Bu başlığı atarken bizler, bilimlere, okumaya, araştırmaya ve bunu hayatımızda uygulamadıkça ve önem vermez ve gerekli yatırımları yapmazsak, onlar bizlere daha çok asırlar egemen olacaklardır.

Hiçbir şey tesadüf olmadığı gibi,

Her şey aslına döner…

Aynı şimdi aşağıda yazacağım gerçekler gibi...

1980 öncesi, sağ-sol diyerek vatan evlatlarını birbirine kırdıranlar, sonra Alevi-Sunni diyerek vuruşturan, 30-40 yıldır Ermeni-PKK işbirliği yoluyla isyanlar çıkarttıran, onlar güçlerine güç, refahlarına refah, kazançlarına kazanç, yaşam kalitelerine yaşam kaliteleri eklediler. Bizler onlara hizmet ederken kendimizi ateşe atan odunlar olmayı hep birlikte helale koşar gibi harama koştuk değil mi?

O zaman suçlu kim? Bizi bu oyuna sokanlar mı yoksa biz bunu fark etmeyerek onlara hizmet etmekle asıl suçlu biz miyiz? Ne dersiniz? Eğer her önümüze konulanı kabul etmeyip, kendi araştırmamız ve incelemelerimizi yapıp, aklımızı işleterek yapsaydık bugün TÜRKÜRT – KÜRTÜRK ÖZ KARDEŞ olduğumuzu aynı soydan geldiğimizi bilerek BÖL – PARÇALA – YÖNET oyunlarına alet olmadan ve bütün enerjimizi birlik ve beraberliğimizi kurarak dosta düşmana gösterirdik değil mi? Asıl amacı anladınız mı? Çünkü bizler birlik olsaydık o zaman bu oyunu bize oynayanlar bugünkü durumunda olamayacaklardı. Kazançları ellerinde olmayacaktı değil mi? Sonra gelip bizlere ahkâm da kesemeyeceklerdi belki de demokrasiyi bizden öğreneceklerdi.

“Yarabbi! Bu TÜRKÜRT-KÜRTÜRK MİLLETİ, SENİN YÜCE DİNİNEÇOK HİZMET ETTİ. BİZİ PARÇA PARÇA OLMAKTAN, BİRLİĞİMİZİN BOZULMASINDAN IRZ VE NAMUSUMUZUN AYAKLAR ALTINDA ÇİĞNENMESİNDEN BİZİ KORU!”

Bu duanın kabul olmasını istiyorsan birbirimize tuttuğumuz silahı bırak, kafanı kaldır ve kardeşine koş birlik için geçen onca ayrılığa nispet koş ve o günleri geri getiremezsin, belki ölen bütün kardeşlerimizi diriltemeyiz fakat bu OYUNUBOZARAK onlara yapılanları durdurarak mekânlarını cennet ruhlarını şad ederiz. Hatta bize yapılacakları birlikte onlara yansıttığımızda bizler güneşi bir başka doğduğunu, yağan yağmurların nasıl bu topraklara bereket getirdiğini hep beraber çok daha iyi anlayacağız. Buraları bizim kanlarımızla sularlarken; oynanan oyuna alet olup onların devletlerini kurmalarına izin mi vereceğiz?

Yazarımız RÜSTEM Bey Kürt kardeşlerimizin kökenlerini aramış. Kürtlerin OĞUZ HAN`ın soyundan olduklarını, Kürtlerin kendi ulemalarıyla, kendi Kürt söylencelerinden bularak yazmış. Dünyada ırkçılıkla, soyları, boyları yok etmekle en çok suçlanan TÜRKLERDİR. Eğer Türler soyları, boyları eritmek isteselerdi, yer götürmez ordularıyla, güçlü ekonomileriyle, 35 milyon kilometre kare topraklara hükmeden bu MİLLETİN karşısına kim duracaktı? Sizin, şu AMERİKA, Amerika diye ağızlarınızın suyunu akıtan ABD`nin okyanustaki gemileri 18. Yüzyıla kadar TÜRK bayrağı çekmeden dolaşamıyordu. Eğer TÜRKLER soyları, boyları eritmek isteselerdi, hükmettikleri 35 milyon kilometre kare topraklarda şimdi: “NE MUTLU TÜRK`ÜM” diyenden başka bir tek soy bulamazdılar.

Türklerin var olduğu topraklarda her türden millet vardı. Fakat bunu söyleyenler veya yaptıkları zulümleri bizler yapmış gibi göstermekten başka bir şey değildir. Bu yalanları uyduranlar aslında kendileri gittikleri yerlerde hep dillerini hem dinlerini ellerinden alarak kendilerine benzetmek için akla hayale gelmeyecek zalimlikler yapmışlardır.

