ÖSO bileşenleri ile terörizmi ayrımını en iyi şekilde yaparken  ne yazık ki göç idaresi ve bazı güvenlik birimlerde bu hassasiyete her dikkat edilmemektedir.