Bugün bariz bir örnek verirsek; URFA KARAKEÇİLİLERİ, yüz yıllardan beri TÜRKÇE bilmeyen, OĞUZ SOYLU, KAYI BOYLU OSMANLI torunlarıdır. Urfa Karakeçilileriyle – KAYILARLA – biz aynı Boydan gelen boydaşlarız. Oğuz Han`ın ilk oğlu GÜNHAN, Günhan`ın ilk oğlu da KAYI`dır. Bizler Oğuz soylu, Kayı Boylu TÜRKLERİZ. Kendilerini KÜRT sayan bu URFA KARAKEÇİLERİ, bilginlerimiz ve kendi içlerinden yetişen araştırmacı gençlerin çabalarından sonra kendi köklerini sonunda buldular. Şimdi onlar kendilerini TÜRKMEN olarak ifade etmeye başladılar. Darısı diğer öz kardeşlerimizin başına diyerek bu yalanlarla daha ne kadar daha kanımızı akıtacağız? Buna dur diyecek önderlerimiz, bilim insanımız ve aklı-selim insanlarımız artık öne çıkma zamanı geldi de geçiyor. Artık bu kan dursun ve bu topraklarda yaşayan bizler ÖZÜMÜZE DÖNEREK BİRLİĞİMİZİ OTAĞIMIZA SAHİP ÇIKMA GÜNÜDÜR. BAŞKALARININ MAŞASI OLMADAN ÖZ KARDEŞLERİMİZE SARILMA VE GERÇEKLERİ BİRLİKTE GÜN YÜZÜNE ÇIKARMA GÜNÜDÜR.

Kürtçülerin Türk kardeşlerine karşı bitmeyen bu kimlerinin asıl gayesi ne olmalı? Kökeninden geldikleri Türkleri, düşman saydıkları kadar, başka hiçbir ulusa düşman değillerdir. Bunu dil farklılığı ile açıklamak mümkün değildir. İtalyanların dilleri Türkçe olmadığı halde, DNA incelemelerinde kökenleri % 97 TÜRK çıkmaktadır. Türklerin sade, masum, hakiki Kürtlerle HİÇBİR SORUNU YOKTUR. İşin içinde KÜRTÇÜLER girdiği zaman işte o zaman işler değişiyor. Kendisi de bir KÜRT olan Kürt kökenli yazar 2007 yılında merhum Mehmet UZUN`un, “ANABASİS`teki “KARDUKLAR” ibaresini silerek, onun yerine; “KÜRTLER”, yazılmasını kabul etmediği basında yer aldı.

“KÜRT,  

KÜRTLER,   

KÜRDİSTAN,  

KÜRT SAVAŞÇILARI,

KÜRTLERİN, 4-5 AYAK BÜYÜKLÜĞÜNDEKİ YAYLARI” şeklindeki sözleri, KSEFON`un “ANABASİS” adlı eserinin orjinalin de yoktur.    

KÜRTLERE…. Orijinal ANABASİS ADLI KİTAPTA: “KARDUKLARA” şeklinde kayıtlıdır.

KÜRDİSTAN:…. Orijinal “ANABASİS adlı kitapta; “KARDUK ÜLKESİ” şeklinde kayıtlıdır.

Anlayacağınız  “ÇAKMA ANABASİS” çevirisindeki uydurmalardır. Böylece KSENOFON`un “ANABASİS” adlı eserinde tahribat – bozma – yaparak KÜRTLERE yapay tarih üreten İSVİÇLİLER ve onların bu çakma “ANABASİS” çevirisini kaynak kitap olarak ortaya sürenlerin iplerinin pazara çıkması, bilim ve tarihe karşı girişilen bu aymazlıkları, dünya kamuoyunun dikkatine sunuyoruz. Ayrıca Kürtçü sitelerde:

KARDUKLAR,

KARDUKLARIN ÜLKESİ,

KARDUK SAVAŞÇILARI şeklindeki bozulmamış metinler varsa, öylece korunacaktır.

DAHHAK VE KÜRT: Dünyanın en kadim milletleri sayılan Yunan, Latin ulusların tarihlerinin en çok 2 bin, 3 bin, bilemedin 3500 yol olduğu tarihten sabit olmuş bir hakikat iken Kürtçüler, Kürtlerin tarihini 10 bin yıldan beri var olduklarını yazmaları, Yunan`dan, Latin`den, Roma`dan, daha eski olduklarını iddia etmekle bütün bilginleri şaşırtmışlardır. Oysa DAHHAK adlı kişinin yaşadığı tarih tam olarak bilinmemekle birlikte en çok M.Ö 1000 – 1500 yıl olarak tahmin edilmektedir. 1500, Milat ile birlikte 3500 yıl eder. Kürtlerin dağların kovuklarında, ormanların gizli kuytularında uzun süreler saklanarak yaşadıkları dikkate alınırsa, bu tarihten itibaren meskûn yerlere, ovalara çıkmaya başladıklarını kabul edebiliriz. Bu kaçkınların bir birleriyle kaynaşmaları, UNUTTUKLARI ANA DİLLERİNİN YERİNE YENİ BİR DİL ÖĞRENMELERİ de epeyce bir zaman almaktadır. Bütün bunlar bir araya derledikten sonra, karlı dağ başlarında yaşayan kaçkınlara KÜRT ADI verildiğini Şerifhan BİTLİS`te Beylik yapan bir KÜRT olarak M.S. 1597 yılında “ŞEREFNAME” açıklıyor. Karlı dağlarda yaşayan bu toplulukların bir birleriyle kaynaşarak yeni bir dil öğrenmeleri, bundan sonra bunlara karlı dağlarda yaşadıklarına bakılarak Kürt adının verilmesi en çok iki bin beş yüz yıl eder. Kürtler 2.400 rakamına takılmışlardır. Oysa bizim yaptığımız çalışmalarda bu tarihin SAYAN DAĞLARI, TANRI DAĞLARI, ULU IRMAĞI, SİBİRYA dikkate alınırsa Kürtlerin tarihi 2500 – 3000 yıla çıkabilir. Zaten Doğu ve Kürt bilimcileri Kürtlerin 2500 yıl önce İRAN`ın doğu kısmından Anadolu`ya geldiklerini kabul etmişlerdir. Türklerin dünyaya yayılmaları, göçleri, başka sebeplerle ORTA ASYA`dan çıkışları hep şu iki yol ile gerçekleşmiştir.

1 – HAZAR`IN KUZEYİNDEN,

2 – HAZAR`IN GÜNEYİNDEN,

DAHHAK BİVRASP`in zulmünden kaçan KÜRTLER 2.500 yıl önce HAZAR`ın Güney`inden Doğu ANADOLU`ya sığındılar. Dünyada en çok şaşılacak birlikteliklerden birisi ve belki de en şaşırtıcısı, ne Yunan`ın, ne Arap`ın, ne Yahudi`nin, ne Fars`ın, ne Alman`ın yanında, yönünde Kürt adıyla anılan herhangi bir topluluğun bulunmadığıdır. Şaşılacak bir şey varsa o da TÜRK neredeyse KÜRT`te oradadır. Ben şu araştırmaları yapmadan önce, çok büyük kahır içindeydim. Kürtçülerin, PKK`cıların + ERMENİ İŞBİRLİĞİ ile TÜRK Kardeşlerine yaptıkları akıl almaz düşmanlıklara, işledikleri cinayetlere, Mehmetçiklere acımasızca sıktıkları kurşunlara, mayın tuzaklayarak, Mehmetçiklerin ayaklarını koparmalarına bakıyor ve diyordum ki;

“Ey ulu RABBİM! ŞU KÜRT DOSTU, KÜRT SEMPATİZANI GEÇİNEN ALMANLARA, İNGİLİZLERE, ABD`LİLERE, İSRAİL`LİLERE, FRANSIZLARA DA BİRAZ KÜRT VERSEYDİN DE ONLAR DA BİZİM NELER ÇEKTİĞİMİZİ KEŞKE YAŞASALARDI. KÜRTLER SAHİ NEDEN BİZİM ARAMIZDAYDILAR?” diyordum.

Kürtlerin KARLUK, KARLIK adlı TÜRKLERLE AYNI ADI TAŞIMALARI ŞAŞIRTICIDIR. Kürt adının eş anlamlısını, bu OĞUZ TÜRKLERİNDE görüyoruz. XIII. Yüzyıldan kalma UYGURCA YAZILI OĞUZ KAĞAN DESTANINDA, ORTA ASYA`daki YÜCE TANRI DAĞLAR bölgesinde yaşayan KARLUK (KAR-LIK) TÜRKLERİN bu adını, karlı dağlarda yaşadıkları için OĞUZ KAĞAN tarafından verildiği belirtilmektedir. Türkistan`ın Güney kesiminde Afganistan`a değin yayılan KARLUKLAR, M.S. 751 yılında TALAS SAVAŞI sırasında Müslüman Arapların tarafını tutarak, Çinlilerin yenilmesini sağlamışlardı. Bu KARLUK TÜRKLERİNİN Güneyde devlet kuran koluna verilen ABDAL ADININ, KUZEY-HİNT dilince, KARLIK (KARLI YERDE YAŞAYAN) anlamına geldiği tespit edilmiştir. Çin kaynaklarında bunlara HE-TA, HU-TA, Doğu Roma kaynaklarında HEPRALİT, (=HAPTALLAR), Müslüman Arap kaynaklarında HA BATILA, (HAPTALLAR) denilmekteydi. Hintçe kaynaklar bunların, HUNA, (HUN TÜRKLERİ) soyundan geldiklerini belirtir.

M.S. 563 – 567 yılları arasındaki savaşlarla GÖKTÜRKLER ile Müttefiki SASANLI İRANLILAR, TANRI DAĞLARIN doğu ve batısına yayılarak geniş bir imparatorluk halinde yaşayan bu HEPTALİT Devletini yıkarak, aralarında paylaşmışlardı. İşte bu KARLUK TÜRKLERİ kolundan bugün TÜRKİYE`de BİNGÖL`den Silifke`ye, ADAPAZARINA kadar yer yer yayılmış olarak EFTALİTLER, HAPTALİTLER adıyla KÜRTLER, ZAZALAR, TÜRKMENLER, YÖRÜKLER, YÖRÜKLER TOPLULUĞU içinde, çoğu göçebe olarak tanınan oymaklar vardır. Köy adlarında da hatıraları yaşayan ve ana dilleri KÜR MANÇCA, ZAZACA, veya TÜRKÇE olan ANADOLU`daki bu HEPTALİTLERİN – ABDALANLARIN, KARLUK, (KARLI DAĞ BÖLGESİNDE YAŞAYAN) ANLAMINDAN GELDİĞİ VE HEPSİNİN AFGANİSTAN ile doğusundaki eski EFTALİTLERDEN oldukları anlaşılmıştır.  

 Şu incelemeleri yaptıktan sonra Kürt`ün, Türk`ten ayrılmasının mümkün olmadığını gördüm. Onların içinde ne kadar ayrılıkçı çıkarsa çıksın, Kürtler bizzat OĞUZ HAN`IN 6. OĞLU, DENİZHAN`IN IĞDIR`DAN SONRAKİ BUĞDUZ adlı oğlundan türemişlerdir.

24 OĞUZ BOYUNDAN birisi olan “BUĞDUZLAR” şimdi ORTA ASYA`da yaşamakta, Türkçe`den başka dil bilmemekteler. Anadolu`da, Irak`ın Kuzey`inde, Suriye ve İran`da yaşayan KÜRTLER ise ANA DİLLERİNİ UNUTTUKLARI için bugünkü KÜRTÇE ile bir birleriyle anlaşamazlar. Bu Kürtlerin dışında kalan, öteki Kürtlerin hiç birisi TÜRKÇE`den başka dil bilmezler.

Bu yukarda yazdıklarım; “ÇALINAN TÜRK TARİHİ – KARDUKLAR KÜRTLERİN ATASI MIYDI?” kitabının yazarı Rüstem KOCADURMUŞOĞLU tarafından en ince ayrıntısına kadar irdelemiş ve daha birçok örnek meraklı okuyucularını bekler. Ben de bu kitaptan yararlanarak bunları bugüne kadar araştırmayanlara ve bize unutturanlara ne diyelim bilemiyorum. Fakat bura da bir art niyet olduğu kesindir. Doğru veya yanlış neden bu konu resmi kurum ve özel kuruluşlarda tartışma konusu yapılmamıştır. Bunun üzerinin örtülmesi ile kime hizmet edilmiştir. En önemlisi bu kadar can, emek enerji ve kayıplarımız ne uğruna ne için mücadele ettiğimizi bilmeden bu dünyadan göçüp gidecek miyiz?

EY TÜRKÜRT, KÜRTÜRK ÖZ KARDEŞLER BU YALANLARA İNANIP NEREYE KADAR BU ZALİMLERE HİZMET EDECEĞİZ?

Yoksa bunun hesabını soracak mıyız?  Tabiî ki birlik ve beraberlik içinde “BİR İNSAN OLMA SEVDASINDA MÜCADELE HER YERDE…

Sevgi ve saygılarımla… TÜRKÜRK – KÜRTÜRK ÖZ KARDEŞLİĞİMİZİ YAŞAMAK DİLEĞİYLE…

Ata mirası ulus… murat akbaş

Kaynakça: ÇALINAN TÜRK TARİHİ – KARDUKLAR KÜRTLERİN ATASI MIYDI? –

RÜSTEM KACADURMUŞOĞLU – TOGAN YAYINCILIK